Sezonu açıyoruz
.
Ege’nin kuru sıcağını bırakıp İstanbul’un rutubetine döndük. Romatizmalarım hemen aradaki farkı hissetti. Neyse ki serin havaya rastladık. Ağustos sonu yada Eylül başı her yıl yapar. “Yazlıkçı kaçıran fırtınası” denir.
Yazı tatilimi genellikle Eylül sonunda kullanırım. Derslere hazırlanma zamanıdır. Bu yıl erkene aldım. Biriken kitaplara odaklanmak istedim. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Kelimenin tam anlamı ile aylaklık yaptım.
Neyse ki ekonomide bir sürpriz olmadı. Son yazımda sonbaharın çalkantılı geçmesini beklediğimi belirtmiştim. Bu ihtimal hala güçlü duruyor. Önümüzde hareketli günler olduğu kesindir.
İki konu dikkatimi çekti. Birini Orhan Pamuk tetikledi. Burjuvazi üzerine ben de birkaç söz etmek istiyorum. Diğeri Türkiye’nin “orta gelir tuzağına” düşme riski. Gündeme gelmesi yararladır. Tartışmaya katılmayı planlıyorum.
Lağım kokusu
Geçen hafta Gündoğan yalısında dolaşırken bir vatandaş yanıma geldi. “Hocam, Mehmet Barlas’ın yazısını okudun mu?” diye sordu. Hangisini kastettiğini burnum hemen kestirdi. Evet dedim.
Kaçıranlar internetten bakmalı (27 Ağustos). Başlığı şöyle: “Bütün sınıflar aynı kokuyu soluyor Bodrum’da...” Şöyle devam ediyor.
“(D)enizi ve güneşi özleyen tüm kentlilerin yazlık mekânıdır Bodrum.. Burada yıllık tatillerini geçiren emekçiler de, emekçilerin yarattığı katma değerle yatlar, özel uçaklar alan yerli “Burjuvalar” da var.
Bodrum’da sınıf farkı, sadece tatilde harcanan paralardan anlaşılır. Onun dışında proletarya da, burjuvazi de aynı kokuyu solumakta birleşirler. Bu koku lağım kokusudur...
Bilmem kaç milyon dolarlık yatlar o kokunun egemen olduğu rıhtımlara bağlanmıştı.
Bayram günleri “Milyarderler Kulübü”nün de bulunduğu Yalıkavak Marinası’nın önünden geçerken, yine yoğun bir lağım kokusu teneffüs etmekteydik. Gündoğan Koyu da, aynı kokuyu üretmekteydi.”
Bir zihniyet sorunu
Türkiye’nin temel açmazlarından biridir. Geri planda ciddi bir zihniyet sorunu yatıyor. Vatandaş sadece özel tüketimine odaklanıyor. Ancak kamu tarafından sağlanabilecek müşterek tüketimi önemsemiyor. Neticede özel tüketimle kamu tüketimi arasında inanılmaz bir uyumsuzluk oluşuyor.
Bozuk ve çamurlu yollar, toplanmayan çöpler, elektriğin ve suların sık kesilmesi, trafik keşmekeşi, park ve oyun alanı yetersizliği, lağım kokuları, vs. hep aynı dengesizliğin farklı tezahürleridir. Az gelişmişliğin tipik göstergeleridir.
Olayı özetleyen bir ifadeyi eskiden çok duyardık. “Vatandaş zengin, devlet fakir” denirdi. Şimdi merkezi yönetim düzeyinde sorun biraz olsun hafifledi. Yerel yönetimlerde hala sürüyor. Doğrusu yakın gelecekte çözülebileceğini hiç sanmıyorum.