Para politikası ne oldu?
.
Fed başkanı Bernanke’nin piyasalara likidite pompalamayı sürdüreceği müjdesi borsaları çok sevindirdi. Yeni bir yükseliş dönemi başladı. New York’ta Dow Jones 11.000’e iyice yaklaştı. Avrupa borsaları da tırmanıyor. İMKB rekor üstüne rekor kırıyor.
Fed’in tavrı diğer mali piyasaları da etkiledi. Kısa süre önce dağılacağı söylenen euro, dolara karşı tekrar güçleniyor. Son baktığımda parite 1.37 civarına gelmişti. Bekleneceği gibi, tahminler hemen ters yüz edildi. Şimdi 1.40 ve üstü deniyor.
Altın fiyatını ise kimse tutamıyor. 1.300 dolar eşiğini kolayca aştı. Kararlı ve istikrarlı şekilde yükseliyor. Nereye gider? 2.000 doları mümkün görenler var. Fevkalade önemli bir konudur. Ayrı bir yazı konusu yapacağım.
Bol küresel likidite perspektifi TL’ye de yansıdı. Dün euro 1.98 TL’de kalırken dolar 1.45 TL’ye geriledi. Yani sepet bazında TL değer kazandı. Kimsenin gözü dış açık falan görmüyor. Bugün Ağustos dış ticareti yayınlanıyor; rekor açık çok muhtemeldir.
Rivayet muhtelif
Türkiye’de de para politikası giderek daha fazla ilgi odağı oluyor. Olumlu bir gelişmedir. Para otoritesinin bağımsızlığı sorumsuzluk anlamına gelmez. Tersine, atılan her adımın, alınan her kararın kamuoyu tarafından yakından denetlenmesini gerektirir.
Ne var ki, para politikası konusunda kafa karışıklığının çok yaygın olduğunu görüyoruz. Olağan karşılamak gerekiyor. Geçmişte Merkez Bankası banknot matbaası ile özdeşti. Kamuoyunun bugünkü anlamı ile para politikası ile tanışıklığı çok yenidir.
Para politikası kararlarına farklı hatta zıt tefsirler gelmesi Türkiye’ye özgü değildir. Gelişmiş ülkelerde de benzer sorunlar ortaya çıkar. Yanlış anlamalar olur. Haksız eleştiriler yapılır. Eskiler “rivayet muhtelif” der. İletişim sorunları işin cilvesi sayılır.
Geri planda para politikasının yönünü saptamakta karşılaşılan nesnel zorluklar yatar. Para politikası yapan kadar anlamaya çalışan için de zordur. Kritik soru her karardan sonra gündemi işgal eder. Para politikası gevşiyor mu? Yoksa sıkılıyor mu?
Para politikası sıkıldı
Son tartışmaları iki karar tetikledi. Bir: 16 Eylül’de gecelik borçlanma ve fonlama faizleri çeyrek puan indirildi. Haftalık repo faizi (politika faizi) sabit tutuldu. İki: Bankaların Merkez Bankası’nda tuttukları karşılıklar yarım puan yükseltildi. Dövize zaten faiz ödenmiyordu. TL’ye faiz ödemesi de bitti.
İlki para piyasasında teknik ayarlamadır. Politika faizi sabit tutulduğuna göre, para politikasının faiz ayağı değişmemiştir. Merkez Bankası teknik faiz indirimi yapacağını zaten Nisan’da açıklamıştı. Ayrıntılarına ve zamanlamasına girmiyorum.
İkincisi ciddidir. Para politikasının sıkılması demektir. Bankaların kredi verme kapasitesi düşürülüyor. Amacı iç talep artışını sınırlamaktır. Kamuoyunu şaşırtan faize dokunmadan başka araçların kullanılmasıdır. Sonuç değişmez. Para politikası sıkılmıştır.
Para politikası açısından yeni bir dönemin başladığına işarettir. Önemsiyorum. Dikkatinizi çekerim. Sadece durum tespiti yaptım. Doğru yada yanlış demedim. Değerlendirmesini daha sonra yapacağım.