Referandum üstüne
.
Hakkı Devrim üstadın tabiri ile “koşe kadısı” olunca kendi çapımda mütevazı gelenekler geliştirdim. Bunlardan biri her yılbaşı tahmin verip yıl sonunda değerlendirmektir. Bir başkası ise önemsediğim siyasi ve toplumsal olaylar karşısında duruşumu açıklamaktır. Örneğin seçim konusuna mutlaka girerim. Hem ekonomik hem de ekonomi dışı unsurlar hakkında görüşlerimi anlatırım. Hatta, 22 Temmuz seçimlerindeki gibi, oyumu kime vereceğimi yazdığım bile olur.
Bu noktada aklınıza gelen soruyu tahmin ediyorum. Madem böyle bir geleneğin vardı, pazar günü yapılan anayasa referandumundan önce neden sustun? Lehte ya da aleyhte hiçbir şey yazmadın? Açıklamak istiyorum.
Aslında referandumu yazdım. Ancak bunu referandumdan çok önce, anayasa değişikliğinin Meclis’ten geçtiği günlerde yaptım. “Başkanlık Sistemine İlk Adım” başlıklı yazım 20 Mayıs 2007’de yayınlandı.
Bugüne nasıl gelindiğini kısaca hatırlamakta yarar görüyorum.
Gül’ün ilk adaylığında cumhurbaşkanı seçilmesi şu ya da bu şekilde engellendi. Başta CHP, bu operasyonu yapanların amacı asla bu yetkinin meclisten alınıp halka verilmesi değildi.
Bu noktada devreye toplumsal yaşamın ünlü “amaçlanmayan sonuçlar kanunu” girdi. Hukukun zorlanması ile yaratılan yapay bunalımla olay yön değiştirdi. Meclis anayasayı değiştirdi. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini kabul etti. Bu kez Cumhurbaşkanı Sezer anayasa değişikliğini onaylamadı. Referanduma götürdü. Böylece 22 Temmuz’da Gül’ün halk tarafından cumhurbaşkanı seçilmesi yolunu kapattı. Amacı AKP’ye mağdur rolü sağlayıp oylarını attırmak değildi. Ama neticede öyle oldu.
Devam edelim. Bazen tarih hızlanır. AKP’nin ikinci iktidar dönemi sıkıntılı başladı. Referandumdan çıkan ezici “evet” oyu fevkalade sıkışık bir siyasi ortamda hükümeti güçlendirdi. AKP, Nisan ayında bu süreci tetikleyen ve bugüne getirenlere çok şey borçludur.
Sessiz devrim
“Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesini çeyrek yüzyıl önce savunmaya başladım. Nasıl olacağını tam bilmiyordum ama bu dönüşümün mutlaka gerçekleşeceğine hep inandım. Demek ”amaçlanmayan sonuçlar kanunu“ sayesinde olacakmış.”
“Anayasa değişikliğinde prosedür işlemektedir. Referandumda büyük çoğunlukla kabul edilecektir. Sorun ilk adımı atmaktı. Başkanlık sistemine kolay geçilir. Seçmenin yüzde 50’den fazlasının oyunu almış cumhurbaşkanının yetkileri çabuk artar.”
20 Mayıs 2007 tarihli yazım böyle bitiyordu. Referandum sonucunu beş ay önce zaten açıkladığım için yeni yazıya gerek duymadım. Özetle, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir sessiz devrimdir. Bir rüyamın daha gerçekleşmesine katkıda bulunanlara teşekkür etmek istiyorum.