Kiradan al haberi
.
IMF’siz yola devam kararı Türkiye’ye yaramışa beziyor. Hazine’nin dolar cinsinden 11 yıl vadeli tahvilleri Cuma günü özellikle yabancılar tarafından kapışıldı. Talep arzın beş katı gelince faiz yüzde 5.65’e düştü. Yakın tarihin en düşük faizidir.
The Economist’in arka sayfalarında ekonomik göstergeler vardır. Son sayıda Türkiye’nin 10 yıl vadeli dolar cinsinden devlet tahvilleri için faiz yüzde 4.83 gösteriliyor. Örneğin Brezilya için yüzde 6.16 ve Yunanistan için (euro ile) için yüzde 6.04 diyor.
Çok ilginç buluyorum. İçeride “IMF lobisi” karalar bağlamış ağlaşıyor. Felaket senaryoları yazıyor. Ama yabancılar hiç aldırmıyor. IMF çapasını kopartmış Türkiye’nin 10 yıllık tahvillerini satın almak için kuyruğa giriyor.
Merkez Bankası Ocak ödemeler dengesini yayınladı. Cari işlemler açığı 3 milyar dolar çıktı. Çok yüksek; kötü haberdir. Finansman cephesinde 2 milyar dolar net hata noksan kaleminden, 1 milyar dolar ise yabancıların TL tahvili alımlarından geliyor.
Enflasyona bakıyoruz
Hükümet IMF’le ilişkisini kopardı. Dış açık tekrar büyüyor. Enflasyon çift haneyi gördü. Enflasyon beklentileri bozuluyor. Ama yabancıların TL ve dolar cinsinden devlet tahvillerine ilgisi sürüyor. Nasıl açıklayacağız?
Bu tür soruların basit ve net cevabı yoktur. Ekonomik birimler karar alırken çok sayıda etkene bakar. Her birine farklı ağırlık ve önem verir. Dolayısı ile bunları önce tek tek analiz etmek, sonra birleştirmek gerekir.
Bugün enflasyon olayının ayrıntılarına inmek istiyorum. Çıplak gözle görünenle derinde yatan eğilimlerin ayrıştığı bir süredir biliniyor. Merkez Bankası da bu olguyu raporlarında vurguluyor.
Son dönemde iki kez yazdım. Türkiye’de hayat pahalılığı kesinlikle artıyor. Buna karşılık gelen veriler talep kökenli bir enflasyonist baskı işareti taşımıyor. Tam tersine, pek çok sektörde neredeyse deflasyonist eğilimlerin belirdiği görülüyor.
Enflasyon ve talep ilişkisi için kira artışlarına bakmayı tercih ettiğim biliniyor. Teorik ve pratik nedenlerine girmiyorum. Toplam arz-talep dengesinin en sağlıklı göstergelerinden biridir.
İstanbul’da kiralar
Geçmişte enflasyon ve kiralar için Türkiye geneline ait sayıları kullandık. Bu kez bir değişiklik yaptım. Internetten İstanbul’un verilerini indirdim. Sadece Türkiye’nin değil, bölgenin en büyük metropolüne baktım.
Durumu kısaca özetleyelim: 2006 başından 2007 yazına kadar yıllık kira artışı İstanbul’da yüzde 20 düzeyinde yatay seyrediyor. Aynı dönemde TÜFE yüzde 10 etrafında dalgalanıyor. Yani kira artışı genel enflasyonu iki katıdır.
Temmuz 2007’de yıllık kira artışında bugüne kadar devam eden düşüş başlıyor. Mayıs 2009’da tek haneyi görüyor. Şubat 2010’da ise yüzde 5.1’e iniyor. Yani kiralardaki artış iki buçuk yıl içinde enflasyonun iki katından yarısına geriliyor.
Lafı uzatmayalım. Kritik enflasyon göstergesi kiralardır. Ev sahibi neden enflasyonun altında kira artışını kabul ediyor? Kiracı bulamamaktan korkuyor. Böyle devam ettiği sürece enflasyon bir yerlere gitmez, gidemez. Sadece ev sahibi üzülür, kiracı sevinir.