Şampiy10
Magazin
Gündem

Mutsoyev Kardeşler yatırıma geliyor

Ekim ayı başında 2. Kafkas Kültürleri Festivali'nin yapıldığı dönemde Turkcell'in Kardelenler konseri de Kars Kalesi'nde yapılmıştı. Sezen Aksu'nun konseri Gürcistan, Ermenistan, Azerbeycan'dan gelen konuklar tarafından da izlenmişti. Konser nedeniyle oradaydım. Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu yurtdışından Kafkas işadamlarını da Kars'a davet etmişti.

Orada tanıdığım Amirhan Mutsoyev Moskova'dan işadamı arkadaşlarıyla özel uçakla Kars'a gelmişti. Onlara yönelen ilgi farklıydı. "Kim bunlar?" sorusunu herkes soruyordu. Ağabeyinin ve onun hikayesi ise hayli ilginçti. Amirhan Mutsoyev'in ağabeyi Rus Parlamentosu'nun alt kanadını oluşturan Duma milletvekillerinden Zalimhan Mutsoyev. Mutsoyev Kardeşlerin hikayesi Kars'ın Digor ilçesinden başlıyor. Mutsoyev Ailesi yıllar önce Digor'dan Ermenistan'a, daha sonra Gürcistan'a, 1980'den sonra da Moskova'ya göç etmiş. Mutsoyev Kardeşler yıllarca fırından çaldıkları ekmeklerle karınlarını doyuracak kadar fakir bir hayat sürmüşler. Bunlar kulak misafiri olduğum Mutsoyev Kardeşlerin hikayesinin bir kısmı. İki kardeşin hızlı bir yükseliş öyküsü var.

Zalimhan Mutsoyev Perveuralsk'taki boru fabrikasını özelleştirme sırasında almış. Bu fabrika şu anda Rusya'nın üçüncü büyük çelik boru fabrikası. 30 bin çalışanı var. Dubai'de, İngiltere'de ve Uzakdoğu'da yatırımları olan Zalimhan Mutsoyev, son seçimlerde bağımsız milletvekili olarak Perveuralsk'tan Duma'ya girdi.

Kars'ta gördüğüm Amirhan Mutsoyev ailelerinin kökenlerinin olduğu Türkiye'de yatırım yapmak istediklerini anlatıyordu. Mutsoyev Kardeşlerin anneannelerinin Digor ilçesine bağlı bir köyde altınlarını gömdüğü söylentileriyle renklenen hikayelerini dinleyeli 4 ay olmuş. Bu kez Mutsoyev Kardeşler'in hikayesi Antalya'da kulağıma çalındı. Üstelik bu kez onlardan konuşanlar Türkiye'de yatırım yapmayı planlayan Rus işadamlarıydı. Onlar şimdilik Kars-Gümrü demiryolunun açılışını beklediklerim, lojistik yatırım planları yaptıklarını söylüyorlar, İstanbul, Bodrum ve Antalya'nın birçok Rus işadamı için cazip olduğunu anlatıyorlardı. Kurdukları cümle aynen şöyleydi: "Mutsoyev Kardeşler Rusya gayrimenkul piyasasındaki kâr marjları daha yüksek olmasına rağmen İstanbul'da yatırım kararı aldılar."

Mutsoyev Kardeşler, Türkiye'de kurdukları bir yabana sermayeli şirketle Sabiha Gökçen Havaalanı yakınlarında 700 konutluk bir site projesine başlayacaklarmış. Sanırım Türkiye kısa bir süre sonra Mutsoyev Kardeşleri tanıyacak.

Türkiye karşıtı bakana tanıtım eşarbı
3 Ekim'deki AB Toplantıları'nda Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkış yapan Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnikl, Atil Kutoğlu tasarımı Zeugma tişörtuyle daha önce görmüştük. Plassnik, modacımızın adeta bağımlısı. Son olarak İtalya'nın Güney-Tirol Eyaleti Başbakanı Louis Durnwalder'i ağırladığı basın toplantısına da
Kutoğlu imzalı mavi eşarbıyla katılan Plassnik'in bu eşarbı modacının Sabancı Müzesi için tasarladığı eşarplardan biriydi.

Kutoğlu son olarak Tüm İşkadınları Derneği tarafından başlatılan Türkiye'nin tanıtım kampanyası için "Türkiye sevgisi ve halkların birlikteliği" temalı tişört, eşarp ve cüzdan tasarladı. Kutoğlu, bu eşarplardan birini bakana armağan etmiş. Biz şimdiden söyleyelim, Plassnik'i Türkiye'nin tanıtımı için hazırlanan eşarpla görünce kimse şaşırmasın. Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı sözleriyle bildiğimiz bakan yakında Türkiye'nin tanıtımını yapabilir!

