Şampiy10
Magazin
Gündem

Sporu zenginler değil orta sınıf yapıyor

P&G Türkiye, Kafkasya, İsrail ve Ortadoğu Başkanı Saffet Karpat çok yönlü bir yönetici. Son olarak kendisini Eczacıbaşı Topluluğu’nun Ceo’su Erdal Karamercan’ın öncülüğünde kurulan ‘Ecza Dolabı’ adlı müzik topluluğunun İKSV’deki konserinde sahnede izledik.

Geçen hafta içinde Saffet Karpat’ın davetine bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte katıldık. Bu kez konumuz P&G sponsorluk ve sosyal sorumluluk projeleriydi.

P&G, 2020 yılına kadar IOC Uluslararası Olimpiyat Komitesi sponsorluk yapma kararı aldı. Malum P&G dünya devi. Dünyanın her yerinde şirketin ürünlerini görmek mümkün. 300 kadar markası var ve bu markaların 24’ü 1 milyar dolarlık değeri olan markalar.

P&G, aslına bakarsanız çok uzun zamandır şirket adıyla değil markalarıyla farklı sponsorluklar ve sosyal sorumluluk projeleri yürüten bir marka. P&G, olimpiyatlara verdiği destekle ilk kez şirket adıyla öne çıkıyor.

Ariel, Orkid, Prima, Duracell, Braun, Gilette, Head&Sholders, Olay gibi markaların yaratıcısı P&G’nin sponsorluk stratejilerinde bu anlamda bir değişim olduğunu söyleyebiliriz.

Olimpiyat Oyunlarının sponsoru P&G Türkiye’de de Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi TMOK ile işbirliği yaptı.

Malum olimpiyatlara ev sahipliği yapıp yapmayacağımız milli meselemiz haline geldi. Bundan daha önce de İstanbul 2 kez aday, 2 kez de aday adayı olmuştu. Sabırsızlıkla aday olmayı bekliyoruz. Bunu da en çok İstanbul’un bir dönüşüm yaşayacağına olan inancımız destekliyor. 1992’de olimpiyatlara ev sahipliği yapan Barcelona’da yaşanan değişim hemen aklımıza geliyor. İstanbul’da neden olmasın? diyoruz.

İşte bu konular paralelinde P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat ve TMOK Başkanı Uğur Erdener’le biraraya geldik.

Saffet Karpat, amaçlarını anlatırken önemli bir noktayı vurguladı. Olimpiyatların Türkiye’de gerçekleşmesi kuşkusuz önemli ama P&G’nin TMOK’la işbirliğindeki temel amacı spor yapan genç, çocuk sayısını artırmak, sporla profesyonel olarak ilgilenenlere destek olmak. P&G bu anlamda daha önceden de adımlar attı. ‘Gururlu Anne’ ve ‘Teşekkürler Anne’ kampanyaları profesyonel sporcuların annelerine yönelikti.

P&G, son olarak TMOK’la birlikte ‘Spor Alışkanlıkları ve Olimpiyat Oyunlarına Bakış’ adlı bir araştırma yaptırdı.

Bizim de temelde biraraya gelmemizin nedeni bu araştırmanın sonuçlarını öğrenmekti.

GFK’nin 15 ilde 1469 kişiyle yaptığı araştırma sonuçları şaşırtmıyor, yalnızca alacak çok yolumuz olduğunu gösteriyor.

Spor denildiğinde aklımıza ilk gelen futbol. Çocuklarımızın spor yapmasını istiyoruz ama ‘eğitimine ya engel olursa’ diye de profesyonel sporcu potansiyeli olan çocuklarımızı desteklemiyoruz. Gelelim araştırma sonuçlarına...

En çok spor yapanlar

- Türkiye’de ailelerin yüzde 25’inde yani her 4 aileden birinde en az bir kişi spor yapıyor

- Spor yapanlar en çok Marmara Bölgesi’nde, Güneydoğu’da ise spor yapanların en düşük olduğu bölge.

- Kadınların yüzde 22.2’si, erkeklerin yüzde 26’sı spor yapıyor.

- En sık ve çok yapılan spor yürüyüş, ardından da futbol ve koşu geliyor.

- Erkeklerde spor yapma oranı kadınlara göre yüksek. Erkeklerin sosyalleşmek için halı saha maçı gibi aktiviteler gerçekleştirmesi spor yapma oranlarını yükseltmede önemli etkenlerden biri

- En fazla spor yapanlar 18-24 yaş grubunda yer alıyor. Bunun nedeni, üniversite öğrencilerinin kampuslarda spor olanaklarına erişim imkanlarının yüksek olması.

- Çocukların yüzde 48’i okulda spor yapıyor.

- Spor yapma sıklıkları haftada 1.5 saat. Bu da okuldaki beden desrleriyle açıklanabilir.

- Sosyo-ekonomik seviye arttıkça spor yapma oranları artmıyor. C1 grubunun spor yapma oranı yüzde 27 iken AB grubunda bu oran yüzde 24 civarında. Bu durumda AB grubunun imkanı olmasına rağmen zamansal sıkıntılar yüzünden spora daha az vakit ayırması olarak yorumlanabilir.

Yazının devamı...

Zengin turistlere önce Antalya’da golf oynatacağız, sonra Kıbrıs’a getireceğiz

Kıbrıs’ın en büyük turizm yatırımcısı Merit International Grubu’nun CEO’su Reha Yarar, Uzakdoğu ve Ortadoğulu zengin turistleri önce Türkiye’de ağırlamayı, sonra da Kıbrıs’a götürmeyi planlıyor. Yarar, “Mayıs sonunda Antalya-Kıbrıs operasyonumuz var. Önce Antalya’da golf oynayacak, ardından Kıbrıs’a geçecekler. Bodrum -Kıbrıs turları da yapacağız. Zengin turistler aileleriyle geliyor ve kalış süreleri uzun oluyor. Biz de bunu iyi takip ediyoruz, yarıştan düşmek istemiyoruz” diyor.

Reha Arar, Kuzey Kıbrıs’ın en büyük turizm yatırımcısı Merit International Grubu’nun CEO’su. Net Holding’in çatısı altında bulunan Merit Otelleri hem Kıbrıs’ta büyüyor hem de yakında Antalya ve İstanbul’da da yatırım yapmaya hazırlanıyor. Bu yaz Kıbrıs’ın en lüks oteli olma iddiasını taşıyan Merit Afrodit’i açacak olan grubun yeni yatırımlarını Reha Arar’la konuştuk.

Reha Arar renkli bir kişilik. Ailesinin senatoryumu varmış, Saint Joseph’te liseyi okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi’nde Hastane Yöneticiliği Bölümünde okumuş. Üniversitede okurken Ankara İtfaiyesi’nde de çalışıyormuş. Çocukluğunda itfaiyeci olmak isteyen Arar, Paris’te ‘acil yardım ve cankurtaranlık’ eğitimi de almış. AKOM’un ve Hızır Acil Servis’in de kurucusu.

Kamu sektöründe önemli görevler üstlenen Reha Arar, aynı zamanda bir gurme. Otellerindeki yeme içme bölümleri tamamen onun kontrolünde. Favorisi Fransız mutfağı.

Arar’ın koleksiyoner kimliği de var. Harita biriktiriyor ve itfaiye araçları koleksiyonu var.

Turizm sektöründe kariyer yapmadan önce önemli görevleriniz olmuş. Hastane yönetimi, sağlık sektörü de uzmanlık alanlarınız. Turizm sektörüne nasıl girdiniz?

İstanbul doğumluyum. Liseyi, Saint Joseph’te okudum. Hacettepe Üniversitesi’nde Sağlık İdaresi okuduktan sonra da Fransa’da acil yardım ve afet yönetimi eğitimi aldım. En son devlette işim AKOM’u kurmak oldu. 2002 yılıydı.

Hızır Acil Servis de sizin projeniz değil mi?

Evet. Hızır Acil Servisi 1985 yılında kurdum. 1989’da Net Holding bünyesinde çalışıyordum. Merit Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği de yaptım, 12 yıldır da Merit’in Yönetim kurulu Başkanı ve Net Holding Yönetim Kurulu üyesiyim.

Kıbrıs odaklısınız. Casinolarınız var.

Merit Otelleri’nin amiral gemisi diyeceğimiz otelleri Kıbrıs’ta. Ben de daha çok orada yaşıyorum. Aslında Net Grubu Kuzey Kıbrıs’ta 20 yıldır var. İlk Liman Oteli kuruldu. Ardından da diğer yatırımlar geldi. En son da Lefkoşe Oteli’ni açtık. Başkentin ilk 5 yıldızlı oteli.

Akdeniz’in en yüksü olacağız

Yeni projeniz var. Merit Afrodit Oteli. Bu otelle kaç yatağa ulaşacaksınız. Kıbrıs’ta bu tip lüks otel yatırımları artıyor. Sizin iddianız nedir?


Yeni projemiz Merit Afrodit Oteli, casinosu ve Spa’sı. Akdeniz çanağının en önemli tesisi olacak yakında. Bu sezon açıyoruz. 500 yataklı bir tesis olacak. İddiamız Akdeniz Çanağı’nın en lüks oteli olmak. Farklılıklar getiriyoruz. Otel 3 anahtar sistemiyle çalışacak.

Nedir bu?

Şöyle anlatayım. Bir kral dairesi kiraladınız, biz size 3 anahtar veriyoruz. Biri kral dairesinin, biri sizin özel spa’nızın anahtarı, diğeri denizin dibinde, kayaların üzerinde bungalovunuzun anahtarı. Bir anahtar 3 kapı. Benim kreasyonum bu. Bu 3 kapı aynı anahtarla açılacak.

Sadece oda yetmez

Bir oda yetmiyor mu artık?


