IMF’nin son tahminleri
.
Küresel mali piyasalarda genelde olumlu hava sürüyor. Gelişmiş ülke borsalarında volatilite hâlâ yüksek seyrediyor. Ancak en kötüsünün aşıldığı görüşü de yaygınlık kazanmaya başlıyor.
Bu hafta The Economist konuyu kapağa taşımış: “Küçük bir umut ışığı”. Reel ekonomiden ve mali piyasalardan gelen işaretlerin eskisi kadar olumsuz olmadığına dikkat çekiyor. Krizi ağırlaştıran psikolojik etkenlerin hafiflediği gözlemini yapıyor.
Hemen ardından uyarılar geliyor. En önemlisini bu sütunda son dönemde sık sık tekrarladık. Söz konusu olan sadece reel ve mali göstergelerde bozulmanın durmasıdır. Dolayısı ile hızlı bir toparlanma beklentisine asla girmemek gerekiyor.
Küresel resesyon resmileşti
Krizle birlikte IMF’nin resmi tahminlerine ilgi arttı. Kurum yılda iki kez (Ekim ve Nisan) Dünya Ekonomisine Bakış adını taşıyan uzun bir rapor yayınlar. Normal zamanlarda küçük bir uzman kitlesine hitap ederdi. Şimdi herkes merakla bekliyor. Ekim’den bu yana küresel ekonomide koşulların günden güne bozulması bir başka değişiklik getirdi. Tahmin aralığı kısaldı. IMF Kasım’da ve Ocak’ta küresel tahminlerini yenilemek zorunda kaldı.
Ekim’den bu yana IMF’nin küresel büyüme beklentileri her seferinde daha olumsuz çıktı. O açıdan, küresel krizin seyrini IMF’nin tahminleri yansıtıyor. İlk başlardaki iyimserliğin nasıl giderek kötümserliğe dönüştüğü ortaya çıkıyor.
Ekim’de IMF dünya ekonomisinde büyümenin yavaşlayarak sürmesini bekliyordu. 2009’da dünya ekonomisi için yüzde 3 büyüme öngörüyordu. Başta Çin, gelişen ülkelerin dünya ekonomisinin motoru olacağını düşünüyordu.
Kasım’da dünya büyüme hızı yüzde 2.2’ye indirildi. Nedeni ABD ve diğer sanayi ülkelerinde resesyonun daha ağır olması idi. Ocak’ta dünya büyüme hızı yüzde 0.6’ya geriledi. 2009’da dünya ekonomisinin küçülebilmesi ihtimali gündeme geldi.
Yayınlanan son tahminde ise 2009’da dünya ekonomisinin yüzde 1.3 küçülmesi öngörülüyor. Dolayısı ile artık kimse kıvırtamaz. Dünya ekonomisi 2009’da resmen küresel resesyona girmiş oldu.
Küçülen küçülene
IMF tahminlerine göre 2009’da gelişen ülkeler yüzde 1.6 büyüyor, gelişmiş ülkeler yüzde 3.8 küçülüyor. Ayrıntılara inince hakikaten dudak uçuklatan küçülme oranları ile karşılaşıyoruz: Japonya yüzde 6.2; Almanya yüzde 5.6; İtalya yüzde 4.4; İngiltere yüzde 4.1; Fransa yüzde 3.0 ve ABD yüzde 2.8. 2009’da büyümeye devam edebilen ülkelerin başında ise yüzde 6.5’le Çin geliyor.
Buna karşılık Türkiye sadece yüzde 5.1 küçülüyor. Bu sayı hükümetin yeni hedefinden 1.5 puan, benim tahminimden 0.5 puan daha kötümserdir. Teselli arayanlara Almanya ve Japonya’dan daha az küçüldüğümüzü hatırlatalım.