'Organize İşler'in İstanbul'u!
"Organize İşler"deki İstanbul görüntüleri Türkiye tanıtımında kullanılabilir mi? Türkiye'nin bu yılki tanıtım kampanyasını hazırlayan Wunderman Reklam Ajansı Başkanı Atilla Aksoy, Yaprak Aras'a verdiği röportajda, "Türkiye tanıtımında unutulan şey İstanbul" dedikten sonra filmin İstanbul görüntülerinden yararlanmak istediklerini söylemiş.

Yılmaz Erdoğan'ın bu konuya sıcak baktığını biliyorum. Önümüzdeki günlerde Aksoy ve Erdoğan görüşecek. Bakalım bu ikilinin görüşmesinden nasıl bir proje ortaya çıkacak?

Yazının devamı...

Tuncay Özilhan hasta turizmi için Gebze'de otel açıyor

Anadolu Sağlık Merkezi'nin yeni yıl kutlaması önceki gece Beyoğlu'ndaki 360'daydı. 2005'in Şubat ayında açılan Gebze-Çayırova'daki Anadolu Sağlık Merkezi John Hopkins'e bir kez hastanede kalan bir yakınımı ziyaret için gitmiştim. Doğrusu hastanenin yeri tarif edildiğinde, "Hastalanıp da Gebze'ye kim gider?" diye düşünmüştüm. "Hastane çok güzel ama uzak, hasta zor bulurlar" yorumlarını da birçok kez duymuştum.

Anadolu Sağlık Merkezi "farklılık" yakamalıydı hasta çekmek için. Kutlamada merkezin CEO'su Dr. Murat Dayaruklı'yla konuştuk. O'nun da ilk sözü, "Biz fark yarattık" oldu.

Dayanıklı'nın sözleri sanki yıllar önce bu hastanenin kurulmasını hayal eden İzzet
Özilhan'ı doğruluyordu. Anadolu Sağlık Merkezi Anadolu Vakfı kurucuları îzzet Özilhan ile Kamil Yazıcı'mn projesi.

En büyük hayalleri
İzzet Özilhan yıllar önce bir rüya görmüş, hatta bu rüyasını Vehbi Koç'a anlarmış. Binlerce kişinin kapısında kuyruk olduğu, dertlerine derman bulduğu bir rüyaymış bu. Bunu "hayırlı bir yatırım" olarak yorumlamış Özilhan ve hayalini Anadolu Sağlık Merkezi'yle gerçekleştirmiş. Hedefim de net ortaya koymuş: "Yalnızca Türkiye'nin değil, bölgenin sağlık üssü olmayı başarmak."

İşte Murat Dayanıldı da "farklılık" derken bu noktaya dikkat çekiyor. Amerika'nın son 15 yıldır en iyi hastanesi seçilen John Hopkins ile stratejik işbirliği içinde olan hastaneye Rusya, Azerbaycan, Arnavutluk ve Bosna'dan hasta çekmeyi amaçladıklarını anlatıyor.

"Peki hasta sayısı nedir?" diyorum. Dayanıklı, günlük ortalama ayakta tedavi olan hasta sayısının 500'e, yatan hasta sayışının işe 80'e ulaştığını söylüyor ve ekliyor: "Günde 15 ameliyatın yapıldığı hastanede doktora görünmek için öğleden sonrayı beklemenize gerek yok, doktorların çoğu full time çalışıyor."

Dayanıldı, Singapur ve Hindistan'ın sağlık turizminden yılda 250 milyon dolar gelir sağladığını anlatıyor, "Neden Türkiye olmasın?" diye soruyor. Türkiye'nin Ortadoğu'dan gelecek hastalar için de sağlık üssü olabileceğini söylüyor.

Bölgesel üs olacak
Anadolu Sağlık Merkezi'nin kampusu içinde 2007'de otel açılacak. Yurtdışından ve şehir dışından gelen hastalara hizmet verme dışında bu oteli cazip hale getirecek özellik ise şu: Son yılların en gözde sağlık turizmi yatarımı olan anti aging, zayıflama programları, SPA gibi farklı yaşam programlarının merkezi olan bir otel planlanıyor. Dayanıklı, bu tarz bir merkezin olması halinde Ruslar'in ülkemizi tercih edeceğini söylüyor.