Bir insanın artık otelde odasıyla mutlu olması mümkün değil. Oda artık hayatın yüzde 30’unu işgal ediyor tatilde. Geç yatıyorsunuz, odada zaman geçirmiyorsunuz. Otelde mutlu olmanız için yapılacaklar var. Spa isteniyor. Kıbrıs’ta deniz ve güneş muhteşem. Denize girip güneşten korunmak için şezlong yetmez. Soğuk havlular, buz gibi meyveleriniz... Bungalova istediğiniz servisi almanız da mümkün. Orada da kasanız olacak... Mini barınız da olacak... Masaj için odaya da gelinebilecek. Her odada masaj odası da olacak. İki kapılı, biri dışarı açılıyor biri sizin odanıza. Duş tüneli yaptık. Dar uzun duş imkanı. Her yerden üstünüze su gelecek... Otelcilikte değişiklikler bitmez.

Yastık bankası kurduk

Son trendlerde sanırım kişiye özel hizmette sınırların zorlanması...


Biz tamamen kişisel turizme odaklandık. Müşteri memnuniyetininin altında çok şey yaptık. Yastık bankası kurduk 2 yıl önce. Yastık bankasında hangi yastığı sevdiğinizi biliyoruz, sert mi, kuş tüyü mü? Bizim kayıtlı müşterimizseniz nasıl bir yastıkta rahat ettiğinizi biz biliyoruz.

Müşteri profiliniz?

Büyük çoğunluk İstanbul’dan geliyor. Casinoya gelen müşterilerimiz kayıtlı. Hangi müşterilerimizin rakısını nasıl sevdiğini, balığını soslu mu sossuz mu sevdiğini biliyoruz. Kim ehli keyif rakı sever biliriz. A ve A artı sınıfı geliyor bize. Çok sayıda da turist geliyor. Yeni restoranımızda insanların dolapları olacak, kendi sevdikleri içkilerini orada saklayacağız.

İtalya ve İran ilk sıralarda

En çok hangi ülkeden misafirleriniz? Kıbrıs’taki otellerin ve casinoların gözde müşterileri kimler?


İtalyan grubumuz var, iki haftada 3 haftada bir geliyorlar. Farklı ülkelerden gelenler var. İtalyanları, Lübnan ve İran’dan gelenler izliyor. Biz de çok yer geziyoruz. Dışarıda neler var görelim istiyoruz. Biz buradaki mutluluklarını artırmak için elimizden geleni yapalım istiyoruz. Talepler de çok değişiyor.

Ne gibi? Zengin müşteriler taleplerinde de sınır tanımıyor mu?

Yorgan, pike, kahve makinesinin yanına kupa isteyen var. Alışkanlıkları oluyor, onları değiştirmek istemiyorlar. Lefkoşe Oteli’nde bazı işadamları elbise bırakıyor. Biz otelde kıyafetlerini koruyoruz. Ütülü tutuyoruz. Oteli açtığımız gün işe aldığımız çalışanların özellikle de müdürlerin hepsi görevde. Müşterileri tek tek tanıyorlar. O zaman o müşteri sizi tutuyor, sizden kopmuyor. İnsan gittiği yerde tanındığı anda bundan mutluluk duyar.

Uzakdoğulu müşterileriniz artıyor mu?

Yabancı müşteri oranımız yüksek, İtalyan, Lübnan, İran, İngiltere. Son zamanlarda İranlı müşteri arttı. İran’dan gelen değil genelde yurtdışında yaşayanlar İranlılar geliyor bize. Çinliler artıyor. 5 Nisan’da Hong Kong’ta Kıbrıs gecesi yapıyoruz. Tanıtım ataklarımız var orada. Otelimizi ve gazinomuzu tanıtacağız. Zengin işadamları geliyor otelimize. Biz onları İstanbul’da da 2-3 gün misafir ediyoruz. Mayıs ayının sonunda Antalya Kıbrıs operasyonumuz var. Önce golf oynayacaklar. Orada golf turnuvası yapacaklar. Yakında Bodrum -Kıbrıs turları da yapacağız. 10 gün kalıyorlar. Süreleri uzun oluyor. Aileleriyle geliyorlar. Son yıllarda Avrupa’dan çok Ortadoğu, yakın ve Uzakdoğu’dan çok misafirimiz geliyor. Biz de bunu iyi takip ediyoruz, yarıştan düşmek istemiyoruz.

Kıbrıs yatırımcıya nasıl davranacağını hesaplamalı

Son yıllarda Kıbrıs’ta yeni yatırımlar oldu. Süreklilik olacak mı bu yatırımlarda?

Son 5 yılda değişim var. Yollar yapıldı, yatırımlar yapıldı. Havaalanı modernize ediliyor, su projesi var, elektriğin de geleceği konuşuluyor. Bunlar çok önemli Kıbrıs için. Bizim hepimizin en büyük sıkıntısı izolasyonlar. Artık çözülmeli izolasyonlar. Geçen hafta Milano’daydım Kıbrıs’ı tanıttık. Oradan charter koymak istiyoruz. Dubai ve Lübnan’daki ataklarımız çok iyi gidiyor.

Bu coğrafyada casino turizmi açısından en cazip yer Kıbrıs olabilir mi?

Romanya, Rodos, Selanik’ de de casinolar var. Kumar için oralara da gidiyorlar. Ama konfor yok oralarda, Kıbrıs çok ileride. En genç oteller bizde. Daha da iyi olacak. Kıbrıs’taki yatak sayısı 20 bin. Bizim yatak sayımız 2 bin. Yüzde 10 gibi görünüyor ama 5 yıldızlı oteller arasında yüzde 20 gibi oluyor. Kıbrıs yatırımcıya nasıl davranacağını hesaplamalı, yatırımcının önü açılmalı. Bürokrasi hafiflemeli. Hükümetin bunu düşünmesi lazım. Kıbrıs’ta turizm devlet politikası olmalı. Çevre, Kültür ve Turizm Bakanlığı var, kanımca bir tek Turizm Bakanlığı olmalı. Türkiye’nin 1980’li yıllarında Türkiye’de yaptıklarını Kıbrıs’ta yapmamız lazım.

Biz de müşteriye kolay kolay ‘hayır’ denmez

Başka neler yapıyorsunuz?


Uzakdoğu Otelleri’nde bu yüksek hizmet kalitesi oluyor. Bizde müşteriye ‘hayır’ denmez kolay kolay. Bizde bunu personel söyleyemez, ‘1 dakika’ der. Eğer bunu evetleyemiyorsak bunu, yani ‘hayır’ı şef söyler. Örneğin, biri yere bir şey atınca ‘Efendim kağıdınızı düşürdünüz’ demek yeterlidir. Afrodit Oteli için bir genel müdür yardımcısını Amerika’dan getiriyoruz. 2.5 yıl sürdü bu kişiyi transfer etmek. Şu anda nereden geldiğini söyleyemeyeceğim. 20’nin üzerinde restoran, 25 bar yönetiyor, Afrodit 500 yataklı. Odaları da çok özel.

Odaların ne özelliği var?

486 metrekarelik oda da var, yani daire. 60 metrekarelik, 110 metrekarelik, 350 metrekarelik odalar var. Kral daireleri de var. Fiyatları henüz belirlemedik. Şu andaki Merit Crystal Cove’un kral dairesi 2 bin dolar. İçinde de yok yok.

İstanbul’da yeni yatırımlarınız olacak mı?

Şehir otelciliği düşüncelerimiz var. Kongre vadisi içinde arayış içindeyiz. Antalya’da da yatırım yapmak istiyoruz, resort arayışı içindeyiz. Van’daki otelimiz depremden beri hizmet veriyor.

10 yıldır Kıbrıs’ta denize girmedim

Kıbrıs’ta mı yaşıyorsunuz?


Hayatımın 3’te birini Kıbrıs’ta geçiriyorum. Benim için bir yerde 7 gün kalmak uzun süredir. Paris’i çok severim. Her zaman keyif alırım. Venedik’i de severim.

Siz nasıl tatil yapıyorsunuz?

10 yıldır Kıbrıs’ta denize girmedim. Masaj odasının önünden sadece geçmişimdir. Spa Müdürü beni görünce, ‘siz zaten gelmezsiniz’ der. Orası işyerim benim. Sıcaklık 50 derece de olsa otelde kravatlı gezerim. Yazın ceketli giderim, çıkarırım ceketi yaz sıcaklarında ama kravatım durur. Bu benim işime duyduğum saygı. Ön büro müdürü de dolaşamaz kravatsız. Bu yıl 15 gün Amerika’ya gittim, Las Vegas’ta eğitim aldım. Tatil gibi oldu bana.

Merit Grubu’nun otelleri

Halki Palas

Van Şahmaran Oteli

Merit Crystal Cove

Cyprus Gardens Holiday Village

Merit Lefkoşa

Merit Afrodit ( bu yaz açılacak)

Yazının devamı...

Halk oylaması Vodafone’a Stevie Ödülleri’ni getirdi

İş dünyasının yakından takip ettiği, şirkete ve markaya değer katan değerlendirme otoriteleri var. Bunlardan biri de Stevie Ödülleri. Satış ve Müşteri Hizmetleri odaklı veriliyor Stevie Ödülleri.

Bu yıl ödül töreni Las Vegas’ta yapıldı. Amazon’dan Ford’a, Boeing’den DHL’e büyük şirketlerin yarışını izleme şansı bulduk. Ödül törenine geçmeden önce biraz Las Vegas’tan söz etmek isterim. En bildik anlatımıyla ‘çölün ortasında bir şehir’ ama bu tanımlama çok kuru kalır. Her şey büyük, her şey yapay bu şehirde. Hayat otellerin içinde, otellerden otellere bağlanan yürüyüş yollarında ve kumarhanelerde geçiyor. Tüketim çılgınlığı baş döndürücü, sabah saatlerinde kumar masalarına oturanlar var. Zaten Las Vegas havaalanında ilk gördüğümüz şey de bu kumar makineleri oluyor. Tuvaletler de bile var. Hayat kumar ve alışveriş etrafında dönüyor. Biz Bellagio Otel’de kaldık. Dragon Yılı etkinlikleri Las Vegas’taki her yeri sarmıştı, renk cümbüşünün içinde bulduk kendimizi. Her otelin yarattığı dünya da ayrıydı. Örneğin Cesars Otel’de küçük Venedik inşa edilmiş. İnsanlar gondollarla geziyor, İtalyan dondurması yiyor... Bir fanusun içinde kendinizi İtalya’da sanabilirsiniz.

