Mali kriz ve dünya para sistemi
.
Tarihe geçeceği kesinleşen 2008 yılının sonuna geldik. Son dört yazıyı tüm krizlerin ağababasına ayırdık. Analizin belkemiğini küresel ekonomide biriken üretim-tüketim dengesizliği oluşturuyor. ABD ve Çin örneği üzerinden anlatıyoruz.
Karşılıklı bağımlılıkta ABD mali kesimi kritik rol oynuyor. Çin tüketmeden üretince dış fazla veriyor. Biriken dolarları ABD devlet tahvillerine yatırıyor. ABD mali kuruluşları bunları özel kesim kredilerine dönüştürüyor.
Hızlı kredi genişlemesi iç talepte ve varlık fiyatlarında balon yaratıyor. ABD özel kesim bilançoları bozuluyor. Aktifteki varlık değerleri şişiyor. Kısa vadeli borçlar artıyor. Borç/özkaynak oranı düşüyor. “Saadet zinciri” mali krizle noktalanıyor.
Krizle birlikte mali piyasaların kurumsal ve yapısal zafiyetleri tartışmaya açılıyor. Bir: Yetersiz kamu denetimi bilançoların bozulmasına izin veriyor. İki: Para politikası kredi balonunu engellemiyor. İkincisi bizi dünya para sistemine götürüyor.
Altın Standardı
Piyasa mekanizması neden tercih edilir? Çünkü oluşan bir dengesizliği düzeltecek davranışlar sisteme içseldir. Bilenen örneği verelim. Bir malın talebinde artış o malın fiyatını yükseltir. Üretimi cazip olur. Arzı artar. Denge yeniden kurulur.
Aynı mantıkla, dış açık ve dış fazla halinde paranın üç fiyatında (enflasyon, faiz ve kur) değişim gerekir. Dış açık varsa enflasyon düşer, faiz yükselir, para değer kaybeder. Bunlar dış açığı azaltır. Dış fazla veren ülkede tersi olur.
Yakın geçmişe kadar bu mekanizma çalışıyordu: “Altın Standardı”. Her ülke parasını belirli bir altın miktarına bağlar. Dolayısı ile merkez bankası kasasındaki altın miktarı ile dolaşımdaki para arasında birebir ilişki kurulur.
Dış açık veren ülkenin altın stoğu azalır. Para arzı daralır. Faizler yükselir. Nominal kur sabittir. Düzeltmeyi yüksek faiz ve deflasyon gerçekleştirir. Ekonomi küçülür. Fiyatlar düşer. Reel olarak ülke parası değer kaybeder. Böylece dış dengesizlik düzelir.
Dış fazla veren ülkenin altın stoğu artar. Para arzı genişler. Faizler düşer. Nominal kur sabittir. Düzeltmeyi düşük faiz ve enflasyon gerçekleştirir. Ekonomi hızlı büyür. Fiyatlar yükselir. Reel olarak ülke parası değer kazanır. Böylece dış dengesizlik düzelir.
Tutarsız para sistemi
ABD-Çin örneğine geri dönelim. Altın Standardında küresel para sistemi sıfır toplamlı oyundur. Çin’in altın stoğundaki artış kadar ABD’nin altın stoğu azalır. Piyasadaki reel dengesizliğin, fazla derinleşmeden düzeltmesini temin eden budur.
Son otuz yılın dünya para sistemi farklı çalışır. ABD, para politikasını konjonktüre göre belirler. Tahditleri işsizlik ve enflasyondur. Düzeltmeyi kur hareketinin gerçekleştirmesi beklenir. Halbuki Çin döviz kurunu dolara sabitlemiştir.
Tutarsızlığın iki aktörü ortaya çıktı. ABD: Çin’de hızlı rezerv artışına aldırmadan para politikasını gevşetiyor. Çin: Dış fazlasına rağmen döviz kurunu sabit tutuyor. Bu koşullarda reel dengesizliği ne düzeltecek? Cevabını 2008’de aldık: Tüm mali krizlerin ağababası...
2008 krizi ile noktalanan reel dengesizliğin dünya para sistemindeki tutarsızlıklardan beslendiği çok açıktır. Daha vahimi, olan bitenlere rağmen tarafların bu yapıyı hâlâ sürdürmeye çalışmaları, reform arayışlarına direnmeleridir.
2009’un okuyucularıma sağlık, refah ve huzur dolu günler getirmesini diliyorum.