CEO Club kuruluyor başına da Akın Öngör geliyor
Garanti Bankası'nın 9 yıl genel müdürlüğünü yapan, bankacılığın duayenlerinden Akın Öngör CEO Club başkanı oluyor. CEO Club de mi ne? Ekonomi dergilerinin öncülüğünde kurulan, şirketlerin CEO ve genel müdürlerinin üye olacağı bir kulüp. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Burhan Karaçam, Ferit Şahenk, Cem Boyner, Fortis Bank CEO'su Tayfun Bayazıt, Kemal Kaya, Süleyman Orakçıoğlu gibi isimlerin aralarında bulunduğu listede kadın CEO'lann da olduğunu duyunca sevindim. Peki bu CEO Club ne mi yapacak? CEO profil ve araştarmaları, yönetim, strateji ve pazarlama gibi konularda toplantılar, seminerler. CEO'ları bu dub etrafında birleştirecek yan etkinlikler de golf, şquaşh ve tenis turnuvaları olacakmış, bakalım en sportif CEO'lar kimler olacak...

Yazının devamı...

İş kadınları da tasarımcılardan medet umuyor...

Son yıllarda bakıyoruz herkes Türkiye'yi tanıtmak adına elini taşın altına koymak istiyor, çabalıyor. Yapılanlar arasında birbirine benzeyenler de var, benzemeyenler de. Tüm İş Kadınları Derneği (TİKAD) bu konuda çaba harcayan sivil toplum örgütlerinden biri. Onlar da Türkiye'nin resimsiz boş bir çerçeveye benzeyen imajını düzeltmek için bir süredir çalışıyorlar ve bir kampanya başlatıyorlar.

Kampanyanın adı "Büyük Türkiye Resmi". Bu kampanya için Atıl Kutoğlu, Dice Kayek ve Hüseyin Çağlayan'ın tişört, eşarp ve cüzdan tasarladığını duydum. Bu tasarımlar 2006 yılı içinde Park Bravo, Mudo, Roman gibi mağazalarda satılacak. Bu satışlardan elde edilen gelir Türkiye tanıtımında kullanılacak. Güzel. Bunlar iyi niyetli çabalar ama biraz da şunu düşündürüyor: Kendi kendimizi mi kandırıyoruz? Başka çözümler ve daha büyük ve yaratıcı fikirler yok mu?

"Büyük Türkiye Resmi"ni tişört, eşarp, cüzdan satarak doldurabilir miyiz sizce?!

Nişantaşı'nın ilk HIP oteli The Sofa 20 Ocak'ta açılıyor

Sabah Gazetesi'nin Nişantaşı-Rumeli Caddesi'ndeki eski binasının önünden geçerken kafamı kaldırıp da "gri giydirilmiş" binaya bakamıyorum. O binada iyi kötü günler geçirmiş biri olarak, binanın önünden her geçişimde, "Şurası bir an önce canlansın" diye içimden geçiririm. 3 yıldır otel olacağını bildiğimiz bina nedense bir türlü yeni bir yüzle karşımıza çıkamamıştı. Yaz aylarında otelin açılacağını duymuştuk, olmadı Eylül'e kaldı. Eylül geçti ve nihayet 20 Ocak'ta The Sofa Hotel açılıyor. Doğrusu şu ya, geçen hafta hayli geç bir saatte otelin altına açılacak Zara mağazası için binanın önünde bir kamyon durmuştu. İşçilere "Ne zaman açılıyor?" diye sorup da, "Bir aya kalmaz" yanıtını alınca gece vakti çocuk gibi sevindim.

Açık havada jakuzi

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin (TÜRSAB) eski Başkanı Talha Çamaş, BDC Turizm'in ortakları Ali Güreli, Mehmet Ali Sözen ve Erden Bilginer The Sofa Hotel'in ortakları. Projenin sahiplerinden Ali Güreli'yi arayıp son durumu sordum. Güreli, gecikme nedenini açıklarken, "Yapmak istediklerimizin en iyisi yapmak için projede iyileştirmelere ihtiyaç duyduk. Bunlar için de zaman gerekiyordu" dedi.

The Sofa Hotel, Nişantaşı atmosferine cuk oturan bir HIP (Highly Individual Place) otel. Dikkat edin butik otel değil HIP otel. Yani The Sofa, creme de la creme denilen kitleye hizmet
verecek, restoranıyla, sanat galerisiyle ve hizmetiyle ayrıcalık yaratacak, cep yakacak.

Otelin iç mimarı Four Seasons ve Ritz-Carlton otellerini de yapan mimar Sinan Kafadar. 12'si Executive Süit olmak üzere toplam 82 odası var. Odaların en küçüğü 40 metrekare. Otelde Art 8 adında bir sanat galerisi de açılıyor.

