Üçüncü çeyrekte dış ticaret
.
Mali piyasalarda “cicim ayları” sona erdi mi? Şu sıralarda en çok bu konuşuluyor. Hafta sonu bankacılara rasladım. Doların değer kazanmasından özellikle ürktüklerini gördüm. Sıfır faizle dolar borçlanıp yapılan spekülasyondan (carry trade) korkuyorlar.
Financial Times’da “kriz kâhini” diye ünlenen Nouriel Roubini bu konuyu yazmış. Aynı analizi yapıyor. Özetle “varlık fiyatlarında oluşan spekülatif balon mutlaka patlayacak, düzeltme geciktikçe daha sert olur” diyor.
CNBC-e kanalı için hazırlanan tüketici endeksleri yayınlandı. Tüketici Güven ve Eğilim endekslerinde eylüle göre az da olsa düşüş, Beklenti endeksinde ise küçük bir artış var. Diğer işaretler de tüketim talebinin durağanlaştığını gösteriyordu.
TİM’in - Türkiye İhracatçılar Meclisi - açıkladığı ekim ihracatı dün gazetelerde yer aldı. İhracat yüzde 4.6 artışla 9,9 milyar dolara yükselmiş. “Dereyi görmeden paçaları sıvamayın” derim. Bir: Bayram etkisi var. İki: İthalata ne olduğunu bilmiyoruz.
Eğilim değişiyor mu?
Cuma günü TÜİK tarafından yayınlanan eylül verileri üçüncü çeyrek itibariyle dış ticareti değerlendirme fırsatını veriyor. İç talebin çökmesi ve yaşanan ağır resesyon dış açığın önemini de azaltmıştı. Gene de ana eğilimleri görmekte yarar var.
Daha önce yazdım. Bu yıl şeker ve kurban bayramları bir ay öne geldi. Dolayısıyla eylül-aralık döneminde bir önceki yılla karşılaştırma yaparken bunu göz önünde tutmak, acele sonuç çıkartmamak gerekiyor.
2008’e kıyasla dış ticarette daralma eylülde de sürdü. İhracat yüzde 33.6 azalarak 8.5 milyar dolara, ithalat yüzde 30.4 azalarak 12.5 milyar dolara, dış ticaret açığı yüzde 22.5 azalarak 5.1 milyar dolara geriledi.
Aylık ihracat ve ithalat bir yıldır (Ekim 2008’den bu yana) düşüyor. Ancak, bundan önce ithalattaki gerileme ihracattan daha güçlü idi. İlk kez Eylül’de bu durum değişti. İhracat ithalattan daha çok azaldı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da ilk kez düştü.
Doğrusu bu gelişme beni rahatsız ediyor. İhracatın ithalatı karşılama oranında düşüş geçici faktörlerden kaynaklanabilir. Akla ÖTV indirimi, bayram ve istatistikî hatalar geliyor. Ama dış ticarette eğilim değişmesi de pekâlâ mümkün. Dikkatle izlemek gerekiyor.
Düzeltme yeterli mi?
Krizin Türkiye’nin dış ticaretine esas etkisi Ekim 2008’de başladı. Yani yıllık sayıları kullanarak krizin dış ticarette yol açtığı düzeltme artık hesaplanabilir.
Eylül 2008’de dış ticaret açığı 76 milyar dolardı. Son bir yılda ihracat 36 milyar dolar, ithalat ise 73 milyar dolar azalınca dış ticaret açığı 39 milyar dolara indi. Yani krizin dış ticaret açığında yol açtığı düzeltme 36 milyar dolar (milli gelirin yüzde 6’sı) oluyor.
Öte yandan üçüncü çeyrek itibariyle ekonominin yıllık bazda en az yüzde 8 küçüldüğünü biliyoruz. Hemen soralım. Milli gelirde yüzde 8 küçülmeye dış ticaret açığında yüzde 6 düzeltme yeterli midir?
Bence en kritik soru budur. Başta döviz kuru, sürdürülebilir büyümeye geçişin makro politika tercihlerini bu soruya verilecek cevap belirleyecektir. Eylülde ithalat eğiliminde görülen değişim, kalıcı ise, bu açıdan çok önemlidir.