İstihdam gelişmeleri
.
Ekimin ikinci yarısında yayınlanan verileri ve politika metinlerini değerlendiriyoruz. Dış ticaret açığı ve Orta Vadeli Program’a baktık. Önem sıralamasında onları Enflasyon Raporu izliyor. Ama yarın Ekim enflasyonu çıkıyor. Sonrasına bırakıyorum.
İstihdam ve işsizlik verileri ile devam ediyorum. Ekim’de sonuçları açıklanan temmuz hanehalkı işgücü anketi Haziran-Ağustos dönemini kapsıyor. Yani üçüncü çeyrekle ilgili bilgi de taşıyor.
Sayılarında beni şaşırtan bazı özelliklere bir süredir işaret ediyorum. Örneğin kriz sonrasında tarım istihdamında ortaya çıkan hızlı artışı çok önceden sorguladım. “Tarımsallaşma mucizesi (!)” diye dalga geçtim.
Seyfettin Gürsel (Z. İmamoğlu ve T. Zeydanlı ile birlikte) ayrıntılı bir ampirik analiz yapmış. Bence adını da doğru koymuş: “Tarım İstihdamı Bilmecesi”. İlgilenenlere tavsiye ederim http://betam.bahcesehir.edu.tr
Üç ana tema
İstihdam analizinde üç tema öne çıkıyor. Bir: Vatandaş için iş bulmak bir iş yerinde (özel/kamu) makul koşullarda (ücret, kadro vs.) çalışmak anlamına gelir. Yani esas bakılması gereken ekonomik büyümenin yarattığı ücretli istihdamıdır.
Temmuz’da ücretli istihdamı 14.1 milyon kişiye ulaştı. En yüksek tarihi değerdir. Geçen yıla göre artış 1 milyon kişidir. Takvim ve mevsim etkisi temizlendikten sonra da Haziran’a kıyasla 44 bin kişi artış vardır. Ekonomi istihdam yaratmıştır.
İki: İstihdamın kalitesi çok önemlidir. Yüksek katma değer üreten kesimlerde istihdam yaratmak gerekir. Ölçü olarak sanayi istihdamının çalışabilir nüfusa (15-64 yaş) oranını önermiştim.
Temmuz’da sanayi istihdamı 4.6 milyon kişi ile kriz öncesi düzeyi aştı. Ancak sanayi istihdamı/çalışabilir nüfus oranı hâlâ çok düşüktür: yüzde 9.5. Mevcut artış hızının arzulanan kalite dönüşümünü sağlaması mümkün değildir.
Üç: Çalışabilir yaştaki nüfusun eğitim yapısı değişmektedir. Yeni nesillerin ortalama eğitim yılı yükselmiştir. Özellikle kadınlarda çok belirgindir. Eğitimle iş gücüne katılma arasındaki güçlü ilişki işsizlik oranını artırıcı baskı yaratır.
Temmuz’da işsiz sayısı geçen yıla göre 500 bin azalışla 2.8 milyon kişiye gerilemesine rağmen 2008’in 400 bin kişi üstünde kaldı. Ama takvim ve mevsim etkisi temizlenmiş işsizlik yüksek düzeyini korudu: yüzde 11.7.
Döviz kuru ve istihdam
Türkiye ekonomisi 2010’un ilk yarısında büyüme rekorları kırdı. Hızlı büyümenin ikinci yarıda da sürdüğü görülüyor. Hızlı büyüme beraberinde istihdamda artış getiriyor. Ekonomi istihdam yaratıyor mu? Hiç tereddütsüz evet.
Yaratılan istihdam arzulanan kalitede mi? Hayır; çünkü düşük verimli faaliyetlerde (hizmetler, tarım) yoğunlaşıyor. En azından işsizlik oranını düşürmeye yetiyor mu? Maalesef bu sorunun da cevabı hayır; işsizlik oranı kriz öncesinin iki puan üstünde takıldı kaldı.
Ciddi tehlikeler içeren bu tablonun nedenini herkes öğrendi: Aşırı değerli TL. Artan iç talep kaliteli istihdam yaratacak ve işsizlik oranını düşürecek şekilde iç üretim yerine ucuz ithalata yöneliyor.
Talep Türkiye’den ama istihdam Çin’de, Almanya’da artıyor. İşin özeti budur.