Fark yaratma adına otelde ne mi olacak? Bir örnek, süitlerinde deniz manzaralı açık hava jakuzi keyfi yapmak mümkün. Bodrum'daki Maça Kızı'nın, Washington'daki "Cities" ve "Leftbank" restoranlarının sahibi Sahir Erozan da otelde Tuus adında bir restoran açıyor.

Bir marka yaratma konusunda hızlı adımlarla ilerleyen beslenme uzmanı Taylan Kümeli'nin de otelde "Taylife Spa & Wellness" merkezi olacak. Bu merkezde otel konuklarına zayıflama ve detoks kürleri sunulacak.

Yazının devamı...

Alex'in Bonus çalımı

Fiba Holding ve Fınansbank Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Fenerbahçe'nin yıldızı Alex'le, Garanti Bankası'nın sahibi Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk'e 2005'in en estetik çalımını attı. Hüsnü Özyeğin "hasta" Beşiktaşlılardan, Ferit Şahenk de "hasta"Fenerbahçelilerden. Doğuş Oto, Fenerbahçe'nin sponsorlarından biri. Alex, FB'li futbolcuların hemen hemen hepsi ve Daum Audi kullanıyor.

Futbol tutkunları çok iyi bilir, biz bilmeyenlere kısaca hatırlatalım. Brezilyalı Alex'in saçları Türkiye'ye geldiğinde kısacıktı, sonra uzadı. Alex tam Bonussimo'ya benziyordu, saçlarını bir reklam filmi için kestireceğine dair haberler
basına yansıdı. Ve olan oldu. Kıvır kıvır saçlı sempatik Alex'in Bonus kafası Ali Taran'ın Creative Workshop'ı tarafından hazırlanan CardFinans reklamı için kazındı. CardFinans logosunun Alex'in kazınmış kafasına 'cuk' oturtulduğu reklam ekranlara yansıdı. Reklam Bonus ailesine hoş bir çalım atıyor, Alex'in kıvır kıvır saçlarını görenler, "Herhalde bir reklam filminde oynayacak" diyor ve akıllara hemen koyu Fenerbahçeli Ferit Şahenk'in Garanti Bankası'na ait kartı Bonuscard geliyor. Hatta reklamda "10 YTL'ni alırım" diye bir iddia da söz konusu. Ancak Alex, CardFinans logosu kazınmış saçlarıyla çıkıp geliyor. 2005'in en güzel reklam çalımı bu olsa gerek, ne dersiniz?

Atilla Koç: Tükür elime süreyim yüzüne
Ülkemizi yurtdışında tanıtmak çok önemli ama biz ülkemizi ne kadar tanıyoruz? Aydın'da Afrodisyas'ı bilmeyen Aydınlı var. Bu sözler Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'a ait. Kendisiyle Turizm Yatırımcıları Derneği'nin Conrad Oteli'ndeki yemeğinde sohbet ettik. "Ajans yeni, afişler eski" başlığıyla Türkiye'nin 2006 yılı tanıtım kampanyasıyla ilgili yazıma yanıt verdi Atilla Koç. Ezcümle, Kültür ve Turizm Bakanlığı' nın 6 yıl birlikte çalıştığı dDf reklam ajansının 2005 yılı için yürüttüğü kampanya AA muhabiri tarafından yanlış yorumlanmış. Koç, Atilla Aksoy'un şirketi Wunderman tarafından hazırlanan yeni tanıtım kampanyasının 2005'in son haftasında basınla paylaşılacağını söyledi. "Eskileri de güzeldi, yenileri de güzel olacak" diyerek işi tatlıya bağladı. Bize yeni kampanyayı beklemek düştü.

Toplantı vesile oldu hem Koç'la tanıştık hem de turizmcilerle sohbetini ortak olduk.

Atilla Koç, bugüne kadar gaflarıyla ve uyku sorunuyla sıkça gündeme gelmiş olsa da hakkını vermem lazım, tatlı dilli bir bakan. Lazların, "Tukur elime süreyim yüzüne" sözünü hatırlatıyor konuşurken, "Asker ölür nam Salih Paşa'nındır, ben bu işin Salih Paşa'sıyım" diyerek turizmcilere sesleniyor. Malum gaflarına da getiriyor lafı, "Ruslarla bile barışacağımızı biliyordum. Yörüklüğün verdiği ters laflar etsem de bunu kalbimin temizliğine verin." Koç durum tespiti yapıyor, hedefleri ortaya koyuyor.

Turizmden beklentiler çok, turizmcilerin sırtında ise kamburlar var. Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oktay Varlıer'in tespitleri bir sonraki yazıda yer bulacak.

