Küresel eşgüdüm yürümüyor
.
Veri zengini bir döneme girdik. İlk çeyrek milli geliri Çarşamba açıklanıyor. Büyüme hızının çift haneli geleceği kesin; mertebesi tartışılıyor. Ben yüzde 13-14 arası öngörüyorum. Yüzde 14’ün üstü şaşırtır ama mümkündür. Bizi bir süre meşgul eder.
Aynı gün Mayıs dış ticaret verileri de yayınlanıyor. Özellikle ithalatı merak ediyorum. İç talebin gücünü yansıtan en güvenilir öncü göstergedir. İkinci çeyrek büyümesi hakkında bilgi verecektir.
Ay başı Perşembe’ye rastlayınca Haziran enflasyonu Pazartesi açıklanıyor. Kritik sorular var. Gıda fiyatları ne oldu? Kiralarda düşüş sürüyor mu? Para politikası kadar konjonktürün seyri açısından da ilgimizi çekiyor.
Maliye politikasının tahditleri
G-20 toplantısı bitti. Pazar günü beklediğim sonucu yazmıştım. “Maliye politikasında ortak payda bulunabileceğini sanmıyorum. Birtakım genel iyi niyet ifadeleri ile durum geçiştirilir. Sonra herkes kendi yoluna gider.” Aynen öyle oldu.
Maliye politikasının nihai tahditleri nelerdir? Tanım gereği biri siyasettir. ABD’de çift yıllarda seçim yapılır. Temsilciler Meclisi’nin tümü, Senato’nun üçte biri ve çok sayıda vali seçilir. Vatandaş sandığa giderken maliye politikası sıkılmaz.
Diğeri mali piyasaların tavrıdır. Çeşitli nedenlerle ABD’nin bütçe açığı mali piyasaları o kadar korkutmuyor. Anlayışla karşılanıyor. Ama İngiltere’ye ya da Euro Bölgesi ülkelerine aynı anlayış gösterilmiyor.
Üçüncüsü dış dengedir. Asimetri tekrar karşımıza çıkıyor. ABD’nin büyük dış açığı var ama maliye politikasını sıkmıyor. Euro Bölgesi’nin dış açığı yok ama sıkıyor. Doların dünya rezerv parası kalmasının ABD’ye sağladığı ciddi avantajın somut örneğidir.
Maliye politikasında ABD ile diğer zengin ülkeler arasında ortaya çıkan ayrışmayı bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. İktisadın en temel kurallarından biridir. Farklı koşullar farklı politikaları gerektirir.
Mali kesimi denetimi
Analizi mali kesimin denetimine farklı yaklaşımlara da uygulayabiliriz. Kısa dönemde ABD önceliği dış açık pahasına da olsa iç talebi canlı tutmaya veriyor.
Bunun için mali kesimin kredi kanalına önemli rol düşüyor.
Dolayısı ile ABD mali kesimin aşırılıklarının bugün törpülenmesine yanaşmıyor. Zamansız buluyor. ‘Tekere çomak sokmayalım, bir süre daha böyle gitsin, ekonomi sağlıklı büyüme rayına otursun, işsizlik düşsün, mali kesim reformlarını ondan sonra yaparız’ diyor.
Olayın diğer boyutlarını da ihmal etmemek gerekiyor. Bir: “Kökten piyasacılık” ABD’de diğer gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha yaygın ve etkilidir. İki: Mali kesim Washington’da fevkalade güçlü bir lobiye sahiptir.
Özetleyelim: Toronto toplantısı iktisat politikalarında küresel eşgüdümün aşama aşama zorlaşacağına işarettir.