İlk yarıda enflasyon
.
Çarşamba yazlığa yollandık. O arada haziran enflasyonunu (ve yazı günümü) kaçırdım. Ayrıntıların bir bölümü dün medyaya yansıdı. Ben de verileri ancak indirdim ve excel dosyalarıma yerleştirdim.
Tüketici fiyatları (TÜFE) haziranda kötü sürpriz yaptı. Haziran fiyatların düştüğü aydır. Bu yıl küçük bir artış bekleniyordu. Yüzde 0.76 geldi. Son on yılın en yüksek haziran enflasyonudur. Yıllık enflasyon da yüzde 8.3’e fırladı. Mayıs 2012’ye geri döndü.
Gıda fiyatları şaşırtıyor
Sürpriz gene gıda fiyatlarından kaynaklandı. Aşırı dalgalanmasının yarattığı sorunları geçmişte çok yazdım. Tekrarlamak istemiyorum. Geçen yıl haziranda yüzde 3.4 gerilemişti. Bu yıl yüzde 1.8 yükseldi. Tek başına TÜFE’deki tırmanışı açıklıyor.
Vatandaş gıda fiyatlarına özellikle duyarlıdır. Haklı olarak morali bozulur. Ayrıca bütçede payı yüksektir. Hayat pahalılığı anlamına geliyor. Güngör Uras’ın Ayşe Teyzesi’nin yıllık gıda enflasyonu yüzde 13.5’e ulaştı. Beş yılın en yüksek haziran değeridir.
İktisatçıların ve ekonomi yönetiminin işini de zorlaştırıyor. Artış arızi nedenlerden kaynaklanıyorsa ardından sert düşüş gelecektir. Ama kesinlikle öyledir diyemiyoruz. Ya gıda fiyatlarında eğilim artışa döndü ise?
Büyüme-enflasyon açmazı
Haziranda döviz sepetinin 2.20 TL’yi aşmasının enflasyona etkisi sınırlı kaldı. Bir: Kur hemen iç fiyatlara yansıtılmıyor. İki: Kurun hizmet fiyatları ile bağı eskiye kıyasla gevşedi. Ama kur kökenli maliyet baskısı zamanla fiyatları yukarı itecektir.
İktisat politikası açısından kritik konu talep baskısıdır. O yönde bir işaret görülmüyor. Merkez Bankası’nın da yakıdan izlediği çekirdek enflasyon (ÖKTG-I) haziranda yüzde 0.4 arttı. 2012 değeridir. Yıllık artış yüzde 5.6’da kaldı. Sekiz aydır yatay seyrediyor.
Olumsuz iç ve dış koşulların konjonktürde yarattığı kırılmanın toplam etkisi hâlen belirsizdir. Ekonominin yavaşlaması enflasyonu aşağı çeker. Kurun yükselmesi yukarı iter. Büyüme-enflasyon açmazına para politikasının tepkisi belirleyici olur. Göreceğiz.