Vodafone Türkiye işte bu coğrafyada iş dünyasının yakından takip ettiği Stevie Ödülleri töreninden ödüllerle döndü.

Vodafone Türkiye’den Pazarlama İletişimi Direktörü Gizem Keçeci ve Vodafone Türkiye Müşteri Hizmetleri ve Online Servisler Direktörü Hakan Çelik’le birlikte Las Vegas’taydık. Ödül törenine kadar Vodafone’un hangi ödülü alacağını bilmiyorduk. Türkiye adına biz de heyecanlandık. Gizem Hanım, “Mutlaka bir kategoride ödül alacağız” dedi demesine ama ödül töreni sırasında o da heyecanını gizleyemedi. Ve sonuçta, Vodafone Türkiye bir altın, bir özel ödül, 3 gümüş, 3 de bronz aldı. Vodafone Türkiye’nin ödüllerine geçmeden önce yazmak isterim, Stevie Ödülleri’nde finale farklı kategorilerde TEB ve Kanyon da kalmıştı. TEB ve Kanyon da ödüle layık görüldü. Genel tabloya bakıldığında çok farklı kategorilerde verildi ödüller ve ödüllerin çoğunluğunu da Amerikan şirketleri topladı. Bu yüzden de Stevie Ödülleri sırasında Vodafone Türkiye’nin 7 ödül almasının altını çizmek gerekiyor. Bu ödülle ilgili önemli noktalardan biri de şu: Değerlendirme hem jüri tarafından yapılıyor hem de halk oylaması var. Vodafone Türkiye işte bu noktada da başarı yakaladı.

Halk seçti

Vodafone Türkiye’nin Müşteri Hizmetleri Departmanı Stevie Ödüller’nde halkın favorisi seçildi. Halkın oyları sayesinde Vodafone Türkiye Telekominikasyonda Yılın Müşteri Hizmetleri Departmanı oldu. Bu halk oylaması nasıl yapıldı, diye merak ettik. Hakan Çelik, oylamanın Stevie Ödülleri internet sitesi üzerinden 18 gün süreyle gerçekleştirilen halk oylamasıyla belirlendiğini ve toplam 250 bin kişinin oy kullandığını söyledi. Bu noktada başarının çağrı merkezlerindeki çalışmalar ve müşteri hizmetlerinde yakalanan farklılıkla geldiğini Hakan Çelik’ten dinleme fırsatı bulduk. Hatırlatmak gerekirse, Vodafone Avrupa’nın en önde gelen telekominikasyon şirketlerinden. 2006 yılında Türkiye’ye geldi Vodafone. Ve bugüne kadar başta alt yapısı olmak üzere çok yatırım yaptı.

11 milyar TL yatırım

Hakan Çelik, toplamda 11 milyar liralık bir yatırıma ulaşıldığını ifade ederken, Gizem Keçeci de abone sayısının 18 milyona ulaştığını söyledi. Vodafone Türkiye Turkcell’i yakalamak için girdiği yarışta attığı adımlar ve yaptığı yatırımlarla da Avrupa’nın en hızlı büyüyen operatörü. Hakan Çelik’in de görev tanımı içinde yer alan Çağrı Merkezleri’nin yakaladığı başarı da Stevie Ödülleri’nde başarıyı getirdi Vodafone Türkiye’ye.

Malum bankalardan büyük perakende zincirlerine müşteriye hizmet konusunda çağrı merkezi kullanan çok sayıda şirket var. Vodafone’un da hem İstanbul’da hem de Samsun, Uşak ve Elazığ’da çağrı merkezleri var. Hakan Çelik, çağrı merkezlerini arayan her 100 kişiden yüzde 80’nine 20 saniye içinde yanıt verildiğini söylüyor. Çağrı merkezlerini üniversitesi bulunan şehirlerde açtıklarını anlatıyor.

Stevie Ödülleri nedir?

StevIe Ödülleri 2002 yılından bu yana uluslararası şirket ve organizasyonları yıl içinde gösterdikleri performans ve sosyal hayata yansıyan pozitif katkıları çerçevesinde ödüllendiriyor. Stevie Ödülleri bu yıl 27 kategoride 1064 başvuru gerçekleşti.

Vodafone hangi ödülleri aldı?

Vodafone Türkiye Yılın En İyi Satış Departmanı seçilerek Altın Ödül kazandı. Yılın Ulusal Satış Takımı ve Yılın Satış Dönüşümü kategorilerinde Gümüş Ödül alan Vodafone Türkiye; Müşteri Hizmetlerinde En İyi Teknoloji Kullanımı kategorisinde de Mobil Yardım projesiyle Gümüş Ödül’e layık görüldü. IVR ve Web Çözümleri kategorisinde Sesli Yanıt Sistemi, Müşteri Hizmetlerinde İnovasyon kategorisinde ise Online Yardım Merkezi projeleriyle Bronz Ödül kazanan Vodafone Türkiye, aynı zamanda Yılın Müşteri Hizmetleri kategorisinde de Bronz Ödül’e layık görüldü.

Vodafone’un kapsama alanı sorunu yok

Hakan Çelik’le sohbet ederken Vodafone ile ilgili en sık sorulan soruyu sorduk biz de... ’Vodafone’un kapsama alanı sorunu çözüldü mü?’ Çelik rakamlarla yanıt verdi: 2G’de 14.9 bin baz istasyonu ile nüfus kapsaması yüzde 98.86, 3G’de ise 8.2 bin baz istasyonu ile nüfus kapsaması yüzde 80.85 oldu. Toplam şebeke ekipman altyapısı ise 23 bin oldu.

Tüm bunlar sayesinde, Vodafone Türkiye 2010’dan beri Net Tavsiye Skoru sonuçlarına göre müşterileri tarafından ‘en çok tavsiye edilen operatör’ olmaya da devam diyor.

Çelik’in verdiği bilgilere göre, Türkiye Vodafone ‘Numara taşıma’da da taşınan net numara sayısında 2.2 milyona ulaştı. Müşteri Tavsiye Oranında (Net Promoter Score) Aralık 2011’de Vodafone en yakın rakibinin 6 puan önüne geçti ve abonelerin en çok tavsiye ettiği operatör olmayı sürdürüyor.

Yazının devamı...

2012 melek yatırımcıların ve YABİ’lerin yılı olacak

Didem Altop, Amerika doğumlu. Orada büyümüş. Türkiye’de geldiğinde farklı deneyimleri olmuş. 2007’de gelişmekte olan ülkelerde girişimcileri destekleyen uluslararası sivil toplum kuruluşu olan Endeavor’un Türkiye’ye gelmesinde önemli rol oynamış. Şu anda da Endeavor’un Genel Sekreteri Didem Altop.

Son dönemde adını kurdele.com’un kurucuları arasında da gördünüz.

Kurdele.com’a geçmeden önce Didem Altop’un beni de heyecanlandıran görüşlerine yer vermek istiyorum.

Altop 2012 yılında ekonomik zorluklara ve sorunlara rağmen yeni fırsat kapılarının açılacağına işaret ediyor:

‘Son yıllarda yaratıcı fikirlere yeni fırsat kapıları açıldı. Dünyada bu anlamda hızlı bir gelişim oldu. Türkiye bunun dışında değil. Ne yazık ki bugüne kadar Türkiye’de henüz gelişmemiş melek yatırımcı kavramı nitelikli girişimcilerin ihtiyaçlarına yanıt veremiyordu. Genelde gördüğümüz tablo farklıydı. Türkiye genç nüfusuyla hazine. Yeni teknolojileri de hızla içine alıyro. Türkiye’de küçük ölçekli bir şirket başarılı olduğunda uluslararası sermaye grupları krizden çok fazla etkilenmeyen Türkiye’deki bu şirketleri alıyor ya da ortak oluyor. Bu durum e-ticaret ile büyüme yoluna giden yeni Türk girişimcilerin uluslararası sermayeye hızla ulaşmasına neden oldu’

Benim ilk aklıma gelen Trendyol oldu...

Altop, Endeavor olarak şu anda YABİ’lere (Yarının Büyüyen İşletmeleri) destek verdiklerini anlattı. Destekledikleri 37 girişimcileri var.

2011 rakamlarına göre bu Endeavor girişimci şirketlerinin total cirosu yüzde 51’lik bir artışla 330 milyon TL ve sağladıkları istihdam ise yaklaşık 1550 olmuş. Altop, 2012 yılında hızla büyüme sağlayacaklarına inanıyor.

Altop, ‘İş derneğiyiz biz. Son zamanlarda en hızlı büyüyen şirketler e-ticaret şirketleri. Bir sene içinde 1 milyar doları hangi şirketler geçecek? Bunu soranlar var 2012 yılı için’ diyor.

Melek yatırımcı sayısının hızla artacağına inanıyor. Altop’un kendisinin de içinde olduğu bir girişimi de var.

Kurdele.com

Didem Altop aynı zamanda kurdele.com’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. www.kurdele.com’un fikir babası da Didem Altop’un kardeşi Timur Altop. Internet sektöründe deneyimleri olan Timur Altop 2 yıl önce evlenirken yaşadığı tecrübeler sonrasında kurdele.com’u kurmaya karar vermiş. Didem Altop, Türkiye’de yılda 700 bin çiftin evlendiği, evlilik hazırlığı sürecinde en ez 46 bin lira harcandığını, bir düğün hediyesine de ortalama 200 lira ayrıldığı bilgisini veriyor.

