Konjonktürün neresindeyiz?
.
Mali piyasalar pusulayı iyice şaşırdı. Şimdi internete baktım. Hem İMKB hem döviz kuru yükseliyordu. İlginç, çünkü ezbere uymuyor. Borsa ve döviz kurunun ters yönde hareketi gerekmez mi? Belli ki gerekmiyor.
Sonuçları uzun süredir beklenen bir araştırma geçen hafta TÜİK tarafından açıklandı: Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması. Doğal olarak, medyanın da yoğun ilgisini çekti. Tabloların bir bölümü gazetelerde yayınlandı.
Gelir dağılımı tüm dünya ülkelerinde siyaseten fevkalade hassas bir konudur. O nedenle olmalı, Türkiye’de güvenilir veri üretimi hiçbir zaman devletin öncelikleri arasında yer almadı. Neyse ki imdada AB yetişti. Sağlıklı verilere uyum süreci sayesinde kavuştuk.
Ama zamanlama şanssız oldu. Daha milli gelir analizini bile bitiremedim. Sırada yıl sonu değerlendirmeleri ve 2010 tahminleri var. Ocakta ortalık sakinler diye umut ediyorum. Yani atlamadım; gelir dağılımının ayrıntılarına mutlaka gireceğim.
Küçülmeden büyümeye
Sanırım artık herkes öğrendi. Konjonktürün kırılma noktalarında temel makro göstergeleri bir önceki yıla oranlamak yetersiz kalıyor. Çünkü bu yöntemde önemsediğimiz bazı bilgiler gözükmüyor. .
Örneğin yıl ortasının kritik sorusunu hatırlayalım: ekonomi dibe vurdu mu? Cevaplamak için her dönemi, ay ya da çeyrek, bir önceki dönemle karşılatırmak gerekiyor. Bu amaçla takvim ve mevsim etkileri arındırılmış seriler kullanılıyor.
Bu işlemi ilk yarı milli gelirine uygulamıştık. Özel tüketim harcamaları ve milli gelirin birinci çeyrekte dibe vurduğu, ikinci çeyrekte artışa geçtiği ortaya çıkmıştı. Buna karşılık özel kesim makine-teçhizat yatırımları ikinci çeyrekte de azalmıştı.
Üçüncü çeyrek verileri ile yapılan hesabın sonuçları aşağıdaki grafikte izleniyor. Her serinin 2007 yılı ortalamasını 100 alınca grafik basitleşti. 2008 sonrasını çeyrek bazında görüyoruz.
Özel tüketim harcamaları üçüncü çeyrekte ikinci çeyrekteki artış hızını tutturamıyor. Yatay seyrettiğini söyleyebiliriz. Buna karşılık milli gelirde (GSYH) üçüncü çeyrekte de ikinci çeyrek benzeri artış yaşanıyor.
Esas iyi haber özel kesim makine-teçhizat yatırımlarından geliyor. Krizde en çok bu harcama kaleminin düştüğü grafikte net şekilde görülüyor. İkinci çeyrekte dibe vuruyor. Üçüncü çeyrekte nihayet artmaya başlıyor.
Mekanik büyüme
Bu yöntemi geleceğe taşıyabiliriz. Çok basit bir varsayım yapalım. Her üç kalemi üçüncü çeyrekteki düzeyinde sabit tutalım. Yani özel tüketim, milli gelir ve özel kesim makine-teçhizat yatırımları bu yılın son çeyreğinde ve 2010’da hiç değişmesin.
Ne buluyoruz? Son çeyrek milli gelir geçen yıla kıyasla yüzde 1.6 büyüyor. Böylece 2009’da ekonomi yüzde 5.9 küçülüyor. Üst sınırdır. Gelen veriler üçüncü çeyrekten dördüncüye milli gelirin artacağı, yani küçülmenin bunun altında kalacağı yönündedir.
Ya 2010? Ekonominin tam anlamı ile yatay seyretmesi halinde bile yıllık büyüme özel tüketimde yüzde 1.1, milli gelirde yüzde 1.7, özel kesim makine-teçhizat yatırımlarında yüzde 2.3 çıkıyor. Baz etkisi yada mekanik büyüme ile bu kastediliyor.