İlk çeyrekte milli gelir
.
Perşembe günü dış ticaret açığı ve büyümenin çift haneli çıkacağını öngörmüştüm. Neyse, bu kez tuttu. Mayıs dış açığı 10 milyar doların az da olsa üstünde, ilk çeyrek büyümesi ise yüzde 11 geldi.
Verilerin ayrıntıları iki gündür gazetelerde yayınlanıyor. Eminim yorumları da okudunuz. Siyasi kutuplaşma tefsirleri de etkiliyor. Muhalefet dış açığın ulaştığı tehlikeli boyutu vurguluyor. İktidar ise yüksek büyüme hızını sahipleniyor.
Dış açığın analizi için ödemeler dengesini bekleyeceğim. Bugün büyümeye bakmak istiyorum. Türkiye ekonomisinin ilk çeyrekte fevkalade parlak bir performans gösterdiği çok açıktır. Dünya büyüme liginde Çin’i de geçerek zirveye oturması yeterli kanıttır.
Milli gelir verilerini çok önemsediğim biliniyor. Diğer göstergelerin taşıdığı bilgi tanım icabı kısmi kalır. Resmin tümüne ancak milli gelirle birlikte ulaşırız. Konjonktürü in iyi onlar yansıtır.
Veriler
İlk çeyrek milli gelir verilerinde yeni ve ilginç bilgi var mı? İlk bakışta yok gibi duruyor. Özel tüketim harcamalarının çok canlı seyrettiği yılbaşından itibaren belirginleşti. Diğer göstergeler de bunu destekledi. Kısaca özetleyelim.
Özel tüketim artışı ilk çeyrekte hızlanıyor. 2010’un son çeyreğinde yüzde 9 olan artış hızı yüzde 12.1’e yükseliyor. Tek başına büyümeye katsısı yüzde 8.7’dir. Benzer sayıları 2001 krizi sonrası normalleşme döneminde (2003-04) görmüştük.
Özel yatırım harcamaları yüksek seyrediyor (yüzde 38.3) fakat bir önceki çeyreğe kıyasla (yüzde 49.5) artış hızı düşüyor. Büyümeye katkısı yüzde 7.2’dir. 2001 krizi sonrasında özel yatırımlarda toparlanma çok daha güçlü olmuştu.
Kamu tüketimi seçimden etkileniyor. Toplam tüketimde yüzde 6.7, mal-hizmet alımında yüzde 10.2 artış var. Buna karşılık kamu yatırımları sadece yüzde 4.9 artıyor. Neticede kamu harcamaları büyüye yüzde 1 katkı yapıyor.
Mal-hizmet ihracatı yüzde 7.7 buna karşılık ithalatı yüzde 27 artıyor. İhracatın büyümeye katkısı yüzde 1.8 iken ithalatın katkısı yüzde - 7.4 çıkıyor. Dolayısı ile dış açık büyümeyi yüzde 5.5 düşürüyor. Bir önceki çeyreğin rekoruna (yüzde - 5.6) çok yakındır.
Zirveyi gördük mü?
Buraya kadar tamam. Bizi asıl ilgilendiren soruya gelelim. Bundan sonra büyüme ne olur? Bu tempoda, hatta hızlanarak devam eder mi? Yoksa yavaşlamaya başlar mı? Özellikle iktisat politikası açısından kritik soru budur.
İkinci çeyrek geçen hafta sona erdi. Bazı göstergeleri açıklandı. Tedrici bir yavaşlama işaretleri var. Para polikasındaki sıkılaştırmanın ve kurdaki yukarı yönlü hareketin iç talebi kısıcı etkileri de önümüzdeki günlerde daha çok hissedilecektir.
Velhasıl büyümenin ilk çeyrekte zirveyi gördüğünü, yani yılın geri kalanında büyüme hızının gerileyeceğini düşünüyorum. Doğal olarak konjonktürün bundan sonra seyri büyük ölçüde yeni hükümetin iktisat politikası tercihlerine bağlıdır.