Oger, Türk Telekom'a 150 üst düzey yönetici arıyor
Türk Telekom'un yüzde 55 hissesinin Oger Grubu'na devredilmesinin ardından 55 bin çalışanın olduğu kurumdan kısa vadede personel çıkarılıp çıkarılmayacağı bilinmez ama kurumun yeni personel alacağı kesin.

Oger Telekom, Türkiye'de iki insan kaynakları firmasıyla, yurtdışında da Spangler&Fox firmasıyla anlaştı. 150 üst düzey yönetici aranıyor. Hatırlarsınız, özelleştirmeden önce "Devlet Türk Telekom'u verimli çalıştıramıyor" sözü bizzat Türk Telekom yöneticileri tarafından dillendirilmiş, minimum maaşın l milyar 200 milyon olduğu kurumda prim ve ceza sisteminin olmaması nedeniyle personelin çalışmadığı yazılıp çizilmişti.

Doğu illerindeki müdürlüklerinde 400 güvenlik görevlisinin olduğu kurumda, Oger Telekom'un personel politikası merakla beklenirken, ilk hamlede üst düzey yöneticiler arasında beklenen fırtına yaklaşmış görünüyor.

Yazının devamı...

THY Cemil İpekçi'ye ayıp etmedi mi?

THY filosuna yeni kanlan uçaklar için yapılan törende Cemil İpekçi'nin adı sanki yasaklıydı. THY, filosunu gençleştirmek adına tam 59 uçak almış, bunların üçü teslim edilmiş. Başbakan, Maliye Bakara, Ulaştırma Bakanı, THY'nin üst düzey yöneticileri THY'nin 2008 yılında Avrupa'ran en genç filosu olacağının açıklandığı törende... THY'nin yenilikleri anlatılıyor. Lale sembolünden bahsediliyor, İpekçi'nin adı geçmiyor.

Oysa Cemil İpekçi THY'nin 7 bin personeli için yeni kıyafetleri tasarlayan modacı. Turkuaz, mavi, lacivert, bej renkli, lale sembollü yeni kıyafetler İpekçi'nin eseri. Üstelik İpekçi'nin THY için yaptıkları kıyafetlerle de sınırlı değil.

Yeni uçakların first ve business class koltukları Fransız Sogerma şirketi-THY işbirliğiyle yapıldı, bunlara uygun perde ve yer döşemesi gibi tüm eşyalar konusunda renk ve desen seçiminde de İpekçi'nin tavsiyelerine uyuldu.

Eylül ayından beri THY personeli İpekçi'nin kıyafetlerini giyiyor. Doğrusu ben başta etek boylarının diz altına inmesini biraz garip bulmuştum, üstelik basenleri örten yelekler de basenli hostesleri kurtarıyor ama zarif olanlarda pek iyi durmuyor diye düşünüyordum. Bunlar bir yana, THY'nin yenilenme süreci içinde bu kadar emek veren biri niye es geçildi anlamadım.

Çiller, Aşık, Kiğılı ve Güreli komşu oluyor

Gazetemizin yanıbaşında Esentepe'de dev iki kule dikiliyor. Kempinski Residences Astoria. 168 daireli, 27 katlı 2 kule. Alt katta alışveriş merkezi, üst katlarda kiralık ve satılık rezidanslar, ofisler ve en üst katta ise bir restoran. Projenin yatırımcısı Astaş A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Aşçı.

Restorandan ve üst katlardan Boğaz, Adalar, Kız Kulesi hatta Atatürk Havalimanı ve Beylikdüzü de görülebilecek. Astoria'ran 13'üncü kattan 25'inci kata kadar olan bölümünde farklı stilleri yansıtan 1 + 1,2+1, 3+1 seçenekli satılık rezidanslar var. Aklınıza gelecek her türlü konfordan söz ediliyor Astoria'nın tanıtımında. Kapıda valet parking, uyardırma servisi, bebek bakımı, alışveriş yardımcısı, evcil hayvan bakımı, oda servisi, aşçı kiralama, koruma hizmeti... Yok yok.

110 metrekare ile 315 metrekare arasında değişen büyüklükteki rezidanslardan 110'u satılmış. Saüş ofisini arayıp, "Dairelerin metrekaresi ne kadar?" diye sorduğunuzda, "5 bin-5 bin 500 dolar" yanıtını alıyorsunuz. Manzaraya göre bu fiyat 4 bin 500 dolara da iniyor. Zincirlikuyu Mezarlığı manzaralı olan daireler de var.

2 milyon $'lık daire

Daire fiyatları 480 bin dolarla 2 milyon dolar arasında değişiyor. "315 metrekarelik rezidansların hepsi satıldı" diye duyduysanız inanmayın, Aşçı Ailesi bu rezidanslardan bir bölümünü ayırmış, 315 metrekarelik rezidanslar için müşteri bekleniyor.