Kurdele.com’un melek yatırımcıları arasında Burhan Karaçam, Önder Öztarhan, Nuri Öztaşkın, Can Ateş, Didem Altop, Bülent Çelebi, Melih Ödemiş, Ayşegül Soylu, Timur Altop ve Abdullah Uygun var. Kurdele.com’da evlilik listeleri, yeni ev listeleri ve bebek listeleri var. Çok sayıda marka kurdele.com’a girmiş durumda. Evlenenlere de hediye alacaklara da büyük kolaylık sağlıyor kurdele.com.

Yazının devamı...

TNT Türkiye, Çin’i geride bıraktı, büyümede birinci oldu

TNT Express Genel Müdürü Turgut Yıldız, 200 ülkede faaliyet gösteren grupta en yüksek büyümeyi Türkiye operasyonunun gerçekleştirdiğini söyledi. Yüzde 26'lık büyüme oranıyla Çin'i bile geride bıraktıklarını kaydeden Yıldız, "Dünyadaki en yüksek büyüme hızı bizde. Çin’i geçtik. Bu yüzden de Belçika’da ödül aldık. Hindistan ve Rusya da Çin’den sonra TNT’nin en hızlı büyüdüğü ülkeler oldu" dedi.

TNT Express 200 ülkede faaliyet gösteren, 83 bin çalışanı, 50 kargo uçağı, 30 binin üzerinde kara aracı olan dünyanın önde gelen kargo şirketlerinden biri. TNT Express Türkiye 2011 yılında 200 ülke arasında büyüme oranıyla en yakın rakibi Çin’i geride bırakarak birinci oldu. TNT Express’in başında 26 yıldır TNT’de çalışan, 20 yıldır da TNT Express Genel Müdürlüğü’nü yapan Turgut Yıldız var. Bu başarının sırlarını Yıldız’dan dinledik. Yıldız ekonomik krziler konusunda da çok tecrübeli bir isim. Türkiye’nin ihracat nabzını en iyi tutan kişilerden biri. Aynı zamanda da Yıldız TÜSİAD’ta küresel iklim değişikliğiyle ilgili Çevre Komitesi’nde ve İklim Değişikliği Liderler Grubu’nda çalışıyor..

- Sektörünüz Türkiye’de geçen yıl yüzde 7’lik bir büyüme oranına ulaşmış. Kargo ve taşımacılık sektörü büyümüş. Siz ise TNT Express Türkiye olarak yüzde 26 büyüme oranına ulaştınız, bu nasıl oldu?

Biz en çok Avrupa’yla iş yapıyoruz ve Avrupa’da kriz var. Kriz olsa dahi en üst sıralarda Avrupa’yla iş yapıyor olmamız geçen yıl da değişmedi. Biz ihracata dayalıyız. Türk ihracatına numune gönderenler ve Türkiye’deki üreticilerin üretimlerini taşıyoruz büyük oranda.

- İhracatçının işi bize bağlı diyorsunuz aynı zamanda…

Evet. Biz işimizi aksatırsak ihracatçı rekabet gücünü kaybeder. Titiz olmalıyız. Ülkeler krizden üretimle çıkar, ürettiğini de dışarıda satmak gerekiyor. Büyüme oranımız şaşırtıyor, haklısınız. Çünkü Avrupa’yla iş yapanların hiç tadı yoktu, bir süre de olmayacak. Fakat Avrupa’da kriz çıkınca bizim ihracatçılarımız yön değiştirdi.

- Siz de dolayısıyla yön değiştirdiniz…

Yaptığımız işe devam etmeye ama yeni yerlere de daha hızla girmeye başladık. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn’e kargolarımız çok arttı.

Yüzde 40 artış oldu

- Ne kadarlık bir artış oldu tam olarak?

Körfez ülkelerine yüzde 40 arttı gönderilerimiz. Yavaş yavaş artıyordu ancak geçen yıl hızla büyüme oldu. Arap Baharı’ndan önce Kuzey Afrika’da da artış başlamıştı.

- Libya’da şu andaki durum nasıl?

Libya daha yüksek, daha iyi duruma geçilecek. Riskli dönemden yeniden yapılanmaya geçiyoruz. Bizim büyümemizin nedenlerinden biri ihracatçılarımızın yeni pazarlar arayışı. Gönderi trafiği bizi büyüttü.

- En çok hangi sektörlere hizmet veriyorsunuz?

Tekstil birincidir bizde. Otomotiv geliyor ardından, otomotiv de hızla büyüyor. Moda, tekstil, e-ticaret alanlarında çok gönderi var.

- Hep ihracattan söz ettik, ithalatta birinci sıradaki ülke Çin mi? Bakan Zafer Çağlayan’ın açıkladığı rapora göre öyle olmalı…

Evet, ithalatta Çin bir numaraya oturdu. Hızla yükseldi Çin. Çin’den yalnızca elektrik elektronik değil her şey geliyor. Ama bizdeki elektrik elektronik sektöründe de ihracat var. Otomotiv sektöründe yedek parça gönderiyoruz. Mercedes’in tüm fabrikaları için kauçuk aksanı Türkiye’de yapılıyor. Biz Brezilya’ya da Almanya’ya da Mercedes için kauçuk taşıyoruz.

- Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi cari açık. Bakan Çağlayan’ın işaret ettiği noktalar oldu. Siz iki tarafı da en yakından takip edenlerdensiniz. Türkiye’de üretilen bir çok ürünü de yurtdışından alıyoruz. Özellikle lüks tüketim giriyor bunun içine. Siz de önemli markaları taşıyorsunuz…

Zafer Çağlayan’ın raporuna iyi bakmak lazım. İthalat-ihracat arasında ciddi fark var. Cari açığı ithalatı azaltarak kapatabiliriz. Bakan da bunu anlatmış. Evet taşıyoruz biz. Ben de Türkiye’de üretilen ürünlerin yurtdışından ithal edilmesini anlamıyorum. İthalatta cam bardak ve cam işleri çok üst sıralarda. Paşabahçe gibi dünya çapında bir markamız var. Ayrıca çok sayıda başarılı markamız var bu alanda…Son zamanlarda çok kullanıyoruz. Tüketim çılgınlığı yaşanıyor. Bunları önlemeliyiz. Kimseyi kısıtlayamayız ama 11 ayda bir cep telefonu değiştirmeyi de gerçekten düşünmeliyiz. Çok önemli noktalar da var. Otomotiv sektöründeki üretimin yüzde 51’i ithalata bağlı. Ayrıca Bakan ithalatımızla ilgili bir şeyden bahsetmemiş. Biz en çok enerji ithal ediyoruz. Bunu azaltsak çok önemli bir yol alırız. Ama bunu üretmiyoruz. Enerji almak zorundayız. O zaman 239 milyar ithalat yapmışız. Bunların 40 milyarı Türkiye’de üretilen mallar almasına rağmen 40 milyar daha aynı mallardan getirmişiz. O malları getirtmeyi zorlaştırılabiliriz. Dediğiniz gibi lüks mallara giriyor burası. Buna kısıtlama gelebilir, diye düşünüyorum.

- Yeni ülkelere ağırlık verme dışında ne yaptınız?

Biz Türkiye’de kriz ortamında ihracatı teşvik etmek için ek hizmetler sunmaya başladık. Uçağımız Türkiye’ye gelip Dubai’ye gidiyordu. Ortadoğu’ya giden uçağımız önce Türkiye’den Avrupa’ya sonra yine İstanbul’dan Dubai’ye gidiyordu.

- Hep ilk önce Avrupa’ya gidiyordu diye anladım…

Evet. Operasyon merkezi Avrupa’da olduğu için böyleydi. Biz uçağımızı hem büyüttük, 32 tondan 52 ton kargo kapasitesine çıkardık. Geçen sene hergün kalktı bu uçak. Müşteri Avrupa’ya göndermek yerine önce bize gönderdi. Dubai’de de karayolu network’ümüz var, oradan her yere hızlı dağıtım sağladık. Avrupa’da da yeni uygulamalar yaptık. İstanbul’dan Avrupa’ya dağıtılan sistemimiz vardı. Uçakla Belçika’ya gidiyor kargolar, oradan karayoluna veriyoruz, tüm Avrupa’ya dağılıyor. Tamamıyla karayolu olunca 3-4 gün sürüyordu. Uçakla bir gün. Bu seçenek de var. Biz orta seçenek de sunduk 2-3 gün. Uçakla Belçika’ya getirip buradan dağıtım sağladık. Bunlar avantaj sağladı. Buna benzer çalışmalar bize artılar gettrdi.

- TNT neredeyse her ülkede var değil mi? Siz her yere ulaşabiliyorsunuz…

Her ülkede var. Bir kısmında çok küçük. Dünyadaki en yüksek büyüme hızı bizde. Çin’i geçtik. Bu yüzden de Belçika’da ödül aldık. Çin bizden sonrada kaldı. Hindistan ve Rusya da Çin’den sonra TNT’nin en hızlı büyüdüğü ülkeler.

4 milyon 750 bin adet kitap topladık

- Çok büyük bir kitap kampanyanız oldu, ihtiyacı olanlar için kitap topladınız. Kaç kitap toplandı sizin kampanyanızla?

4 milyon 750 bin kitap topladık. Çok güzel bir kampanya oldu. Kitap kampanyası dışında da ‘İşte Benim Öyküm’ yarışması yapıyoruz. Burs veriyoruz başarılı olan çocuklara. Bunu yapıyoruz. Topladığımız kitapları da kütüphanelere ve okullara dağıttık.

Toplam 2 bin okula kitap dağıttık.

