Konumuz enflasyon
.
Mayıs enflasyonu zaten karamsar olan beklentilerin de üstünde açıklandı. Aylık artış TÜFE’de yüzde 1.5’a, ÜFE’de yüzde 2.1’e çıktı. Bu şekilde 12 aylık aradan sonra yıllık TÜFE tekrar iki haneye (yüzde 10.7) tırmandı. ÜFE ise Kasım 2004’den bu yana en yüksek düzeyine (yüzde 16.5) ulaştı.
Bu sayıların sürpriz olduğunu söyleyemeyiz. Gıda ve enerjide maliyetler küresel etkilerle hızla yükseliyordu. Üstüne kur kıpırdadı. Dolayısı ile hem piyasa hem Merkez Bankası yıllık enflasyonun yüzde 10’u aşacağını biliyordu.
Ekonominin en kritik makro göstergesinin enflasyon olduğunu bir süredir yazıyoruz. Enflasyonun ekonomik faaliyetlerde yavaşlamaya rağmen hızlanmasına dikkat çekiyoruz. İktisat politikası açmazlarını vurguluyoruz.
Ayrıntılar önemli
Üstümüze yapışan “iyimser” yaftasına layık olmak için olumlu haberle başlayalım. Fiyat artışlarında iç talep boyutunu ölçmek için kira kalemini kullanıyoruz. Kur, gıda ve enerji fiyatı vs. maliyet unsurlarından etkilenmediği çok açıktır. Kira artışı 2004-2006 arasında istikrarlı şekilde toplam enflasyonun iki katından yüksek, yıllık yüzde 20’lerde seyretmişti. Mayıs 2007’de yüzde 19.9’du. Bu yıl 6 puan düşüşle yüzde 14’e geriledi. Birkaç ay içinde TÜFE’nin altına inmesi olasıdır.
Kötü haber gıda ve enerji kalemlerinden geliyor. Gıda ve alkolsüz içecekler kaleminde geçen Mayıs ayında yüzde 10.6 olan yıllık artış bu yıl 5.1 puan artışla yüzde 15.7’ye yükseldi. Ekmek ve tahıl ürünlerinde yüzde 28.6’yı, katı ve sıvı yağlar kaleminde yüzde 53.7’yi gördü. Örneğin lokanta hizmetleri 2.8 puan artışla yüzde 13.7’ye çıktı.
Enerjide geçen Mayıs’ta yüzde 8.9 olan yıllık artış bu yıl 8.8 puan artışla yüzde 17.7 oldu. Bu ise ulaştırma hizmetlerinin 2.9 puan artışla yıllık yüzde 13.7’ye tırmanmasına neden oldu. Nitekim Merkez Bankası yıllık enflasyonun üçte ikisinin (7 puan) gıda ve enerjiden kaynaklandığın hesaplıyor.
Enflasyon hedefleri değişti
Sürpriz bir başka cenahtan geldi. Enflasyon verilerinin yayınlanmasından kısa süre sonra Merkez Bankası internet sitesine Hazine Bakanı’na hitaben yazılmış bir mektup kondu. Cevabı ise aynı gece Hazine’nin sitesinde yer aldı.
Böylece Merkez Bankası’nın önümüzdeki üç yılın (2009-2011) enflasyon hedeflerinin yükseltilmesini hükümete teklif ettiğini ve bu teklifin hükümet tarafından kabul edildiğini öğrenmiş oldu. Haberi dün sabah gazetelerden aldım. Önce şaşırdım, sonra sinirlendim ama aradan zaman geçince sakinledim. Neyse, 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarının Türkiye’yi nasıl bu açmazlara sıkıştırdığını tekrar anlatma zamanının geldiği anlaşılıyor.