Şampiy10
Magazin
Gündem

IMF’le anlaşma (4)

.

ABONE OL
Vatan Haber

Ünlü fıkradır. Adamın biri çıktığı ağacın tepesinde kalmış, bir türlü inemiyor. Herkes bağrışırken Temel hemen bir ip bulup yukarı atmış, beline bağla demiş. Çekince adam düşüp ölmüş. “Tüh, halbuki biz bir adamı böyle kuyudan sağlam çıkartmıştık!” demiş.

Benzer içerikte başka fıkra ve özdeyişler de var. Öneğin elindeki tek alet çekiç olan kişi her şeyi çivi görürmüş. Güne en iyi uyanlardan biri de akrep-kurbağa hikayesindeki “can çıkar, huy çıkmaz!” olurdu.

Bunlar nereden mi aklıma geldi? Dünkü gazetelerde IMF’nin anlaşma için hükümetten talepleri yer alıyordu. Okuyunca içimden sessiz bir kahkaha attım. “IMF lobisinin” iş alemi kanadını düşündüm. Fıkraları hatırladım.

Baştan bir uyarı yapalım. Ortada resmi bir açıklama yok. Sızan haberler rivayet ya da yakıştırma olabilir. Hükümetle IMF arasında süren pazarlıkta geri çekilebilir. Ancak ne hükümet ne IMF tekzip etti. Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış...

Sorun talep yetersizliğidir

Başlıktan da anlaşılacağı gibi, son bir ay içinde IMF’le anlaşma hakkında dördüncü kez yazıyorum. Geri kalan yazılarım da dolaylı olarak, resesyon-karşıtı konjonktür politikaları üzerinden bu konuyu işledi.

Baştan itibaren “IMF lobisini” ve hükümeti eleştiriyorum. IMF karşıtı olmadığımı ama bu konjonktürde IMF’le anlaşmanın yarardan çok zarar getireceğini söylüyorum. Anlaşmanın koşulları netleştikçe haklı çıkıyorum.

IMF’nin uzmanlık alanı nedir? Kamu maliyesinde oluşan büyük dengesizliklerin tahvil ve döviz piyasalarında yarattığı baskıların asgari maliyetle düzeltilmesidir. O nedenle yazdığı reçete de bütçe ağırlıklıdır: Vergileri artır, kamu harcamalarını azalt, vs.

Ancak 2008 yılında Türkiye ekonomisinin karşısındaki yapısal ve konjonktürel sorunların kökeninde bütçe açığı ya da kamu borcu yoktur. Tam tersine, ekonominin en güçlü yanı kamu maliyesidir.

Sorunlar özel kesimdedir. Bazıları uzun dönemli yani yapısaldır. Özel kesimin tasarruf oranı düşmüş, aynı anda döviz kuru riski artmıştır. Asıl önemlisi kısa dönemli yani konjonktüreldir. İç ve dış talebin çökmesi ekonomiyi ağır bir resesyona götürmektedir.

Yanlış tedavi

Her fırsatta söylüyoruz. Ancak doğru teşhise dayanan bir tedavi başarılı olabilir. Teşhiste yapılan hatanın devamı ip söküğü gibi gelir. 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikaları buna çok iyi örnektir.

Durumu özetleyelim. Teşhis: Türkiye ekonomisi özel kesimin harcamalarını kısması sonucu küçülmektedir. Normal tedavi: Vergi indirimi ile özel kesim talebini ve bütçe harcamaları ile kamu talebini artırarak resesyonu hafifletmek.

Ya IMF usulu tedavi? Haberlerden tam tersini önerdiği anlaşılıyor. Vergi artışı ve harcama azalması ile hem özel kesim talebi hem toplam talep kısıtlanıyor. Sormadan edemiyorum. Bu durumda resesyon ağırlaşmaz mı? (Bakınız yukarıdaki fıkralar)

Bu koşullar “IMF lobisi” içinde mutlaka bölünme yaratacaktır. “Öz-IMF’ci” kanadın bu minareye dikeceği kılıfı heyecanla bekliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. İlk çeyrekte sanayi üretimi
  2. Kapitalizmin eleştirisi
  3. Nisanda enflasyon
  4. 21’inci yüzyılda sermaye
  5. İlk çeyrekte dış ticaret
  6. Borçlanma faizi
  7. Faiz kararı ne olmalı?
  8. Faiz ve tasarruf oranı
  9. Reel faizin kısa tarihçesi
  10. İlk çeyrekte bütçe

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.