İlk yarıda bütçe
.
Küresel resesyonda en kötü dönemin aşıldığı konusunda az çok fikir birliği oluştu. En karamsarlar bile 1930’lar benzeri bir felaketin engellendiğini kabul ediyor. Ama sonrası için rivayetler muhtelif. Toparlanma beklentileri büyük farklılıklar gösteriyor.
Örneğin mali piyasalar resesyondan çıkışın nispeten hızlı olacağını satın aldılar. İyimser hava ve likidite bolluğu küresel borsalara yaradı. Yükseliş İMKB’ye de yansıdı. Endeks 45 binleri gördü.
Ancak bu görüş son verilerde aradığı desteği bulamadı. Tersine, toparlanmanın beklenenden çok daha yavaş olması ihtimali güçleniyor. Bu da mali piyasaları tedirgin ediyor. Nitekim küresel borsalar haftaya düşüşle başladı.
Bundan sonra ne olur? Kestirmek zor. Papatya falını hep aynı soru ile açıyoruz. Geçici bir düzeltme mi? Yoksa bir eğilim kırılması mı? Bu arada, karamsarlar arasında yer aldığımı belirtmek istiyorum.
Resesyon ve iktisat politikası
Bugün ilk yarıda bütçe gerçekleşmesine bakmak istiyorum. Biraz gecikmeli oldu, biliyorum. Bugün yarın Maliye Bakanlığı Temmuz sonuçlarını açıklayacak. Hazine’nin nakit gerçekleşmesindem ciddi bir açık geleceğini biliyoruz.
Bütçedeki bozulma üstüne çok şey söylendi ve söyleniyor. Vatandaş geçmiş deneyimlerinden iki ekonomik göstergeyi yakından izlemeyi öğrenmiştir: Dış açık ve bütçe açığı. İlkinin döviz kurunu, ikincisinin enflasyonu patlatmasından korkar.
Otuz yıl süren yüksek enflasyon döneminin bir başka mirası, kamuoyunun resesyon karşıtı iktisat politikalarına aşina olmamasıdır. Geçmiş krizlerin tümünde, ekonomi küçülürken hükümet para ve maliye politikalarını da sıkmak zorunda kalmıştı.
Bu resesyonun ezber bozan boyutuna sık sık değiniyoruz. Son on yılda köprülerin altından çok sular aktı. Başta kamu maliyesi ve bankacılık kesimi, fevkalade önemli reformlar hayata geçirildi. Türkiye ekonomisi normalleşme yolunda büyük adımlar attı.
Böylece bu krizde para ve maliye politikalarını resesyonla mücadele amacı ile kullanma olanağı doğdu. Faiz hızla düşürüldü. Aynı anda gerileyen özel kesim talebini kısmen de olsa telafi edebilmek için bütçe kullanıldı.
Gevşek maliye politikası
Aşağıdaki tabloda 2008 ve 2009’un ilk yarısı için bütçe gerçekleşmesi karşılaştırılıyor. İlk iki sütunda fiili sayılar var. Sonraki iki sütunda aynı veriler enflasyona göre düzeltildikten sonra Haziran 2009 fiyatları ile gösteriliyor. Son sütunda reel değişim yer alıyor.
Resesyon bütçe gelirlerini reel olarak yüzde 7 azaltıyor. Özellikle vergi gelirlerindeki yüzde 11’lik düşüş göze batıyor. Buna karşılık faiz-dışı harcamalar reel olarak yüzde 14 artıyor. Dolayısı ile faiz dışı fazla beşte birine geriliyor.
Mali kriz döneminde yükselen faizlerin de etkisi ile, faiz ödemeleri de yüzde 22 yükselince, bütçe dengesi 2 milyar TL fazlasıyla 23 milyar TL açığa dönüşüyor. Yani bütçede 25 milyar TL bozulma oluyor. Kabaca milli gelirin yüzde 5’ine tekabül ediyor.
Artan bütçe açığı korkutucu mu? Cevap için faiz-dışı dengeye bakıyoruz. Yakın tarihin en ağır resesyonuna rağmen küçük de olsa bir fazla (4 milyar TL) görüyoruz. Böylece ilk yarıda maliye politikasında gevşemenin sınırlı kaldığı sonucuna ulaşıyoruz.