Sosyal güvenliğin kurumsal yapısı
.
Sosyal güvenlik reformu uzun süredir kamuoyunu meşgul ediyor. Sanayi toplumlarında çalışamayacak yaşa gelen vatandaşlara maddi güvence sağlanması milyonlarca insanı doğrudan ilgilendirir. Tüm dünyada siyasi çatışmaya yol açan hassas bir konudur.
Geçmişte yapılan hatalar Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminde ciddi sorunların birikmesine neden oldu. Başka konularda olduğu gibi, reformu üretecek siyasi irade bir türlü oluşamadı. Sorunların kangren olmasına izin verildi.
2000’de devreye giren ve bugüne kadar başarı ile sürdürülen enflasyonla mücadele ve yapısal reform programı sosyal güvenlik sistemini de kapsıyordu. Maalesef o da işe yaramadı. Şu ya da bu nedenle gerekli düzenlemeler yapılamadı.
Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin birden fazla sorunu vardır. Değişiklik önerilerinin sağduyu ve mantıkla tartışılabilmesi için bunların ayırt edilmesi çok önemlidir. Kısa bir özetle başlamak istiyorum.
Tek çatıda birleşme
Birincisi, sosyal güvenlik sisteminin tarihi gelişimi çokbaşlılık yaratmıştır. Önce devlet memurları için Emekli Sandığı kuruldu. Sonra merkezi idare dışındaki işverenlerin yanında çalışanlar için SSK geldi. Nihayet kendi işinde çalışanlar için Bağ-Kur ortaya çıktı.
Çok kurumlu sosyal güvenlik sistemi zamanla önemli eşitsizliklere yol açtı. Örneğin aynı süre çalışmış, aynı primi ödemiş ve aynı yaşta, yani aynı koşullara sahip iki emekli vatandaş, bağlı oldukları kuruma göre çok farklı emekli maaşı alabilmektedir.
Halbuki emeklilik sigortasında temel kural, aynı koşullara sahip çalışanlara aynı imkânların sağlanmasıdır. Tersi, hiçbir hesap ve mantığa uymaz. Ama fiili durum budur.
Sorunun çözümü devletin sağladığı genel (ve zorunlu) emeklilik sigortasının vatandaşları işverenlerine göre ayırmamasıdır. Gelişmiş ülkelerde uygulama budur. Emeklilik sigortasının tek çatı altında toplanması zorunludur.
Sağlık sigortasının ayrılması
İkincisi, Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarının tarihi evrimi içinde emeklilik ve sağlık sigortası birleştirilmiştir. Halbuki emeklilik ve sağlık birbiri ile uzaktan yakından ilgisi olmayan çok farklı işlevlerdir. Aynı kurum tarafından yürütülmeleri gereksiz hatta zararlıdır.
Dünya deneyimi de bu yöndedir. Sosyal güvenlik denince akla sadece emeklilik sigortası gelir. Sağlık hizmetlerinin üretim ve finansmanı apayrı bir iştir. Kendi özel kurumları tarafından yürütülür. Dolayısı ile Türkiye’de de sağlık sigortasının emeklilik sigortasından ayrı bir kurumsal yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
Dikkat edilirse, bu iki kurumsal düzenleme sosyal güvenlikte finansman sorunu olmasa da zorunludur. Olayın prim ödenecek gün, emeklilik yaşı, diş tedavisine katılım vs. finansman boyutunu başka yazıda ele alacağım.