Maliye politikası ve borç dinamiği
.
Küresel mali piyasalar Yunanistan şokunu asgari zararla atlatmaya çalışıyor. Analistler bu haftanın daha sakin geçeceğini düşünüyor. Gene de kırılganlığın yüksek olduğunu unutmayalım. Her an yeni bir kötü sürpriz gelebilir.
Yunanistan’ı IMF de gözden çıkardı mı? Başkan Lagarde’ın sert ifadelerine bakarsanız evet. Baş iktisatçı Blanchard daha yumuşaktı. Ama içerik değişmiyor. Kemer sıkmaktan başka çare yok; eurodan çıkmak sadece ödenecek faturayı arttırır deniyor.
Para Politikası Kurulu bugün toplanıyor. Faiz koridorunda bir değişiklik beklenmiyor. Ancak Başkan Başçı TL karşılıklarında döviz payının arttırılabileceği işareti vermişti. Bu arada döviz kurunda istikrar sürüyor. Döviz sepeti 2.07 TL geriledi.
Mayıs kapasite kullanımı açıklandı. Küçük bir düşüş var. Reel kesim, sektörel ve tüketici güven endeksleri Mayıs sonuçları da aynı yönde geldi. Ekonomide yavaşlama ikinci çeyrekte de sürüyor.
Mali istikrarın nedeni
Yunanistan krizi ile derinleşen çalkantı Türkiye’de mali istikrara dokunmadı. Devlet tahvili faizleri ve döviz kuru yeterli göstergedir. İkisi de fazla oynamadı. Böylece reel ekonomiye olumsuz etkisi ihracat ve güven kanalları ile sınırlandı.
Temel nedeni kamu maliyesinde son on yılda gerçekleşen büyük dönüşümdür. Dönem boyunca sıkı maliye politikaları uygulandı. Böylece borç oranı büyük AB ülkeleri arasında en düşük düzeye indirildi.
Bu koşullarda kamuoyunun maliye politikasına odaklanması doğaldır. Bütçe disiplininin gevşemesi olumlu tabloyu bozacak, mali çalkantı riskini arttıracaktır. Bu yönde uyarıların çoğu iyi niyetlidir. Ama bilinçli dezenformasyona da rastlanıyor.
2012’de maliye politikası hala sıkı mı? İktisadın bitmez tükenmez ölçme sorunları tekrar karşımıza çıkıyor. Hangi göstergeye bakacağız? Sıkı yada gevşek olmasını nasıl saptayacağız? Nesnel bir ölçü üzerinde anlaşmak kolay olmuyor.
Neyse ki, imdada borç dinamiği denklemleri yetişiyor. Olay basitleşiyor. Borç oranı yükseliyorsa maliye politikası gevşektir. Düşüyorsa sıkıdır. Sabit kalıyorsa ne sıkı ne gevşek yani tarafsızdır. Üstelik hesaplaması da kolaydır.
Maliye politikası sıkıdır
2012’ye uygulayalım. Hazine borçlanma faizini yüzde 10, ortalama enflasyonu (deflatörü) yüzde 8, brüt (AB tanımlı) kamu borç oranını yüzde 40 aldım. Mevcut durumun gerçekçi yansımasıdır. Büyüme için iyimser, orta yolcu ve kötümser senaryoya baktım.
Borç oranını sabit tutan faiz-dışı denge şöyle çıkıyor: yüzde 5 büyüme 14 milyar TL açık; yüzde 3 büyüme 4 milyar TL açık; sıfır büyüme 13 milyar TL fazla. Dikkat: bütçe 29 milyar TL faiz-dışı fazla öngörüyor. Nisan sonu yıllık fazla ise 28 milyar TL’dir.
Ne demek? Büyüme dursa ve faiz-dışı fazla 13 milyar TL’ye düşse bile 2012’de kamu borç oranı sabit kalıyor. Eğer bütçe faiz-dışı hedefi tutarsa üç senaryoda da borç oranı yüzde 38’in altına iniyor.
Bu sayıların çizdiği resim çok nettir. Bir: normal büyüme halinde maliye politikası hiç tereddütsüz sıkıdır. İki: büyümenin durması halinde borç oranını yükseltmeden talebi destekleyecek kaynak bütçede vardır. Bilginize...