Türkiye'nin bu yıl yüzde 4 büyümesini bekliyoruz

- 2012 beklentilerinizi öğrenebilir miyim? Bu yüzde 4’lük büyüme beklentisi var. Bu büyüme oranı gerçekleşirse siz ne kadar büyümeyi öngörüyorsunuz şirketiniz için?

Türkiye’de daha karamsar düşünenler var ama ben de Türkiye’de 2012 büyüme oranını yüzde 4 bekliyorum. Geçen sene iyi büyüdük ülke olarak, bu kadar büyümeden sonra düşük gibi ama yine de bu çok kötü bir oran değil. Çok büyük bir orandan gelmenin kötü yanı şu. Türkiye dinamik bir ülke olmak zorunda, bu tip düşüşler dinamizmi etkiliyor. Bir Avrupa ekonomisi için yüzde 4 büyüme oranı inanılmaz bir büyüme. Almanya yüzde 1’lik büyüme bekliyor, İspanya eksi koydu, biz yüzde 4 koyduk. IMF yüzde 2.2 dedi Türkiye için. Biz yüzde 10’luk büyürüz diye düşünüyorum şirket olarak. Bu da bizim için iyi bir büyüme.

GERÇEK TANGOYU BİLMİYORMUŞUM

- İş stresini nasıl atarsınız?

Çok sık seyahat ederim, iş seyahatlerini saymıyorum ailemle gezmeyi severim. Son olarak Brezilya ve Arjantin’e gittik. Tangoyu bilirdim ama gerçek tangoyu bilmiyormuşum. Arjantin’de fotoğraf makinesi alınmayan turistik olmayan bir yere yerel rehber götürdü çok etkilendim. Hindistan, Kamboçya ve Vietnam’a gitmeyi planlıyorum.

- Başka meraklarınız var mı?

Bilgisayar oyunlarını severim. Uçaklardan çok etkilendiğim için uçak similasyon oyunlarını çok oynarım. Bahçeyle de uğraşırım. Kızım burada, oğlum Londra’da master yapıyor. Ailemle olmak stresimi alıyor…

- Çalışanlarınızla iletişiminiz de farklı...

26 yıldır şirketteyim hiç işten çıkartma yaşamadık. Biz insan kaynakları açısından iyiyiz. Her yıl ortalama 50-100 kişi işe alıyoruz. Bütçelediğimizin hep üzerinde istihdam yarattık. Takım ruhumuz kuvvetli bizim. Çalışanlar maaş dışında da tatmin bekliyor. Şeffaflık, yönetimin iletişimi çok önemli. Bizde iş başvurusu yapan kişi öncelikle ağaç dikmeli. Ağaç diktiğini belgeleyip geliyor bize.

En büyük elektrikli araç filosu bizde

- Siz Türkiye’de şirket olarak en büyük elektrikli araç filosuna sahipsiniz. Kaç artacınız oldu?

10 olacak yakında. Toplamda 380 aracımız var. Bu kadar araç içinde az gibi görünüyor ama adım adım oluyor her şey.

- Ne kadar yakıt tasarrufu sağladınız? Sizce gelecekte elektrikli araç kullanan şirket sayısı artacak mı?

Şimdilik şirketlerin ilgisi var ama hayata geçirmeleri zor. Biz elektrikli araç kullanmak için milyarlar harcamadık, ilk yaptığımız için araçlardan indirim aldık, yüzde 20 elektrikten indirim aldık. Bunu özellikle vurgulamak isterim.

- Siz şirketinizdeki araçları nerede şarj ediyorsunuz? Elektrikli araçların şarjı nasıl yapılıyor?

İki yol var. Gece takıyorsunuz elektriğe sabaha kadar şarj ediyor, 8 saat sürüyor bu. 8 saat süren istasyon evlerimizden farklı değil. Bizdeki istasyonda 20 dakikada doluyor bir araç. Arabaların altında pil. Elektrikli sistem tamamen araba altında. O büyük pilin şarj etmesi için 8 saat gerekiyor normal ev sisteminde. 20 dakikalık şarj için farklı bir cihaz, istasyon oluyor. Biz onu kurduk.

- Ne kadarlık bir tasarruf sağladığınızı sormuştum…

Elektrikli araçta benzinli harcamanın 10’da birinden daha az. Biz ortalama 7 bin 500 euro harcarken elektrikli araçta 1.000 euro harcadık. Dizellerde aynı tür araçlarda 0.40 kuruş yakarken, elektrikte 0.10 kuruş yakılıyor. Arabanız elektrikli olunca evinizden şarj edecekseniz yüksek elektrik faturası ödersiniz ama bunu benzinle karşılaştırınca yine karlı olursunuz.

- Hibrit araçları da denediniz. O araçlardan verim alamadınız mı?

Hibrit araçları da denedik. Biz 2 araçtan ileri gitmedik, sebebi şu. Hem elektrik hem benzinle çalışıyor hibrit araçlar. Hıza ulaşınca hibrite geçiyor, durunca benzin. İstanbul’da o kadar çok dur kalk yapıyorsunuz ki verimli olmuyor hibrit araçlar.

Yazının devamı...

Bodrum’da rekor 1.500 $ harcayan Kazaklar’da, hedef yabancılara lüks ev satmak

Bu yıl Bodrum’a 1.5 milyon turist beklediklerini söyleyen Mehmet Kocadon, Avrupa’daki krizin ziyaretçi profilini değiştirdiğini anlattı. Kocadon, “Kazakistan, Rusya ve İran’dan gelen turist sayısında büyük artış yaşandı. İskandinav ülkelerinden gelen turist sayısı yüzde 26 arttı. Avrupa’daki kriz bizi başka ülkelere yöneltti” dedi. Bodrum’un daha da gözde olacağını, lüks konut yapıp yabancılara satmak istediklerini belirten Kocadon, “Bodrum’da 3 milyon euroya da ev var, 300 bin liraya da... Hedef 3 milyon euroluk evleri çoğaltmak. Bunları da yabancılara satalım” diye konuştu.

Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’la İstanbul’da buluştuk. Karlı bir günde Bodrum’u konuşmak ve hayal etmek ayrı bir keyifti. Mehmet Kocadon, hızlı konuşan, gülmeyi seven, heyecanlı biri. Doğma büyüme Bodrumlu. Demokrat Parti’den (DP) adaylığını koyduğunda, DP’nin Bodrum’da 700 oyu vardı. O bağımsız aday gibi çalıştı, Bodrumlular’ın desteğini alarak seçildi. Kocadon’un hedefi Bodrum’u yaz-kış yaşanır bir yer yapmak...


- Bodrum hızla büyüdü, gelişti. Eski Bodrum’u özleyenler de çok. Bodrum’un bu kadar büyümesi iyi mi, kötü mü?

Bodrum Türkiye’nin markası oldu. Eskiden birinci derecede sürgün yeriydi, şimdi bir numaralı turizm markalarından Türkiye’nin. Benim düşünceme göre en gözde tatil yeri Bodrum. Bunun altında da önemli nedenler var. Doğası, koyları, güzellikleri... Bodrum halkı da paylaşımcı, sevecen, gelişime açık. Bodrum’un kaderi 1983 yılından sonra değişti. O yıllara kadar göç veren Bodrum, daha sonra atılım yaptı.

- Keşfedilmemişti, keşfedildi ve yapılaşma başladı... Dağ taş ev oldu bir yandan da...

Maalesef kötü atılımlar da oldu. Haklısınız. Toplu konutlar yapıldı. İlk zamanlarda biz Bodrumlular bunun farkında olamadık. Oteller de yapıldı. İyiler, güzeller de var, kötü ve çarpık olanlar da var. Bu konutlara daha sonra sınırlamalar geldi. 2 katı geçmeyen, 120 metrekarelik binalara izin verildi. Daha sonraları da toplu konutlara ‘dur’ denildi. 2000’li yıllardan beri çok katlı yerlere sıcak bakmıyoruz. Yatırımcının önünü kapatmıyoruz ama biz Antalya gibi olmak istemiyoruz.

- Antalya kötü örnek mi? Oraya da çok turist geliyor, çok kaliteli oteller de oldu...

Antalya’da güzel oteller var ama şehirde hiçbir şey yok. Biz yaşayan bir şehir istiyoruz. Biz Bodrum’da herkesin zincirin halkası olmasını istiyoruz. Her şeyin 1.500- 3.000 kişilik oteller içinde dönmesine biz karşıyız. Bağcı da kazansın, dolmuş şoförü de. Biz otelleri değil, Bodrum’u pazarlıyoruz.

- Diğer yandan Bodrum’da da yeni oteller açılıyor...

Yeni markalara yeni yerler gösteriyoruz, onların önünü kesmeyiz Aman Grup’a ait 37 odalı bir otel oldu, Kempinski de geldi biliyorsunuz. Hilton, Mandarin ve Mövenpick de geldi... Çok cazip bir yer Bodrum...

Cazibesi yüksek bir dişi

- Bodrum’un özelliklerine bakınca daha iyi olması gerektiğini düşünüyor musunuz? Bunun için ne yapıyorsunuz?

Bodrum sevgim tartışılmaz. Kendimi Bodrum’da yaşadığım için şanslı hissediyorum. Bodrum cazibesi yüksek bir dişi. Hep çok çekici. Mıknatıs gibi de çekiyor...

- Bodrum’a eskiden yalnızca tatil amaçlı gelinirdi, artık öyle değil. Bodrum’a yerleşenler de çok oldu... Var mı bir veri elinizde?

Bodrum artık yaz kış yaşayan bir yer. “Paran varsa İstanbul’da, keyfin varsa Bodrum’da yaşarsın” sloganını herhalde biliyorsunuz... Bunun altında yatan nedenler var. İnsanların en büyük ihtiyaçları hastane ve eğitimdi. Bir büyük devlet hastanemiz var, iki de özel hastanemiz var Bodrum’da. Bir büyük özel hastane grubu daha geliyor çok yakında. Devlet okulları dışında iki kolej açıldı. TED de temel attı. Bodrumlular da artık çok bilinçli, doğasını halk koruyor. Su sıkıntısı çözüldü... Katı Atık tesisi bitiyor yakında. Demokrasinin ve özgürlüğün yaşandığı bir yer Bodrum. Din, dil, ırk renk ayrımı yok Bodrum’da.

