Mucizenin kahramanı aslında vatandaş
Bütçenin 7 yıllık faiz dışı fazlası 233 milyar YTL’dir. Bu aslında fakirden zengine yapılan gelir transferinin tutarıdır. Vatandaş inanılmaz fedakârlık yapmıştır
Bütçenin 7 yıllık faiz dışı fazlası 233 milyar YTL’dir. Bu aslında fakirden zengine yapılan gelir transferinin tutarıdır. Vatandaş inanılmaz fedakârlık yapmıştır.
2006 yılında bütçenin denk ya da cüzi bir açıkla kapanabileceğinin işaretleri ilkbahardan itibaren gelmeye başlamıştı. Bütçe verileri yayınlandıkça bu beklendi güçlendi. Yıl sonuna doğru az çok sayılar bile belirginleşti.
Ocak başında bütçeyi birebire yakın yansıtan nakit dengesi Hazine tarafından açıklandı. 2006’da nakit gelir ve giderler üzerinden faiz-dışı dengede 37 milyar YTL fazla, bütçe dengesinde 7.5 milyar YTL açık vardı. Özelleştirmeden ve TMSF’den gelen 11 milyar YTL eklenince Hazine hesabında borçlanma öncesinde 3.5 milyar YTL fazla çıkıyordu.
Maliye Bakanlığı 2006 yılı Merkezi Yönetim Bütçe sonuçlarını Perşembe günü yayınladı.
Faiz dışı fazla 42 milyar YTL, bütçe açığı ise 3.995 milyar YTL çıktı. Böylece bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1’in altına geriledi. Bu oran 2001’de yüzde 16.5, geçen yıl yüzde 2 idi.
Türkiye mucizesi
Bu olayın kahramanı vatandaştır. Dönem içinde gelirinden devlete ödediği vergi hızla yükselmiştir. Buna karşılık devletten aldığı hizmetler az çok sabit kalmıştır. Aradaki fark faiz ödemelerine gitmiştir.
Vatandaşın son yedi yılda yaptığı inanılmaz fedakârlığı ölçmek için birikimli faiz dışı fazlayı kullanmıştık. 2006 sonu için yeniden hesapladım. Bütçenin yedi yıllık (2000-2006 dönemi) faiz-dışı fazlası, Aralık 2006 fiyatları ile 233 milyar YTL’dir.
Uygulanan maliye politikasının ekonomi politiğini iyi kavramalıyız. En muhtaç vatandaş bile benzin, mazot, elektrik, KDV, telefon, vs. neredeyse nefes aldığında devlete vergi ödüyor. Faiz ise yerli ve yabancı mali piyasa yatırımcılarına ödeniyor. Genel hatları ile 233 milyar YTL bu dönemde fakirden zengine yapılan gelir transferinin tutarıdır.
Sorumlu para politikası
Yüksek faiz dışı fazla şeklindeki sıkı maliye politikasını ve bütçe disiplinini hep destekledim. Bugün de destekliyorum. Desteklediğim için bedelini vatandaşın ödediğini her fırsatta hatırlatmaya özen gösteriyorum. Bir adım geriye gidelim. Bu bedel neden ödendi? Bu acı ilaç neden içildi? Düşük enflasyonla hızlı büyüyen, böylece işsizlik sorunun hafifleten ve bunu dış dengesizlere yol açmadan gerçekleştiren bir “güçlü ekonomiye” geçmek için ödendi.
Böylece esas soruna geldik. Vatandaş kendi payına düşeni yapıyor. Sıkı maliye politikasını kabulleniyor. Ama karşılığını bir türlü alamıyor. Yerine benim “sanayisiz, ihracatsız, istihdamsız ama enflasyonist büyüme” dediğim konjonktür geliyor.
Son bütçe verileri, ekonomide bugün yaşanan sorunların sorumluluğunu bütçe ve maliye politikasının sırtına yıkılamayacağını bir kez daha kanıtlıyor. Ama sorun varsa sorumlusu da vardır. Mutlaka bir yerde hata yapılmıştır.
Bütçede somutlaşan büyük toplumsal fedakarlığa rağmen yaşanan sorunların sorumlusu 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarıdır.
Hataların köküne inecek şekilde para politikasının ayrıntılı analizi bu açıdan hayatidir.