Dev kulelerde oturmayı ya da yatırım amaçlı daire almayı planlayıp da komşusuna bakan olur mu bilmem. Saüş ofisinin başında olan isimlerden biri Mehmet Ali Erbil'in eşi Tuğba Coşkun. O ilk satışını eşine ve eşinin kankası Seda Sayan'a yapmış. Dev kulelerin müşterileri arasında Tansu Çiller, FB eski Başkanı Metin Aşık, Abdullah Kiğılı ve Hüsnü Güreli gibi isimler de var.

Kuleler 2007'de bitecek, bu binanın tamamlanmasından sonra Esentepe trafiği ne olur, işte bunu düşünmek bile istemiyorum.

Türkiye'nin 9 örnek firması...

İhracatının büyük bölümünü Avrupa'ya yapan Türkiye'nin rekabet koşulları artık yalnızca maliyet hesaplarıyla, kaliteyle yürümüyor. Avrupalı müşteriye mal satmak her geçen gün zorlaşıyor. Çünkü Avrupalı artik "sosyal sorumluluk-topluma duyarlılık" diyor. Avrupa'ya mal satan bir firmanın iş kaygısını sıfira indirmesi için dünyaca tanınan sosyal sorumluluk
standartlarına uyması gerekiyor.

SA 8000 belgesi sosyal sorumluluk standartlarına en yüksek seviyede uyumu temsil eden bir belge. Şimdilik Türkiye'de bu belgeyi alabilen 9 firma var. Bunlardan biri Yeşim Tekstil. Çalışanlarına asgari ücret değil, minimum yaşam standardına göre bir ödeme yapan Yeşim Tekstil'de her daim doğal afetler için bir kurtarma timi var, tuvalet sayısı kişi başına düşen metrekareye göre saptanmış durumda.

Dünyada bu belgeyi alan 710 firmanın 51'i hazırgiyim sektöründe. Türkiye'de diğer firmalardan bir adım önde olan firmalar hangileriymiş diye merak ettim, SA 8000 belgeli firmalar şöyle: Pharmavision, Dimon Türk Tütün, Socotab Yaprak Tütün, Spierer Tütün, Marshall Boya, Beko Elektronik, Topkapı İplik Sanayi ve Alarko Carrier.

Yazının devamı...

Ajans yeni, afişler eski

Türkiye'nin tanıtımında kullanılan yeni turizm afişlerini gördünüz mü? Hani şu altı kaval üstü şişhane gibi duran afişlerden bahsediyorum. Bu benzetme tuhaf oldu biliyorum ama afişlerin tamamına bakınca Türkiye'nin bütün olumlu ve renkli özelliklerinin birarada vurgulandığını görüyorsunuz. Deniz, güneş, tarih hepsi var... Ne güzel anlatmışız kendimizi. Bu afişleri hazırlayan reklam ajansını da biliyorum, dDF. Hafızam beni yanıltmıyorsa, 2005 yılında da vardı bu afişler, yurtdışında kullanılıyordu.

9 Aralık'ta gazetelerde yer alan AA kaynaklı habere göre, Turizm Bakanlığı'nın 2006 yılı kampanyası bu afişlerle yürütülecek.

5 kıtada 70'ten fazla ülkede, yüzden fazla görsel malzeme kullanılacak, bütçesi de 40 milyon dolar.

Oysa bu afişleri hazırlayan dDf, bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın "Tanıtım İhalesi"ne girmedi.

Peki neden eski yemek ısıtılıp tam da yıl sonunda yeni yılın kampanyasıymış gibi önümüze konuldu?

dDf, Azra Akın'lı tanıtım filmi, Türkiye'nin artık gözümüzün çok alıştığı laleli logosunu yapan şirket. Onlar işe başladıklarında Türkiye'ye 7 milyon turist geliyordu, geçtiğimiz yıl bu rakam 18 milyona ulaştı. Türkiye bu süreçte yol aldı.

dDf'in 6 yıl üst üste bu ihaleleri alması ise farklı yorumların yapılmasına neden oldu. Şirket yöneticileri Bakan Erkan Mumcu ile yakın arkadaş olmakla suçlandı. Bu arada dDf Mustafa Taşar'la da Güldal Akşit'le de çalışa, hatta 31 Aralık'a kadar Atilla Koç'la da çalışmaya devam ediyor.

dDf'in bu ihalede olmamasının nedeni Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ihaleye girmeme cezası alması. 2003 yılında Bakan Erkan Mumcu'nun imzasıyla tefrişe giren dDf hakkında alınan karar, bu yıl Atilla Koç tarafından yürürlüğe konulunca dDf ihaleye giremedi.

