Üçüncü çeyrekte dış denge
.
Normal olarak Eylül sayıları ile birlikte üçüncü çeyrekte dış ticarete bakarım. Bu kez araya bayram ve başka konular girdi. Güncelliğini kaybedince ödemeler dengesini beklemenin daha doğru olacağına karar verdim.
Konu tercihi üstüne birkaç söz edeyim. Yeni bilgi değeri yüksek göstergeleri her ay ele alıyorum. Diğerleri için çeyrek sonu yetiyor. Bir süredir dış ticaret ve ödemeler dengesi ikinci kategoriye giriyor.
Neden? Dış açık önemsiz mi? Tam tersine, Türkiye ekonomisinin en ciddi kırılganlık nedenidir. Nitekim tüm iktisat politikası tartışmaları da dönüp dolaşıp dış açığa ve yaratacağı sorunlara odaklanıyor.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Mevcut konjonktürün cari işlemler açığını 80 milyar dolara taşıyacağını yılın başında yazdım. Abartılı bulanlar oldu. Ama üçüncü çeyrekte fark iki milyar dolara indi.
Tarihi rekorlar
Eylül’de cari i∫lemler açığı 6.8 milyar dolar çıktı. Ağustos’da 4.1 milyar dolar, geçen yıl 3.8 milyar dolardı. Tahmin edeceğiniz gibi, gelmiş geçmiş en yüksek Eylül cari işlemler açığıdır.
Yılın ilk dokuz ayında cari işlemler açığı 61 milyar dolara yükseldi. Bu da tarihi bir rekordur. Üstelik, bir önceki rekorun (Geçen yıl 30 milyar dolar) iki katından fazladır.
Oniki aylık cari işlemler açığı 78 milyar dolara ulaştı. Yıllık açık Ocak 2011’den bu yana her ay yeni bir rekor kırıyor. Yani her rekorun ömrü bir ay; sonra yenisi geliyor. Bakalım daha ne kadar böyle devam edebilecek!
Geri planda dış ticaret açığı rekorları yatıyor. Yıllık dış ticaret açığı üçüncü çeyrekte 105 milyar doları buldu. 110 milyar dolar demiştim. Konjonktür değişmediği takdirde geçme ihtimali vardır.
Ödemeler dengesinin rekor kıran ilginç bir kalemi daha var: net hata noksan. “Nesebi gayri sahih” dövizlere sık değiniyorum. Bu kalemde yıllık giriş 14.3 milyar dolara yükseldi. Son dört yılın birikimli değeri de 27 milyar dolara tırmandı. Ayrı bir yazı gerektiriyor.
Tehlikeli eğilimler
Sorunu daha iyi görmek için son onbeş yıla bakalım. Cari işlemler açığı biliniyor. Ben ayrıca finansman giderleri dışında cari dengeyi de izlerim. Bütçede “faiz-dışı denge” ile benzerlik kurulabilir.
Grafik verileri milli gelirin oranı olarak gösteriyor. Üç dönem var. İlki 1996-2000 arası beş yıldır. Finans öncesi denge fazla veriyor (yüzde 1). Ancak finans giderleri eklenince açığa dönüşüyor (yüzde 1).
Diğeri 2003-2010 arası sekiz yıldır. Finans öncesinde ciddi açık oluşmuş (yüzde 4). Buna finans giderleri de eklenince dış açık iyice yükseliyor (yüzde 6). Sonuncusu bu yılın üçüncü çeyreğidir. Finans öncesi açık yüzde 9’a, dış açık ise yüzde 10 yakındır.
Bence grafik dış açıktaki tehlikeli gidişatı çok iyi yansıtıyor. Kritik soru ile bitirelim. Döviz kurunun bugünkü düzeyi bu eğilimi değiştirmeye yeter mi? Ne dersiniz?