Özel yatırımları ne belirler?
.
Uzun süredir beklenen nihayet oldu. General Motors resmen iflas masasına başvurdu. 50 yıl önce dünyanın en büyük sanayi şirketi idi. ABD’de satılan iki otomobilden birini üretirdi. Markaları: Chevrolet, Oldsmobile, Pontiac, Corvette, Buick ve Cadillac. Nereden nereye!
Mali piyasalarda iyimserlik giderek güçleniyor. Piyasa aktörlerinin iktisatçıların karamsarlığına katılmadıkları anlaşılıyor. İstanbul dahil bütün borsalar haftaya yükselişle başladı. Başbakan’ın IMF’ye eleştirel tavrına rağmen TL değer kazandı. CNBC-e ve Finansal Çözümler Ltd. tarafından hesaplanan tüketici güveni Mayıs’ta tekrar artış gösterdi. Güven ve Beklenti endeksleri Ekim 2007 düzeyine geri döndü. Tüketim Eğilimi endeksi ise Mayıs 2006’dan bu yana en yüksek değere çıktı.
Yatırım ve finansmanı
Perşembe günü bütçe açığı ile özel yatırım arasındaki ilişkiye baktık. Talep yetersizliği durumunda bütçe açığı ile özel yatırımlar arasında bir çelişki oluşmadığını söyledik. Keynes-öncesi görüşlerin hâlâ seslendirilmesini eleştirdik.
Özel yatırımların belirlenme biçimi Keynesci makroiktisadın ayırt edici özelliğidir. Keynes teoride köklü bir kopuş gerçekleştirmişti. Maalesef son 30 yılda eski yaklaşımlar allanıp pullanıp yeniden servis edildi. Keynes’in bu hayati katkısı unutturuldu.
Özel yatırımları ne belirler? Biraz içerik kaybı pahasına soruyu sadeleştirelim. Yatırımı belirleyen faktörleri ikiye indirelim. Birine finansman olanağı ve maliyeti diyelim. Diğeri yatırımdan elde edilecek gelir akımı olsun. İlk görüş Türkiye’de hâlâ çok yaygındır. Ekonomide kredi bol ve ucuz ise özel firmaların yüksek düzeyde yatırım yapacakları kabul edilir. Yani özel yatırımları kısıtlayan finansman kaynaklarıdır. Finansman bulunduğu takdirde özel yatırım yapılır. Türkiye’nin ezeli ve ebedi tartışma konusu dış kaynak ihtiyacı bu anlayışın bir uzantısıdır. Buna göre iç tasarruflar varolan yatırım talebini karşılamaz. Dolayısı ile ekonomiye dış kaynak girmesi özel yatırımların yüksek seyretmesi için yeterlidir.
Yatırım ve toplam talep
Keynes’in önerdiği mekanizma tam ters yöndedir. Firma önce yatırımla üreteceği ürünün satış olanaklarına bakar. Satış gelirlerini arz-talep dengesi belirler. Arz kısıtlı ama talep canlı ise yatırım kârlıdır. Aksi halde kaynak olsa da yatırıma girişmez. Bu süreçte finansman bağımlı değişkendir. Yüksek yatırım talebi varsa mali sistem ona finansman yaratır. Dolayısı ile dış açıkta da nedensellik değişir. Yüksek yatırımın nedeni dış açık değildir; dış açığın nedeni yüksek yatırımdır. Bu mantıkta konjonktürün zayıf halkası özel yatırımlardır. Resesyonla birlikte talep yatırımları, yatırımlar talebi aşağı çeker. Tüketim toparlansa bile ekonomideki kapasite fazlası yatırım talebini baskı altında tutar. Oluşan kısır döngü hızlı büyümeyi engeller. Özetleyelim. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin en kritik sorunu özel yatırım talebinin canlandırılmasıdır. Keynes-öncesi ezberler kırılmadan bunun yapılamayacağı bence çok açıktır.