- Kış nüfusu ne kadar? Ne kadarı sonradan yerleşenler?

Yarımada nüfusu 130 bin. 130 binin 10 bini yabancılar, yurtdışından gelenler.

- Daha çok hangi ülkelerin vatandaşları tercih ediyor Bodrum’u?

İngiliz, Alman, Rus çok. Uluslararası Barış Topluluğu diyorum ben Bodrum’a. Nüfusun 50 bini Bodrum’a büyüyenler, diğer kalanı sonradan yerleşenler.

- Yaz aylarında da nüfus katlanıyor.

1 milyon oluyor. Turizm bölgelerinin en büyük sorunu bu. Ankara ve İstanbul belediyeleri bizim gibi belediyelere vergi vermeli. Yazın onların yükünü hafifletiyoruz. Benim 130 bin nüfuslu görünen yarımadaya İller Bankası’ndan aldığım katkı belli...

- Peki nasıl yapıyorsunuz yenilikleri? Büyük bir altyapı çalışmanız var...

7 milyon euroluk bir kredi bulduk. Avrupa Yatırım Bankası’ndan kredi aldık. 1 milyon eurosu hibe. Türkiye’de ilçe bazında bu krediyi kullanan, alabilen tek ilçeyiz. Biz göreve geldiğimizde yüzde 75 yeraltına su kaçağı vardı, şu anda yüzde 60. Bu bile büyük kazanç. Dünya standartı yüzde 15.

Oda fiyatlarımız arttı

- Yabancı turist sayısı ne kadar oldu geçen sene?

Yabancı turist sayısı hep artıyor. Bu yıl Türkiye turizmi yüzde 9.6 büyüdü, Bodrum yüzde 11.7 büyüdü. Deniz yoluyla gelen turist sayısında yüzde 48’lik artış yaşandı.

- Avrupa’daki krize rağmen arttı gelenler. Peki hangi ülkelerden ziyaretçiler arttı?

Tanıtım çalışmaları doğrultusunda birkaç ülkeye bağlı olmaktan kurtulduk, oda fiyatlarımız yüzde 10-20 arasında arttı.

- Mandarin Resort, Aman Resort... Yeni otelleriniz oldu. 3 marina var değil mi Bodrum’da, bu yeterli mi?

Marinaya ihtiyaç var. Yeni bir marina yapılacak İçmeler bölgesinde. 800 kapasiteli bir yat limanı düşünüyoruz. Bizim için özellikle yatlarıyla gelen dünya ünlülerini misafir etmek de önemli. Bodrum limanına yerimiz olmadığı için onları merkeze sokamıyorduk, artık gelmeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Havalimanımızın yeni terminali Mayıs’ta bitecek. Deniz müzesi harika oldu.1 milyon 350 bini buldu turist sayısı 2011’de.

- 2012 beklentiniz?

1 milyon 500 bin turist bekliyoruz.

- Hangi ülkelerden diye sormuştum...

Çok değişti. Avrupa ağırlıklı turizm yaparken Türk Cumhuriyetleri’nden gelenler hızla arttı. Kazakistan, Rusya ve İran’dan gelen turist saysısında büyük artış yaşadık. İskandinav ülkelerinden gelen turist sayısı da yüzde 26 arttı. Avrupa’daki kriz bizi başka ülkelere yöneltti, bu da çok iyi oldu.

3 milyon euroya da ev var

- Bodrum’a gelenler kaç gün kalıyor?

Bize gelenler 7 gün kalıyor.

- Ucuz turist tartışmaları var...

Biz o tartışmaların da dışındayız. Bodrum’da hayat var, geziyorlar, yiyip içiyorlar, her şey dahil siistemde otele gelip dışarı çıkmayanlar değil Bodrum’a gelenler. Geçen yıl en fazla parayı Kazaklar ve yat turizmiyle gelenler harcadı. Kazaklar ortalama 1.500 dolar harcadılar.

- Farklı ülkelerin de dikkatini çekmeyi başardı mı Bodrum? Örneğin bu yıl İstanbul’a gelen Brezilyalı turist sayısında çok artış olmuş...

Finlandiya, Norveç ve Ruslar geliyor... Eskiden Almanlar, İngilizler derdik. Bu arada Fransızlar da arttı, yüzde 27’lik artış yaşadık, oradaki krize rağmen.

- Yeni otellere ihtiyaç var mı?

Bodrum’un karada 80 bin, mavi turlarda 20 bin yatağı var. Butik otellere ihtiyacımız var. Yeni marinaya, kongre merkezine ihtiyacımız var. Büyük organizasyonlara ev sahipliği yapmak istiyoruz.

- Yabancılar için konut satışlarında en gözde yer Bodrum... Sizin bu konudaki öngörülerinizi merak ediyorum.

Çok gözde olacak Bodrum. 3 milyon euroya da ev var, 300 bin liraya da. Hedef 3 milyon euroluk evleri çoğaltmak. Bunları da yabancılara satalım. İmar planlarına uygun yapsınlar, aç gözlülük yapılmasın, doğaya zarar gelmesin, sonuçta doğa öcünü alıyor. Bu gerçeklerle çok daha iyi şeyler olacak.

İKİ KIZIMLA TELEFON ÇEKMEYEN BİR YERE GİTSEM SÜPER TATİL OLUR

- Siz nasıl tatil yaparsınız?

İki kızımla telefonun çekemediği yere gitsem süper tatil olur ama bunu yapamam. Yine de çocuklarımla teknede tatili severim. Ben 17.30’dan sonra vatandaşım. Squash oynuyorum her gün. Her akşam da arkadaş grubumla buluşurum. Tatilim gülmektir... Heyecanı ve adrenalini severim. Hayatımda hep heyecan olmalı.

Türkbükü’nde iskelelerin yıkılması yanlış oldu

- Bodrum’un içinde farklı Bodrumlar var diyebilirim. Bu şu demek, çok sakin bir tatil de mümkün koylarında, çok eğlenmek de... Hangisi öne çıkıyor son zamanlarda. Türkbükü örneği gibi...

Türkbükü’nün belli bir müşteri kitlesi var. Orası iskelesi ve gürültüsüyle meşhur. Bunu da korumalı bence. İskeleleri ve eğlencesi için gidiliyor oraya. Biz vahşi gürültü demiyoruz, kontrollü müzik olmalı, bunu da korumalı. Nedense koruyamadı. İskelelerin yıkılması bence yanlış oldu. Gümüşlük, Yalıkavak, Vites, Ortakent, Yahşi var... Çok koy var. Kimse gürültüyü çekmek zorunda değil.

- Bodrum’da deniz de kirlendi...

Balık çiftlikleri kalktı. Çok uğraştık. Turizm yapılan bölgelerde bakanlıklar çok dikkatli olmalı. Kaz Dağlarında turizm yapalım diyorsunuz maden arama izni veriliyor. Bodrum’da da turizm diyoruz, balık çiftliklerine izin veriyorlar. Bu olmaz. Bakanlıklar bu konularda dikkatli olmalı. Bodrum’da günü kurtarma sevdası olmamalı. Doğasıyla yaşar burası. Bu güzelliklere zarar verilmemeli. Tarihi zenginliklerin üzerine gecekondular yapmış bir milletiz, değişmeliyiz. Çevre Bakanlığı, Kültür Bakanlığı birlikte çalışmalı.

- 7 katlı bina da yapıldı Bodrum’da daha çok yeni. Büyük tartışmalar çıktı. Ona nasıl izin verildi?

Turizm Bakanlığı ruhsat vermiş ama Bakan görünce durduruldu bu bina. Yanlışları görmeden de doğrular bulunmuyor artık öğrendik, bundan sonra hata yapmayalım.

Ülke ekonomisine 2 milyar $ katkımız var

- Muğla Büyükşehir olacak, o zaman ne yapacaksınız?

Muğla’nın büyükşehir olmasına saygılıyım. Bodrum farklı bir yer. Tek başına vergileme sıralamasında 38’inci sırada. Bodrum’da 74 banka şubesi var, Muğla’da 14. Muğla’ya gelen 3 milyon turistin 1 milyon 300 bini Bodrum’a geliyor. 2 milyar dolar Türkiye ekonomisine katkı sağlıyor Bodrum. Burayı tanımayan bilmeyen seçilecek bir başkanın işi çok zor. Nasıl olacak bilmiyorum.

Yazının devamı...

Yooistanbul’un yüzde 50’si satıldı

Philippe Stark imzasını taşıyan yooistanbul projesi Ulus-Ortaköy arasında hayat bulmaya başladı. Geçen hafta yooistanbul’da Başmüzakereci Egemen Bağış’ın eşi Beyhan Bağış’ın markası Anatoli’nin daveti vardı. Beyhan Bağış bakan eşi olarak kalmıyor, enerjisi yüksek, girişimci bir kadın.

Anatoli nasıl bir marka diye merak ediyorsanız ve hiç görmediyseniz, kısaca tarif etmenin en kolay yolu şu: Anadolu ikram kültürünü yansıtan tasarımları var...’ Kültürü tasarla’ sloganıyla yola çıkan Hiref’i beğeniyorsanız Anatoli’yi de beğenirsiniz. Hatta Anatoli daha düz çizgilere hakim gibi geldi bana... Yine Anadolu kültürünü yansıtan Armaggan markasının tasarımlarını da ilgiyle takip ediyorsanız Anatoli’yi beğenirsiniz.

Beyhan Bağış hem markalaşma hem de mağazalaşma konusunda ilerleyecek gibi görünüyor. Anatoli tasarımlarında ince detaylar cazibeyi artırıyordu. Çay bardaklarını ve bardaklara pantolon gibi giydirilmiş olan dantelleri çok beğendim.