6 yıldan sonra iplerin kopmasının görünen nedeni 7 adet fotoğraf.

Hani şu boğaz köprüsünden atın atladığı Türkiye tanıtım filminin de içinde olduğu proje
kapsamında Türkiye'nin tanıtımı için 1500 kadar fotoğraf (diapozitif) çekildi. Türkiye neredeyse 3 yıldır bu fotoğraflarla tanıtılıyor. İşte bu diapozitiflerden 7'sini dDf o yıl kar yağışı geç olduğu için zamanında teslim edemedi ve teftişe alındı. Geç teslimin cezası bu yıl ihaleden men edilmek oldu. dDf bu karar üzerine bakanlığa dava açtı. Yargı süreci halen devam ediyor.

Şimdi ihaleden men edilen şirketin hazırladığı kampanyanın 2006 yılının yeni kampanyasıymış gibi sunulması kafaları karıştırıyor.

Bu yıl tanıtım ihalesini Atilla Aksoy'un şirketi Wunderman aldı. Onların da mutlaka yeni bir strateji, yeni bir kampanyaları vardır diye düşünüyorum.

Merak ettiğim şu, dDf tarafından hazırlanan bu afişler, kampanyalar yeni reklam ajansı olmasına rağmen kullanılmaya devam edecek mi etmeyecek mi? Yeni ajansın hazırlıkları vardır, onlara ne olacak?

Mehmet Sabancı'nın F&B'si artık yok
TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın kardeşi Mehmet Sabancı, geçtiğimiz yıl Kasım ayında Londra'da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamına veda etmişti.

2001 yılında Sabancı Holding'ten ayrıldıktan sonra kurduğu şirketi F&B gözbebeği gibiydi Sabancı'nın. Oğullarının adları Faruk ve Burak olan Sabancı çifti şirketlerine de F&B demişti. Bunun bir başka nedeni de Mehmet Sabancı'nın eşi Zeynep Sabancı'nın Fenerbahçe tutkusuydu. Hatta Mehmet Sabancı yaşamını yitirdiği sırada Zeynep Sabancı Fenerbahçe Asbaşkanı'ydı.

Lüks otomobiller satan, aynı zamanda Rover'in Türkiye distribütörü olan F&B'nin Ortaköy'deki yeri duruyor. Bir süre Zeynep Sabancı'nın başında olduğunu duyduğum şirket, artık genel müdürüne emanet. Zeynep Sabancı F&B'nin Genel Müdürü Gürbüz Aydemir'e bu şirketi devretti. F&B artık AtaCar. Sabancı'nın eski ekibi patronlarının lüks otomobil tutkusunu AtaCar'da yaşatıyor.

Vakko Abdi İpekçi'de Beymen'e rakip oluyor
"Nişantaşı Nişantaşı olalı böyle açılış görmedi" dedirtecek bir hazırlığı var Vakko'nun. Abdi İpekçi Caddesi'nde Beymen'in burnunun dibinde Vakko'nun yeni şubesi yarın açılacak Konuklar yüzlerce kemana tarafından karşılanacak. Açılışa sabun köpüğüne artistik öğeler ekleyerek Guiness Rekorlar Kitabı'na geçen Yang Ailesi'nin üyesi Silvia Yang geliyor. Uzun tahta bacakları üzerinde, cam damlalıklardan damıttığı şampanyaları sunacak bir 'Şampanya Perisi' ve ünlü sihirbazlarla renklenecek açılışta Ayhan Sicimoğlu ve Latin ali Stars, Grupo Rikacna ile Ece Berker ve Grubu da müzik yapacak.

Yazının devamı...

Konut kredisini alan dekorasyon mağazasına mı koşuyor?

Bir ekran tünelinden içeri adım atıyorsunuz,
mağazalar cam fanusların içine oturmuş. Ev ve mobilya dekorasyonu üzerine 1 Kasım'da açılan alışveriş merkezi Addres İstanbul'dan bahsediyorum. Okmeydanı'nda Grand Cevahir Otel'le Akın Plaza arasında Addres istanbul. Alışveriş merkezine adım attığınız anda Okmeydanı'nın griliğini unutuyorsunuz. Aydınlık, ferah bir yere girdiğinizi düşünmeyin, aksine loş. Mağazalar ise pırıl pırıl, rengarenk.

