Merkez Bankası’nın gücü
.
Küresel piyasaların yeni yıl sevinci uzun sürmedi. İlk iki günün kazançlarını düşüş izledi. Gene de borsalar haftayı artıda kapattı. Buna karşılık euro değer kaybetti. Parite 1.28’e kadar geriledi.
Bu köşede siyasete az giriyorum ama önemli olaylarla ilgili tavrımı açıklıyorum. Darbeci askerlerin hakim önüne çıkmaları benim neslim için büyük sembolik değer taşıyor. Yıllar öncesinden bunu savundum.
Darbe başarılı yada başarısız, darbeci sağ yada değil, sonucu etkilememelidir. 27 Mayıs ve 12 Mart darbelerinin sorumluları da mutlaka tarih önünde yargılanmalıdır. Darbeci askerler ve işbirlikçileri ile hesaplaşmakta geç bile kalınmıştır.
Merkez Bankası galip
Bugün mal ve hizmet fiyatlarındaki ilginç eğilimlere bakacaktım. Nisbi fiyatlarda uzun dönemli hareketler enflasyon analizinde çok önemlidir. Ama sıcak gündem gene döviz kuruna odaklandı. Kambersiz düğün olur mu? Ben de tartışmaya katıldım.
Mali piyasalarla Merkez Bankası arasındaki kur üzerinden bilek güreşini “macera filmi gibi, heyecanla izliyorum” demiştim. Neyse, sonuç için fazla beklenmedi. Başkan Başçı Merkez Bankası’nın galibiyetini Bursa’da açıkladı.
Geri planını kısaca hatırlatalım. 2011’in ikinci yarısında euro krizi derinleşti. Döviz piyasaları gerildi. Dolar dünyada değer kazandı. Beraberinde TL’ye saldırı başladı. Merkez Bankası elindeki tüm imkanlarla TL’yi savunma kararı aldı.
Haziran’dan bu yana “0.5 $ + 0.5 Euro” döviz sepetinin seyri grafiktedir. Sepet ilk dalgada 2.18 TL’ye geldi (22 Ağustos). İkincisinde 2.21 TL ile zirveyi gördü (20 Ekim). Sonraki iki dalgada 2.18 TL’de kaldı. Cuma 2.13 TL’ye indi.
Bu sayıların hiç tereddütsüz Başçı’yı desteklediği çok açıktır. Merkez Bankası kuru arzuladığım düzeyde tutarım dedi. Mali piyasalar yapamazsın diye karşı çıktı. Sonuçta Merkez Bankasının dediği oldu. Hepsi bundan ibarettir.
Kimin sopası?
Nasıl böyle oldu? Çünkü Türkiye’nin yaşadığı büyük dönüşüm Merkez Bankası’nı mali piyasalar karşısında güçlendirdi. Oyunun kurallarını belirleme olanağını ve yeteneğini kazandırdı.
Birincisi kamu maliyesi kökenli kırılganlığın bitmesidir. Literatürde “mali baskınlık” deniyor. Bütçe disiplini ve düşük borç oranı Hazine’yi rahatlatıyor. Mali piyasaların para politikasına koyduğu ipoteği kaldırıyor.
Diğeri kredi hacminde hızlı artışın banka bilançolarına ve para piyasasına yansımasıdır. Artık bankaları Merkez Bankası fonluyor. Dolayısı ile TL likiditesini ayarlayarak piyasayı yönlendirebiliyor.
Yeni değildir; çok önceden (26 Mayıs) yazdım. Piyasa kabullenemedi. Eskiden “piyasanın sopası” vardı. Mali disiplin ve akıllı para politikası çöpe attı. Yerine “Merkezin sopası” geldi. Tekdir ile uslanmayanın...
Dikkat: Başçı’nın kur tahminleri riskli varsayımlar içeriyor. Gaza gelmeyin derim.