8 milyon $’a penthouse

Anatoli’nin daveti yooistanbul’un showsuitinde gerçekleşti. Yooistanbul malum iddialı bir proje. Sabri Yiğit’in SAY Yapı’sı ve Yoo işbirliğiyle gerçekleşiyor. Yoo’nun 28 ülkede 57 projesi var. Yooistanbul 58’inci proje. 250 milyon dolarlık bir projeden bahsediyoruz. 35 farklı mimaride 132 ünite yapılacak Ortaköy’e. Studio daireler de var 4+1 daireler de. Fiyatlar 750 bin dolardan başlıyor. Meraklıları için yazalım. Penthouse’ların fiyatı 8 milyon doları buluyormuş. Peki ‘132 ünitenin ne kadarı satılmış?’ diye merak ettim. Verilen bilgiye göre, yüzde 50’den fazlası alıcısını bulmuş.



Abdi İbrahim’in Van Gogh’u diğer şirketlere örnek olsun

Türkiye’nin önde gelen ilaç şirketi Abdi İbrahim bu yıl 100’üncü yılını kutluyor. Geçen hafta Perşembe akşamı Abdi İbrahim’in daveti vardı. Öncelikle yazmak isterim. Türkiye’de 100 yılı geride bırakmak ve başarı çıtasını yükselten bir şirket olmak gerçek bir başarı öyküsü.

Pazar lideri Abdi İbrahim bu başarısını heyecan verici bir biçimde kutladı. Van GoghAlive sergisi Abdi İbrahim Ailesi tarafından Türkiye’ye getirildi. Açılışını Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yaptığı sergi dünya prömiyerini Singapur’da yapmış.

Özelliği de şu; bu sergide modern teknoloji dahi ressamın eserlerini kucaklıyor, görsel bir şova dönüştürüyor. Tablolarla birlikte ressamın duygularını bize hissettiren 3 binin üzerinde imaj duvarlara, yere klasik müzik eşliğinde yansıtılarak serginin ötesine geçiliyor. Sergi, Van Gogh Vakfı’nın yönlendirmesiyle Grande Exhibitions Avusturalya tarafından tasarlanmış. dDf de (Dream Design Factory) bu organizasyonun proje danışmanlığını üstlendi. Ünite İletişim’den Ercüment Şener’in verdiği bilgiye göre, davete kar yağışına rağmen 1.200 kişi katıldı...

Ayçiçekleri arasında koşup, yeşilliklerde dinlenmek, buğday tarlalarından, bahar dallarına konmak, trenle uzun bir yolculuğa çıkmak, kulağınıza gelen hoş seslerle hayal kurmak ve herşeyden önemlisi dahi sanatçının iç sesini dile getirdiği mektuplarını okumak ve duygularını yansıttığı resimlerinin içine girmek için sergiyi ziyaret edin.

Yurtdışında bu serginin sergilendiği alanlara banklar konuluyormuş, davet çok kalabalık olduğu için bunu başarmak mümkün değildi ama önümüzdeki günler de sanırım salonda böyle bir imkan da olacak...

İnsan uzun uzun bakmak istiyor... Umarım Abdi İbrahim diğer şirketlere de bu anlamda yol açmış, örnek olmuş olur. 15 Mayıs 2012’ye kadar Antrepo 3- Karaköy’de sergiyi gezebilirsiniz. Daha sonra sergi Ankara’ya da gidecek.

Halis-Arzu Komili, Emin Hitay, Revna Demirören, Abdürrahim Albayrak, Derin Mermerci, Tansa Ekşioğlu, İnci Aksoy, Yaman Törüner, Beyhan Şimşek, Melkan-Murat Tabanlıoğlu, Taha Tatlıcı, Özcan-Aylin Tahincioğlu, Ali Ustay, Esra Ekmekçi, Arhan-Evren Kayar, Mustafa Taviloğlu davete katılanlar arasındaydı.

Yazının devamı...

Yabancıya ev satmak Avrupa’ya mal satmaktan daha kolay ve kazançlı

Yabancılara konut satışının büyük katma değer yaratacağını söyleyen Sinpaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, bu alanda Marmaris’te yatırım yapmayı planladıklarını söyledi. Çelik, “Yabancıya mülk satışı çok iyi bir iş olacak. Yabancıya konut sattınız. Konut burada duruyor, parası duruyor, üretilirken yüzde 100’e yakın yerli girdi sağlıyorsunuz. Bu ne kadar büyük bir katma değer. Ben seramik üretiyorum. Fransa’ya numuneler gönderiyorum, malımın kalitesini ispatlıyorum. Malı yüklüyorum, mağazalarına dağıtıp sonra paramı alıyorum. Sürece bakın. Yabancıya ev satarken her şey burada, evi satıp parayı alıyorsunuz. Bu uygulamaları hayata geçirmede çok geç kaldık. Ülke bu fırsattan istifade etmeli” dedi.

Sinpaş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, hoş sohbet bir insan. Soruları alıntılar yaparak, hikayeler anlatarak yanıtlamayı seviyor. Bundan önceki röportajımızda Sinpaş’ın kuruluş öyküsünü dinlemiştim kendisinden. Çorumlu bir ailenin çocuğu Avni Çelik. 1950 doğumlu. İnşaat mühendisi. 68 kuşağından. Babası ve dedesi de işadamıymış. Ailesi hayli geniş. 100’ün üzerinde kuzeni ve yeğeni var Avni Çelik’in. Sinpaş da bir aile şirketi ama böyle yazıyorum diye tüm aile Sinpaş Grubu’nda çalışıyor sanmayın. Avni Çelik profesyonelliğe inanan biri. Sinpaş da yalnızca gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren bir şirket değil. Biz onları her ne kadar daha çok gerçekleştirdikleri modern site projeleriyle biliyor olsak da Sinpaş aynı zamanda Türkiye’nin en önde gelen seramik üreticilerinden. Sinpaş GYO, Sinpaş Yapı, Seranit, grubun önde gelen girişimleri.

Siz uzun zamandır büyük projelere imza atıyorsunuz. Bu yıl da devam eden gayrimenkul projeleriniz var. Daha genel bir soru sorarak başlamak isterim. 2012 beklentileriniz nedir? Siz bu yıl temkinli mi davranıyorsunuz?

Bir düşünür diyor ki; şans, fırsat ile hazırlığın kesiştiği köşedir. Bence Türkiye 2012’de böyle bir noktada. Şans var. Fırsat da var.

Türkiye bunları iyi kullanabilecek mi?

Kullanmalı. Fırsat şu: Avrupa’daki global kriz yalnızca Avrupa’yı değil her yeri etkiliyor. Resesyon görülüyor Avrupa’da. Üstelik Avrupa yalnızca bu yıl değil 5 yıl bu tabloda olacak gibi. Türkiye ise hazırlıklı yakalandı. Olumlu bir noktada yakalandık krize. Karamsar olmak için tek sebep var, o da Avrupa ülkelerindeki tablo. O ülkelere ihracatımız azalacak. İhracatımızın yüzde 46’sı Avrupa ülkelerine. Bu ülkelere ihracatımız yüzde 30 daha da azalabilir. Biz Avrupa’ya toplam 55 milyar dolar civarında mal satıyoruz. Türkiye bunun yüzde 30’unu kaybetse 15-16 milyar dolar eder, bunu yeni alanlarla halleder. Yeni pazarlara açılır. Problem likit ihtiyacımızda olur. Krediler büyük oranda Avrupa’dan sağlanıyor. Sorun büyürse bu yatırımları etkiler.

Siyasi istikrar bozulmasın yeter ki... Üstelik son dönemde ortalık hayli karışık...

Türkiye bu tabloya rağmen itibarının zirvesinde. Ortadoğu’da, Afrika’da, Avrupa’da iş dünyasının itibarı var. Bunu yurtdışına çıkınca görüyor, hissediyorsunuz.

Sektörünüz nasıl etkilenecek? Ortalama yılda kaç konut yapıyorsunuz?

Bu yıl yani geçtiğimiz yıl 3 bin konut yaptım. Seneye de 3 bin 500 konut yapmalıyım. Bizim bir değerimiz kontrolü kaybetmemek adına belli sınırlarda kalmaktır. Biz yılda 3 bin konut yapacağız. Yıllardır bunu amaçlıyoruz.

3 bin konut yapacağız

Kaç projeniz var devam eden?


28 şantiyemiz var. 3 bin konutu da aşmak istemiyoruz. Verimli olmak için bu sayıda tutuyoruz. İstanbul’da yılda 110-130 bin konut satılıyor. Bu sayıya bakınca pazar payımız düşük. Pazar daralsa bile biz marka bilinirliğimizle yine 3 bin konut satarız. Grup olarak 2012’de gürültü patırtı içinde sukunetle devam edeceğiz. Projelerimizden sürekli konut alanlar var. Bizi takip ediyorlar.

İstanbul dışında kaç yerde projeleriniz var?

Bursa, Ankara, Gaziantep, Cezayir ve Marmaris’te çalışıyoruz.

Neden Cezayir? 160 milyon dolarlık bir proje yaptığınız söyleniyor orada. Ne yapıyorsunuz? Oradaki yatırımlarınız devam edecek mi?

Gaziantep ve Cezayir’de işin proje kısmında varız. Cezayirli önemli yatırımcılarla çalışıyoruz. Alışveriş merkezi, rezidans, ofis ünitesi planlandı. İzinler alındı. Başlayacak yakında inşaat. Cezayirli ortakla daha sonra yeni işlere bakacağız. Çok sevdik ortağımızı, işini iyi yapan bir grup. Neden Cezayir diye sordunuz... Onlar bizi buldu. Niğde’deki kalsiyum karbonat fabrikamızın Cezayir’e satışı vardı, onlar bizim projeleri takip etmişler, teklifle geldiler.