Duymuşsunuzdur, Financial Times'ta çıkan bir yazıda Addres İstanbul, "Türkiye'nin modernizm ihtiyacını karşılamak" üzere yapılan en büyük yatırım olarak değerlendirdi. Okmeydam'na kuş konmuş gibi oldu. Konut kredilerinin cazibesi artınca ev ve mobilya dekorasyonuyla ilgili mağazaların, alışveriş merkezlerinin de sayısının artması kaçınılmaz görünüyordu.

Addres İstanbul da bu alanda 'rekabette varım' diyen 23 milyon dolarlık iddialı bir
yatırım. Addres İstanbul'un başında Funda Akın var. Akın Gayrimenkul'un ikinci kuşak yöneticisi Funda Akın. Adress İstanbul'un binası da Akın ailesine ait. Funda Akın Stanford Üniversitesi mezunu. 6 yıl McKinsey'de yeni iş geliştirme alanında çalışmış. Akın, Türkiye çapında verilen 6.5 milyon YTL'lik konut kredisinin mobilya ve ev dekorasyonu sektörünü canlandıracağını ve Adress İstanbul'un Türkiye'de 7 milyar dolarlık payı olan ev ve mobilya dekorasyonundan bir yıl içinde l milyar dolarlık payı alacağını düşünüyor.

En "İn" yeri

Hafta sonu hızlı bir tur attığım Addres İstanbul'da daraltıcı bir kalabalık yoktu.

Bu arada Addres İstanbul'un en "in" yeri Kichenette restoran. Addres İstanbul'a yalnızca Kichenett için gidenler de var.

Addres İstanbul'la Türkiye'ye ilk kez gelen markalar da şöyle: Becara By Cumba Selection, Hilker, Form Italy Paulo GUCCİ& Tonino Lamborghini Home Collection, Riviera Maison.

Neşe Erberk "yuva"sını franchise ile büyütüyor

Neşe Erberk 5 yıl önce üçüz annesi oldu. Evinde iki baklayla 2.5 yaşına kadar kızları Alin, Selin ve Lara'yı büyüttü. Üç çocuğun peşinden koşarken de aklına yuva kurmak geldi. Levent'te Model Ajansı'nın hemen yanındaki villaya Joy Full House adında bir yuva açti. Bir görüşmemizde yuvada daha çok zaman geçirdiğini itiraf etmişti. 2-6 yaş arası çocuklara hizmet veren Joy Full House aynı zamanda çocukların yeteneklerini keşfeden bir yer. Ritm duygusu, lisan eğitimi, el becerileri gibi programlan var Joy Full House'un.

Erberk şimdi tam bir iş kadını olma yolunda, yuvasını franchise sistemi ile Türkiye geneline yaymayı amaçlıyor. Neşe Erberk hedefini de net ortaya koyuyor, "2 yılda 58 şube". Joy Full House'un franchise bedeli de 24-48 bin YTL arasında değişiyor, yerine göre farklı bedel isteniyor.

Doğuş Holding'in motivasyon günü

Şirketlerde çalışanların motivasyonunun iş yerinde verimliliği artırdığı gittikçe kabul gören bir gerçek. Uzakdoğu ve Amerika'da birçok dev şirketin imza attığı organizasyonların benzerleri artık Türkiye'de de yapılıyor. Bunun ilk örneğim Doğuş Holding gerçekleştiriyor. Doğuş Holding, tüm personeli için, "Kaynaşalım, arkadaşlık kuralım, birlikte eğlenelim, tanışalım, hep birlikte motive olalım" günü düzenliyor. 15 binin üzerinde çalışanı, 50'nin üzerinde şirketi olan Doğuş bugün tüm çalışanlarını CNR'da 15.00'te başlayıp, gece yarısına kadar sürecek etkinlikte biraraya getiriyor.

Ali Vahapzade'nin hız merakı...

Borusan Oto İcra Kurulu Üyesi Ali Vahapzade'nin en büyük tutkusu hız. Duyduğumuza göre 200 beygirin üzerinde güce sahip BMW l Serisi'ndeki otomobilin üzerinden 3.0 litrelik amblemi çözüp, Porsche'lerle kapışacak kadar performansa meraklı. Yanlış anlaşılmasın, Ali Bey'in hız merakı ne çevresini ne de kendini tehdit ediyor...

Ali Vahapzade hız merakını son dönemde Borusan İstinye'de kurduğu özel pistte gideriyor. Almanya'dan özel olarak getirilen bu pistte, küçük model otomobillerle yanşıyor. Tabii iş dünyasından dostları ve bazı iş arkadaşları da Vahapzade'yi yalnız bırakmıyor. Kazanmayı seven Ali Vahapzade ise her gittiği ülkeden en hızlı model otomobili bulmaya çalışıyor.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.