Küresel krize bir bakış
.
Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Dani Rodrik’in Forum İstanbul’da yaptığı konuşmayı çok beğendiğimi yazdım. Sağolsun sunumunu yolladı. Analizinin önemli gördüğüm bölümlerini okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Rodrik önce küresel krizi ele alıyor. Bilinenlerin tekrarı gibi durabilir. Ama sistematik hale getirerek bence çok yararlı bir özet yapıyor. Krizin ortaya çıkardığı zafiyetleri üç ana kategoriye topluyor.
Bir: Mali kesimde düzenlemeler yenilikler karşısında yetersiz kalıyor. Sektörde alınan riskler anlaşılmıyor. Aşırı kaldıraç kullanılmasına izin veriliyor. Ahlaki zafiyetler, yöneticilerin yanlış müşevvikleri vs. küçümseniyor.
İki: Küresel düzeyde reel dengesizlikler oluşuyor. Başta ABD-Çin ilişkisinin simgelediği dış ticaret dengesizliği geliyor. Üstüne rezervlerdeki hızlı artış ekleniyor. Neticede küresel likidite patlıyor.
Üç: Mali krize küresel düzeyde tepki verilemiyor. Gerekli mekanizmalar olmadığı için, krizin derinliğine rağmen mali kesimin düzenlenmesi, canlandırma paketleri ve küresel likidite konularında bir türlü koordinasyon sağlanamıyor.
Çözümün unsurları
Rodrik her kategori için ayrı çözüm gerektiğini hatırlatıyor. İlkinde çözüm her ülkenin mali kesimini daha sıkı denetlemesinden geçiyor. Bu kısım nispeten basit ve zaten o yönde güçlü eğilimler şimdiden ortaya çıktı.
Diğer ikisi daha karmaşık bir sürece tekabül ediyor. Çünkü her ikisi de, tanım gereği daha fazla küresel işbirliği gerektiriyor. Dolayısı ile ülkelerin iktisat politikası bağımsızlığı ile çelişiyor.
İyi bilinen bir örnek üstünde somutlaşalım. Bir ülkenin parasının değerini düşük tutup dış ticaret fazlaları ile hızlı büyüme modelini seçtiğini düşünelim. Bu takdirde küresel ekonomide aynı reel dengesizlikler tekrar oluşacaktır.
Çözümün mevcutlarına kıyasla çok daha güçlü küresel kurumlar gerektirdiği açıktır. Ancak Rodrik yakın gelecek için iyimser değil. Liderlik sorunlarının ve politik engellerin aşılmasında ciddi sorunlar görüyor.
Bu durumda orta vadede bir yandan büyümenin yavaşlamasını diğer yandan küreselleşmenin gerilemesini kaçınılmaz görüyor. “De-globalisation” sözcüğünü kullanıyor. Rodrik’in gelişen ülkeler ve Türkiye hakkında düşüncelerini bir başka yazıda anlatacağım.