Yabancılara konut satmak sektörün uzun zamandan beri beklediği bir düzenleme. Sizin de bu alana yönelik yatırımlarınız olacaktı. Onlar ne durumda?

Marmaris’te yapacağız bu yatırımları öncelikle. Orada büyükçeyiz. Sahilimiz çok uzun. Manzarası, denizi harika. Belediye de yatırım yapmamızı istiyor. Bizim proje süreçleri uzun sürüyor. Yabancılara satmak için bir ünite yapacağız. Proje daha şekillenmedi. Çok güzel bir yere gözbebeği olacak bir projeyi gerçekleştireceğiz.

Yabancılara mülk satışından büyük beklentisi olanlar var. Aynı şekilde hükümetin de beklentileri yüksek. Siz ne düşünüyorsunuz?

Çok iyi bir iş olacak. Yabancıya konut sattınız. Konut burada duruyor, parası duruyor, üretilirken yüzde 100’e yakın yerli girdi sağlıyorsunuz. Bu ne kadar büyük bir katma değer. Ben seramik satıyorum, üretiyorum, ambalajlıyorum. Fransa’da Castaroma’yı bulup ona numuneler gönderiyorum.

Castaroma’ya mı üretim yapıyorsunuz?

Evet. Fransa’da malımın kalitesini ispatlıyorum. Denemeler yapılıyor. Malı yüklüyorum, mağazalarına dağıtıp sonra paramı alıyorum. Sürece bakın. Yabancıya ev satarken her şey burada, evi satıp parayı alıyorsunuz. Bu uygulamaları hayata geçirmede çok geç kaldık. Ülke bu fırsattan istifade etmeli.

Kaç çalışanınız var?

İnşaat yapmaktan uzağız. İnşaat yapanlara iş veriyoruz. 2 bin 600 maaşlı çalışanımız var. Yan sektörlere verilen işlerle 7 bin kişiye istihdam sağlıyoruz.

Yabancı mimarlarla da çalışıyorsunuz. Mimar ekibinizi nasıl oluşturuyorsunuz?

Bizim proje süreleri hep uzun. Bosphorus City arazi alındıktan 8 yıl sonra işlendi. Michael Graz ile çalıştık Amerikalı. Çok iyi bir mimar. Dizayn Group’la çalıştık. İspanyol, Hollandalı mimarla da çalıştık. Türk mimarların yeri bizim için ayrı. Hiç geri değiller tasarımda. Söz gelimi projelerin birinde Amerikalı mimari grupla çalıştık. 4 kez yenilediler projelerini, beğenmedik, 1 milyon 400 bin dolara anlaşmıştık, teşekkür ettik, projeler çöpe gitti, sonra yerel mimarla çalıştık.

Banka beni dinlemedi, zarar etti yatırımcıyı da kandırmış gibi oldu

Çok yeni şirket çıktı, çok proje var. Ortak projeler de yapılıyor . Ancak bakıyorum gayrimenkul şirketlerinde satın almalar olmuyor, kurumsal yapı zor korunuyor. Neden böyle?

Bizim sektör kurumsal olarak çok yönetilemez. Benim 5 fabrikam var bir ayda bunlar 5 günümü almıyor. Türkiye’de seramik üretiminde yakında ikinci sıraya yükseleceğiz. Sinpaş ise ayda 35 günümü alıyor! O 5 gün nerede, her an aklımda Sinpaş. Liderlik önemli bu sektörde. Tuğlayı koyun, beton atın, çerceveyi takın, kaloriferle de ısıtın evi yaptınız. Ama bu mu? Değil. Öncüyseniz bu sektörde çok da emek harcamanız lazım. Satınca değeri kalmalı. Uzun yıllar gayrimenkul geliştirme işinde firmalar ortaklık yapar, ‘bu markayı satayım başka işe gireyim’ olmaz. Bizim sektöre genelde kurumsallaşmış şirketler girmezler.

Girenler var...

Gayrimenkul geliştirmek her şirkete uymaz. Bir bankanın genel müdür yardımcısı geldi ‘Bu sektöre gireceğiz’ dedi. ‘Sakın girmeyin’ dedim. O sandı ki, bu sektörde biz çomaksız geziyoruz, başkaları girmesin’ diye algıladı sanırım. Birini aldılar, organizasyon şeması kurdular. Gayrimenkul geliştirme işine girdiler, bizim bir projemizin bitişiğinden de arazi aldılar. Belediyeden de resmi yazı almışlar imar durumuyla ilgili. ‘Seçtiğiniz arazi geçiş dönemi yapılaşma koşullarına göre yüzde 20-40 imar planına sahiptir’ yazıyor. Hesaplamışlar proje 40-50 milyon dolar kârlı. Araziyi almışlar, imar durumunu almışlar, projeyi hazırlayıp belediye vermişler. Belediye tekrar imar durumu alın demiş. Belediye raporda yazmış, ‘Bir kısmı okul alanı, bir kısmı yol, çok küçük kısmı konut alanı’. Beni aradılar ‘Belediye başkanını mahkemeye vereceğiz’ diyorlar. ‘Bana evrakı gönder’ dedim. Baktım ‘geçiş dönemi yapılaşma koşulları’ denmiş. Bu şu demek; imar planı yapılma aşamasında sürekli takip gerekiyor. Buna göre planlama gerekirdi. Zarar ettiler o projeden. Yabancı yatırımcıyı da kandırmış gibi oldular. Bankanın zarar hanesine yazıldı, hala uğraşıyorlar. Bizim sektörde 2x2=4 değil. Mevzuatlar oturmuş değil. Sektörün çok derdi var.

BURGAZ ADA-YASSIADA ARASINDA YÜZÜYOR

Sizin sesiniz hiç yükselmezmiş gibi. Sakin biri misiniz? İş stresini atmak için ne yaparsınız?

Stresli biri değilim. Ayın 35 günü günün 26 saati diyorum ben hep yoğunum... Ama şikayetçi değilim. İşimi seviyorum.

Çok iyi yüzdüğünüzü hatta Burgaz Ada’dan Yassıada’ya kadar yüzdüğünüz söyleniyor... Bu doğru olabilir mi?

Kimse duymasın evet ben deniz tutkunuyum. Huzur orada. Çok iyi yüzerim, teknede de çalışırım...

Yassıada hikayesi...

Evet, iyi yüzdüğüm söylenir. Burgaz Ada’dan Yassıada yüzdüğüm güzel parkurdur. O parkuru yüzün siz de.

Tehlikeli değil mi?

Yanımda bot oluyor... Adaya 700-800 metrede akıntı var. Paletle yüzün. 2.-2.5 saatte yüzülüyor. Ben de palet kullanıyorum.

Duyduğum da abartıyorlar diye düşünmüştüm, şimdi inandım...

Yüzme yürümek gibidir. Nefes kontrolünüzü iyi yaparsanız keyifli yüzülür. Tavsiye ederim.

Seyahat eder misiniz sık sık?

Ederim. Eşim hep yanımdadır.

Son nereye gittiniz?

Zürih yakınlarında bir kasabaya gittim. Çok dingindi. Kaplıcaları var. Seviyesi, hizmeti çok yüksekti

Çocuklarınız işlerinizle ilgilenmiyor mu?

İki kızım, 5 torunum var. Kızlar iyi okullarda okudu ama çalışmıyorlar. Çocuklarını büyütüyorlar.

Jose Mourinho lider ruhlu ve karizmatik

Real Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho’yu İstanbul’un Sarayları projesinin reklamında oynatmak fikri nasıl oluştu?


Julio Iglesias ve Bill Clinton’ı getirdik daha önce Türkiye’ye. 35’inci yılımızda Julio Iglesias gelmişti. Gayrimenkul projeleri var, bir karizma kendisi. Bill Clinton da Gerhard Schröder de geldi. Bill Clinton’dan sonra Amerika’da 3 dönem yaşandı ama karizması duruyor. Jose Mourinho çok karizmatik ve lider ruhlu biri. ‘Dolu olan başak başını öne eğer’ derler, hem başağın içi dolu hem de tevazu yok Mourinho’da. Türkiye bu insanı tanısın istedik. Bir yönüyle de Sinpaş iletişimini şöyle kuruyor; ben lider markayım bunun sürdürülebilmesi lazım. Sürdürülebilir liderliği kimler yapabiliyorsa onları getirmeliyiz.

Bundan sonra sizden bir kadın lider getirmenizi beklerim...

Clinton ve Mourinho iyi örneklerdi, bir kadın niye olmasın...

Konut fiyatları artacak

İstanbul’da gayrimenkul fiyatlarının en üst noktaya geldiği, bundan sonra artmayacağı söyleniyor. Siz ne diyorsunuz, sizce İstanbul’daki fiyatlar artmaya devam eder mi
?

İstanbul göç almaya devam ediyor. Genç nüfus var. İstanbul’da herkes hep taşınıyor. Ayrıca İstanbul kötü yapıldı, kötülerin yenilenmesi gerekiyor. İstanbul Türkiye’nin finans başkenti aynı zamanda. Dünyada da ilgi çeken bir cazibe merkezi. İstanbullular’ın geliri Türkiye’nin diğer bölgelerine göre görece daha çok artıyor. Konut fiyatlarının artmayacağını kimse söyleyemez. Bu matematik olarak mümkün değil. İstanbul’da acaba arsa arzı çok mu arttı da arsa fiyatları mı düşecek? İşçilik ücretleri mi düşecek? Emtia fiyatları enerji fiyatları mı düşecek? Hayır. Konut fiyatları artacak. Siz Aqua City’i biliyorsunuz. 40 bin dolara 140 metrekare ev sattım. Şimdi 260 ile 300 bin lira arasında. Konut fiyatları ne zaman ucuzladı ki bundan sonra ucuzlasın...

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.