Yatırımlar düşünce
.
Maliye Bakanlığı Şubat bütçe gerçekleşmesini açıkladı. Hazine’nin daha önce yayınladığı nakit dengesi kamu maliyesinin resmini zaten çekmişti. On gün önceden yıllık açığa ilk iki ayda ulaşıldığını saptamıştık.
Bütçeyi değerlendirmek için Mart sonuçlarını bekliyorum. Böylesine ağır bir resesyon sürecinde maliye politikasında gevşemenin bence haber değeri düşüktür. Tersi önemli haber olurdu. Bilgi için: Yıllık bütçe açığı tahminimi 70 milyar TL (ve üstüne) çektim.
İçerisi ile devam edelim. Döviz piyasası yine ezber bozuyor. Perşembe günü gecelik faiz yüzde 10.5’e indi. Cuma günü bütçede rekor açık açıklandı. Dövize ne oldu? Dün TL hem dolar hem euro karşısında değer kazandı.
ABD Hazine Bakanı mali kesim zararlarının kamulaştırılmasına yönelik yeni planı dün açıkladı. Borsalar çok sevindi. Vergi mükellefinin ne düşündüğünü çok merak ediyorum. İşe yarar mı? Keşke... Bekleyelim görelim.
Özel kesim talebi
Özel kesim talebinde büyük bir düşüş yaşandığını sanırım sağır sultan bile duydu. Haklı olarak, insanların aklına önce tüketim harcamalarının kısılması geliyor. Özellikle otomobil, beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim malları satışlarındaki gerileme ilgi odağı oluyor.
Özel tüketim harcamaları iç talebin uzak ara en önemli kalemidir. Örneğin 2007’de cari fiyatlarla milli gelirin yüzde 70’ini oluşturuyordu. Ayrıca nitel önemi de vardır. Tüm ekonomik faaliyetlerin nihai amacı tüketimdir.
Öte yandan, özel tüketim harcamaları konjonktür dalgalarından az etkilenir. Ana gövdesi, gıda, eğitim, sağlık, ulaştırma vs. zorunlu harcamalardır. Konjonktür daha çok başta dayanıklı tüketim malları, az sayıda kesimi vurur.
Özel kesim talebinin ikinci önemli kalemi yatırım harcamalarıdır. Yine 2007’de cari fiyatlarla milli gelirin yüzde 18’ini oluşturuyordu. İkiye ayrılır: Makine-teçhizat (yüzde 11) ve bina inşaatı (yüzde 7). Yatırımlar da büyümenin olmazsa olmaz ön koşuludur.
Öte yandan, özel yatırımlar konjonktür dalgalarından en çok etkilenen harcama kalemidir. Nedeni tahmin etmek için kâhin olmak gerekmiyor. Hiçbir yatırım zorunlu değildir. Kârlı yatırım olanakları yoksa üreticiler yatırımlarını hepten durdurabilir.
Kaynak mı? Talep mi?
Keynes’in iktisada getirdiği en temel yenilik, konjonktür dalgalarında yatırımların kritik rolünü doğru analiz etmesidir. Maalesef son otuz-kırk yılda Keynes’in bu katkısı unutuldu. Keynes-öncesi yaklaşımlar yeniden dolaşıma girdi.
Önce Türkiye’ye bakalım. Resesyonla birlikte özel kesim yatırımları kelimenin tam anlamı ile çöktü. Ay sonunda yayınlanacak son çeyrek milli gelir verilerinde bunu çok net göreceğiz. Özel iç talepteki düşüşün esas ağırlığı o kalemden kaynaklanacaktır.
Bu şekilde oluşan kısır döngüye dikkatinizi çekerim. Özel kesim yatırımını kısınca toplam talep düşüyor. Azalan satışlar yatırımları kârsız hale getiriyor. Yatırımlar tekrar azalıyor. Böyle devam ediyor. Şimdi esas soruyu soralım. Özel kesim bugün neden yatırım yapmıyor? Yatırımda kullanılacak kaynak (kredi) bulamadığı için mi? Yoksa kaynak olsa bile o yatırımla üretilecek mal ve hizmetlere alıcı olmadığı için mi?
Ne dersiniz? Bu kritik konuyu irdelemeye devam edeceğim.