Para politikası ve enflasyon
.
Pazar günü bir yazım hatası yapmışım. İlk çeyrekte ihracat düşüşüne yüzde 26 yerine yüzde 16 demişim. Kontrol etmeme rağmen gözden kaçmış. Özür dilerim.
Küresel mali piyasalar bu haftaya da çok olumlu girdi. Kötü haberlere karşı ciddi bir bağışıklık kazandıkları görülüyor. Felaket büyüme ve işsizlik sayıları, düşük şirket kârları vs. mali piyasa oyuncularının moralini bozmaya yetmiyor.
Farklı bir hipotez önerelim. ABD’de mali kesimin en temel sorunu neydi? Oluşan zararları devletin üstlenmesine vatandaş karşı çıkıyordu. Belki de şu ya da bu şekilde Obama yönetiminin bu sorunu çözdüğüne karar verdiler. Öyle ise sevinmekte haklılar.
Türkiye’de döviz kuru da gevşemeye başladı. Öğleden sonra dolar 1.59 TL ve euro 2.10 TL’den işlem görüyordu. Size kritik bir soru: IMF ile anlaşma olmadığı halde TL’nin değer kazanmasını hayra yorabilir miyiz?
2008’de para politikası
Son yazıda, Merkez Bankası’nın Kasım 2009 sonrası hızlı faiz indirimine yönelik analizine baktık. Faizin aynı düzeyde tutulması ya da daha yavaş indirilmesi halinde 2009’da büyümenin 4.3 - 2.4 puan, enflasyonun 4.0 - 2.2 puan daha düşük çıkacağı hesaplanmış.
Devamını yazıp yazmamakta tereddüt ettim. Konu havada asılı kaldı. Derken Hurşit Güneş’den “Yazı yarım kalmış” diye mesaj geldi. Para politikaları konusunda muhalefet anlaşılan ruhuma işlemiş. Dayanamadım.
Gecelik faizle büyüme ve enflasyon arasındaki yakın bağın sayılara dökülmesi para politikası açısından önemli bir aşamadır. Ancak, faiz indirimleri ile sınırlı tutulmaması, faiz artışlarının etkilerinin de hesaplanması gerekir.
2008 yılına bakalım. Yıla yüzde 15.75 gecelik faizle girildi. Ocak ve Şubat’ta 25’er puan indirim yapıldı. Mart ve Nisan’da faiz değişmedi. Mayıs, Haziran ve Temmuz’da 0.5’er puan artış sonucu faiz yüzde 16.75’e yükseldi. Kasım’a kadar orada kaldı.
Soru: 2008 yaz ve sonbaharında faizlerin yüksek tutulmasının 2008 ve 2009 büyüme ve enflasyonuna etkisi nedir? Tersi yapılsa, yani faiz indirimi yaz aylarında başlasa bugün büyüme, enflasyon ve işsizlik nerede olurdu? Aydınlatılmayı bekliyorum.
40 yılın en düşüğü
TÜİK enflasyon verilerini açıkladı. Nisanda tüketici fiyatları (TÜFE) yüzde 0.02, üretici fiyatları (ÜFE) yüzde 0.65 yükseldi. Bunlar piyasa tahminlerinin çok altındadır. Merkez Bankası Beklenti Anketi’nde nisan TÜFE artış beklentisi yüzde 0.61 idi.
Böylece yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 6.1’e, ÜFE’de yüzde-0.3’e geriledi.
Perşembe günü yayınlanan Enflasyon Raporu’nun ilki için yıl sonu tahmininin yüzde 6 olduğunu hatırlatalım. Son 40 yılın en düşük yıllık tüketici fiyat artışıdır. Ayrıca dağılımı dengelidir. Yani aşağı yönlü baskının tüm kalemlere yaygınlaştığı derhal görülüyor. Özel göstergelerin indiği düzey de bunu doğruluyor. Ayrıntılar bir başka yazıya kaldı.