Paul Anthony Samuelson
.
Küresel borsalar Noel haftasına tıknefes girdi. New York’ta endeks 10.200-10.500 bandına sıkıştı kaldı. İMKB endeksi 50.000’de tutunmaya çalışıyor. Düzeltme sert mi yumuşak mı olur? Şimdi o tartışılıyor.
Çok ilginç bir gelişme paritede yaşanıyor. Bir ay önce euro 1.50 doları geçtiğinde 1.60’lar ve üstünden söz ediliyordu. Tersine, euro kısa sürede 1.43 dolara geriledi. Şimdi 1.30’lar telaffuz ediliyor.
Merkez Bankası, Perşembe günü gecelik borçlanma ve fonlama faizlerini değiştirmedi. Mali piyasalar tam saha pres uygulamıştı. Başarılı oldular. Bence para politikası gerektiği kadar gevşetilmedi. Kimin haklı olduğunu yazbaşında görürüz.
Kasım bütçe gerçekleşmesi yayınlandı. 11 ayda 46 milyar TL bütçe açığı, 6 milyar TL faiz dışı fazla var. Yüzde 6 küçülen bir ekonomide faiz dışı fazla sıkı maliye politikası demektir. İç talebe bütçeden gelen talebin yetersizliğine kanıttır.
Efsane iktisatçı
Milli gelir analizine devam etmeyi planlamıştım. Ama aslında bir süredir beklediğimiz bir haber yazı akışını bozdu. MIT’nin efsane hocası, ABD’nin ilk Nobel ödüllü iktisatçısı Paul Anthony Samuelson 94 yaşında vefat etti.
Benim neslim için Samuelson gerçekten bir efsanedir. 1948’de yazdığı “İktisada Giriş” dünyanın en çok satan ders kitabı oldu. Rekorun hala kırıldığını sanmıyorum. Milyonlarca genci iktisatla tanıştırdı. İktisadı sevdirdi.
1962’de, İktisat Fakültesi birinci sınıfa başladığımda aldım. Ciltli, beyaz kağıda basılmış kalın bir kitapdı. Okurken duyduğum heyecanı dün gibi hatırlıyorum. Türkçe çevirisi yoktu. Rahmetli Demir Demirgil’in çevirdiği bölümler teksir halinde ortada dolaşıyordu.
1961’de Başkan Kennedy’ye danışman oldu. Kennedy’yi işsizlikle mücadele için Keynesci politika uygulamaya ikna etti. Vergi indirimine gidildi. Politika başarılı oldu. Ekonomi canlanınca işsizlik düştü. İktisat politikasında tarihi bir olaydır.
1968’de İngiltere’ye gittiğimde “İktisadi Analizin Temelleri” adlı esas kitabını aldım. Modern neoklasik iktisadın kurucu çalışmaları arasıda kabul edilir. Kütüphanemin baş köşesinde hâlâ duruyor. Dün şöyle bir göz atıp anı tazeledim.
Yollarımız ayrıldı
Samuelson ABD bağlamında ilerici-solcu (Demokrat) cephede yer alıyordu. Makro politikada Keynes’in görüşlerini savunuyordu. Ama kaynak dağılımı, piyasa etkinliği, sermaye teorisi, vs. diğer konularda tutucu-sağcı (Cumhuriyetçi) kanada yakındı. İkisini “neoklasik sentez” adı altında bir araya getirdi. Çok etkili oldu.
1960’ların sonuna doğru Samuelson’la karşı cephelere düştük. Ben İngiltere’deki Cambridge’li neokeynesyenleri (Robinson, Kaldor, Sraffa, vs.) benimsedim. Samuelson ise Massachusett’deki Cambridge’li neoklasiklerin ağır topu olmuştu.
İki Cambridge’in sermaye teorisi ve gelir bölüşümü kavgaları doktora ve doçentlik tezlerime yansıdı. Kendimce son noktayı 1980’de, bu yıl yeniden yayınlanan “İktisadi Analiz” (Eflatun yay. Ankara 2009) ile koydum. Hepsinde Samuelson karşı tarafı simgeledi. Güzel günlerdi...
Doğruları ve yanlışları ile, Paul Samuelson 20. yüzyılda iktisat teorisinin ve politikalarının gelişmesine damgasını vuran ustalardan biridir. Çok önemli bir akademisyen ve bilim adamıdır. Toprağı bol olsun.