Mali kriz ve Wall Street
.
Bu sabah Merkez Bankası 2009’un ikinci Enflasyon Raporunu açıklıyor. Para politikasının en temel metnidir. Bir önceki rapor ocak sonunda yayınlanmıştı. Merkez Bankası’nın yeni büyüme ve enflasyon tahminlerini merakla bekliyoruz.
Dün akşam ABD’de 2009’un ilk çeyrek büyümesi açıklandı. Beklenenden kötü çıktı. Milli gelir bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,5 düşmüş (yıllandırılmış yüzde 6,1). Türkiye ile yöntem farkına dikkat çekelim: Karşılaştırma bir önceki çeyrekle yapılıyor.
Domuz gribinin ABD’ye sıçradığı kesinleşti. Meksika kökenli virüsten ilk ölüm Teksas’ta görüldü: İki yaşında bir çocuk. Ancak esas soru hâlâ cevapsız. Yıllardır korku içinde beklenen ve milyonlarca insanı öldürebilecek büyük salgın başladı mı?
ABD muz cumhuriyeti mi?
Atlantic Monthly dergisinin internet baskısında çok ilginç bir makale yayınlandı. Yazarı Simon Johnson son iki yıl IMF’in baş iktisatçısı idi. Yılbaşında MIT’de öğretim üyeliğine geri döndü. “Sessiz Darbe” Amerikan mali kesimine yönelik inanılmaz sertlikte eleştiriler yapıyor. Yaşanan krizden Wall Street’in dev kuruluşlarını sorumlu tutuyor. Büyük yatırım bankalarının siyasi karar mekanizmaları üstünde kurduğu hâkimiyete neşter vuruyor.
İçerik altbaşlıklara yansıyor: “Muz cumhuriyetine dönüşme”; “Wall Street-Washington koridoru”; “Amerikan oligarkları ve mali kriz.
Johnson krizin başından bu yana uygulanan politikalara karşı çıkıyor. Baştan beri amacın bankacıları korumak olduğunu iddia ediyor. Faturayı ödeyen vergi mükellefinden olup bitenin gizlenmesi için gösterilen çabaları açıklıyor.
Radikal çözüm önerileri getiriyor. Krizden çıkış için büyük bankaların derhal devletleştirilmesini istiyor. Siyasetin mali kuruluşlarla göbek bağının kesilmesi için banka büyüklüğüne kısıtlama talep ediyor.
Not: Johnson’un marjinal bir solcu militan olmadığını belirtmek için IMF bağlantısını vurguladım.
İktisatçılara eleştiriler
Salı günü iktisatçılara yönelen eleştirilerden örnekler vermiştim. Johnson’dan öğrendim. FED başkanı Bernanke krizden kısa süre önce (2006’da) mali kurumların riskleri ölçmekte ve yönetmekteki başarısını (!) şöyle methetmiş:
“Piyasa ve kredi riskinin yönetimi bugün çok daha ileri teknolojilere dayanıyor... En küçüğünden en büyüğüne mali kesim ve bankacılık kurumları son iki on yılda riskleri ölçme ve yönetme yeteneklerinde çok kapsamlı atılımlar gerçekleştirdiler.”
İktisatçıların eleştirilmesi yeni bir olay değildir. Arşivimde buldum. 1977’de Amerikan İktisat Derneği kongresini Business Week şöyle değerlendirmiş:
“Toplantıda ne tevazu vardı, ne de maharet. Sanayileşmiş batının temel politika ikilemlerine yönelik yeni bir fikre benzeyen bir şey sunan iktisatçı da yoktu. Yerine, celseler yetersizlikleri çoktan kanıtlanmış metodolojileri daha da inceltmeye çalışan tebliğlerle doluydu. İktisatçıları möbleleri ev içinde dolaştırmak için para ve zaman talep eden eşya taşıyıcılarına benzetebiliriz.”