Yunanistan euro’yu bırakırsa
.
Dış dengede hızlı bozulma yavaş yavaş döviz kuruna yansımaya başladı. Paritenin de etkisi ile Cuma günü dolar 1.59 TL’ye yükseldi. Yarım dolar yarım eurodan oluşan döviz sepeti 1.93 TL’ye geldi. Bu eğilim devam eder.
Mart dış ticaret endeksleri TÜİK tarafından açıklandı. Miktar endeksinde takvim ve mevsim etkisi temizlenince 2011 birinci çeyrek ihracatı 2010 son çeyreğin yüzde 3.6 altında, ithalatı ise yüzde 1.6 üzerinde çıkıyor.
Son yazımda maalesef bir hesap hatası var. İlk çeyrek milli geliri yerine yıl sonunu almışım. Doğrusu 757 milyar dolar; dolayısı ile ilk çeyrekte yıllık dış açığın milli gelire oranı yüzde 8 olacak. Özür diliyorum.
Sıfır reel faiz tartışmasını bir türlü bitiremedim. Sırada reel faizin maliye ve para politikaları ile ilişkisi vardı. Grafiklerim de hazırladım. Ama araya başka güncel konular giriyor. İlk fırsatta yazacağım.
Bir taşla çok kuş (mu?)
IMF destekli Euro Bölgesi yardımlarına rağmen Yunanistan kamu borçlarını çevirmekte zorlanıyor. Üstüne ters dinamikler güçleniyor. Ekonominin küçülmesi bütçeyi bozuyor ve borç yükünü ağırlaştırıyor. Güçlü toplumsal muhalefet ise güveni zedeliyor.
Çözüm önerileri arasında Yunanistan’ın euro’yu bırakıp yeniden drahmi’ye geçmesi de seslendiriliyor. Anladığım kadar bu kararı tek taraflı alabileceği düşünülüyor. Yani hükümet bir gece yarısı kararını açıklıyor. Euro gidiyor, drahmi geliyor.
Sorunu drahminin değer kaybetmesi çözüyor. Bir yandan reel ücretlerin düşmesi rekabet gücünü arttırıyor. Büyüme başlıyor. Aynı anda kamu borcunun reel değeri azalıyor. Böylece faturanın bir bölümü alacaklılara ödetiliyor.
İlk bakışta çok cazip duruyor. Bir taşla çok kuş vurmak diye buna denir. Yunanistan için tam “kazan-kazan” hali. Bu arada Arjantin’in 2002’de dış borç erteleme operasyonu da örnek gösteriliyor.
Aklıma hakika özdeyişler geliyor. Biri bekarın boşanmaya bakışıdır. Diğeri hariçten okunan gazellerdir. Bunlara davulun sesini de ekleyebilirsiniz. Keşke çözüm bu kadar kolay olsa: bırak euro’yu, bas drahma’yı, alacaklılar düşünsün...
Tek taraflı olmaz
Merkez Bankası çok yararlı ve güncel araştırmalar yayınlıyor. Y. Barlas, K. Kalafatçılar ve N. Kaya bu konuyu incelemiş: Euro Bölgesi Merkez ve Çevre Ülkeleri Arasındaki Yapısal Farklılıklar ve Parasal Birlikten Ayrılma Kararının Olası Sonuçları.
Mutlaka okuyun. Arjantin’de mevduatın dondurulması gibi bugün unutulan ayrıntıları hatırlatıyor. Bu yöntemi tercih etmesi halinde Yunanistan’ın fevkalade yüksek bir bedel ödemek zorunda kalacağını vurguluyor. Kibarca “Olmaz” diyor.
Yunanistan’ın iki açmazı var. Bir: iç borcu da euro cinsinden. Kendi bankacılık sistemini çökertmeden dış borçlarını erteleyemez. İki: bütçede faiz-dışı açığı sürüyor. Taze borç alamadığı gün maaşları bile ödeyemez.
Tavrımı özetleyerek bitiriyorum. Düşük maliyetli çözüm alacaklıların da faturaya katılmasını, yani dış borçta ciddi bir indirimi gerektiriyor. Bu ise ancak Almanya’nın onayı ile mümkündür. Bilek güreşi daha süreceğe benziyor. Ama eninde sonunda anlaşacaklarını düşünüyorum.