Üçüncü çeyrekte büyüme
.
Dün TÜİK tarafından açıklanan üçüncü çeyrek milli geliri pek çok kişi için sürpriz oldu. Mali piyasaların büyüme tahmini yüzde 4.3’tü. Geçen hafta yayınlanan tarım üretim verilerini görünce ben yüzde 3.5’dan yüzde 2.5’a indirmiştim. İyimser kaldım.
Üçüncü çeyrekte 1987 sabit fiyatları ile GSYİH yüzde 1.5 ve GSMH yüzde 2.0 büyüdü. 2007’nin ilk dokuz ayında büyüme aynı sıra ile, yüzde 3.6 ve yüzde 4 oldu. Son bir yılın büyümesi ise her ikisinde yüzde 4.1’e geriledi.
Bu düzeyde büyüme hızına Türkiye’de çok ender rastlanır. Çünkü ekonomi ya hızlı büyür ya da küçülür. Nitekim son yirmi yılda sıfırla yüzde 2.5 arasında yurt içi hasıla büyümesi sadece iki çeyrekte gerçekleşmiş. Biri 1989’da (üçüncü çeyrek), diğeri bu yıl.
Tarımda küçülme
Makroekonomik açıdan talep ve harcama kalemleri daha önemlidir. Ancak bu kez milli gelirin üretildiği sektörlere de bakma ihtiyacını duyuyoruz. Sayılar nedenini anlatacaktır.
Üçüncü çeyrekte tarım kesimi katma değeri bir önceki yıla kıyasla yüzde 7.8 geriliyor. Çiftçilik ve hayvancılık altkaleminde gerileme yüzde 7.9’a çıkıyor. Bu yaz yaşanan kuraklığın tarımsal üretime olumsuz etkisi böylece milli gelire yansıyor.
Tarımsal üretimin yarıdan fazlası (2006’da yüzde 56’sı) yaz aylarına denk gelen üçüncü çeyrekte gerçekleşir. Son yirmi yıla bakıyoruz. En olumsuz yaz dönemini geçirdiğimizi anlıyoruz.
Tarımın milli gelirdeki payı düşüktür. Diğer sektörlerde büyüme hızlı seyretse kuraklığın etkisi telafi edilebilirdi. O da olmuyor. Sanayide büyüme yüzde 3.7’de kalıyor. İmalat sanayi sadece yüzde 2.8 büyüyor. İnşaatın da gücü azalıyor. Daha önce çift hanelerde seyreden büyüme hızı yüzde 5.4’e geriliyor.
Özetleyelim. Kötü tarım mahsulü ile durağan imalat sanayi ve yavaşlayan inşaat birleşince GSYİH artışı yüzde 1.5’ta kalıyor.
İthalatta büyüme
Tarım-dışı kesimlerde üretim artışını sınırlayan talep ve harcamalardaki gelişmelerdir. Onlara bakalım.
İkinci çeyrekte gerileyen özel tüketim harcamaları üçüncü çeyrekte toparlanarak yüzde 3.6 artıyor. Alt kalemlerin tümünde büyüme artıya geçiyor. Kamu tüketimi de biraz yavaşlayarak da olsa yüzde 6.4 büyüyor.
Yatırım harcamaları da yüzde 5.7 büyüyor. Büyüme hızında ilk çeyreğe kıyasla artış ama ikinci çeyreğe kıyasla düşüş var. Aynı eğilim yüzde 4.5 artan özel kesim yatırımlarında saptanıyor.
Üç kalemi toplayınca iç talebi buluyoruz: Yüzde 4.3 artıyor. Yani düşük büyümenin yetersiz iç talepten kaynaklanmadığı ortaya çıkıyor. Böylece dış talebe geliyoruz.
Üçüncü çeyrekte ithalat ihracattan iki katı daha hızlı büyüyor. Mal-hizmet ihracat ve ithalatı, sırası ile yüzde 7.5 ve yüzde 16.8 artıyor. Dolayısı ile dış açık büyümeyi 3.5 puan aşağı çekiyor. Büyüme hızı yüzde 1.5’e stok değişiminden gelen 0.6 puan artı katkı ile zar zor ulaşıyor.
Özetleyelim. Üçüncü çeyreğe damgasını vuran olay iç talebin canlanması ama ek talebin tümü ile ithalata yönelmesidir. TL’deki değer artışının kaçınılmaz sonucudur. Milli gelir verilerini değerlendirmeye devam edeceğiz.