İktisat politikasını yeniden düşünmek
.
Amerikan Merkez Bankası kontrol ettiği faizlerden birinde çeyrek puan artışa gitti. İskonto faizi yüzde 0.75’e yükseldi. Ancak para politikasının esas enstrümanı kabul edilen faizi değiştirmedi.
Aslında bekleniyordu ama zamanı bilinmiyordu. Olağandışı tedbirler döneminin bittiğine işaret ediyor. Türkçesi Fed artık ortalığa likidite saçmayacak, likiditeyi para piyasaları sağlayacak. Fed bu sürece para politikasının “normalleşmesi” diyor.
Standand&Poors Türkiye’nin kredi notunu yükseltti. Anlaşılan “IMF lobisini” derecelendirme kuruluşları da ciddiye almıyor. Türkiye’nin kredi notu hala hakkettiğinin altındadır. Ayrıntılar dün medyada yer alıyordu.
IMF’de bir keynesyen
MIT’nin Fransız kökenli öğretim üyesi Olivier Blanchard bizim camiada bilinen bir isimdir. İleri düzey makro ders kitabı en çok okutulanlar arasındadır. Para teorisine ve makro modellere hakimdir. Önemli makaleleri vardır.
Beş yıl önce Cambridge’de bir akşam yemeğinde uzun sohbet ettik. TL’nin değer kazanmasından çok rahatsızdım. Para politikası sorunlarını tartıştık. Diğer MIT-Harvard iktisatçıları gibi, güçlü keynesyen içgüdülere sahip olduğunu birinci elden öğrendim.
Fransız Dominique Strauss-Kahn IMF Başkanı olunca, vatandaşı Blanchard’ı baş iktisatçı görevine getirdi. Bir not: Fransız Cumhurbaşkanı seçimlerinde Sosyalist Partinin Sarkozy’e karşı aday adaylarından biri Strauss-Kahn’dır.
Blanchard’la IMF kadroları arasında ciddi bir kan uyuşmazlığı bana kaçınılmaz gelmişti. IMF’te Keynes’e ve keynescilere iyi gözle bakılmadığını sağır sultan bile duymuştu. Sonucu merakla bekliyordum.
Ama “tüm krizlerin ağababası” güç dengesini sarstı. Kökten piyasacılığa ağır bir darbe vurdu. Keynes-karşıtı teori ve politikalar kamuoyun nezdinde kredibilite kaybetti. Keynes’in analizleri yeniden güncellik kazandı. Yani Blanchard’ın eli güçlendi.
Kaleler düşüyor
Blanchard ve iki İtalyan meslektaşının (G.Dell’Ariccia ve P.Mauro) yazdığı makale geçen hafta IMF sitesine kondu: “Makroiktisat politikalarını yeniden düşünmek”. IMF bağlantısı nedeni ile haklı olarak ilgi çekti. Uzun ve yoğun makaleden kökten piyasacılığın (IMF’in) üç ana tabusuna karşı geliştirilen önerileri kısaca özetliyorum.
Fiyat istikrarı iyidir ama çok düşük (yüzde 2) enflasyon saplantısı gereksiz hatta yanlıştır. İki tahdit yeterlidir. Bir: Enflasyon tek hanede kalmalıdır. İki: İstikrarlı seyretmeli yani dalgalanmamalıdır. Makale gelişmiş ülkeler için yüzde 4 enflasyonu öneriyor.
Konjonktür dalgalarına karşı mücadelede maliye politikası yararlı hatta zorunludur. Son kriz bunu kanıtlamıştır. Kafalar kumdan çıkmalı, maliye politikasının reddi yerine etkinliğini arttıracak yöntemler araştırılmalıdır.
Döviz kuru küresel mali piyasaların kaprislerine teslim edilmeyecek kadar önemli bir fiyattır. Dalgalı kur rejiminde bile kurun oynaklığına ve düzeyine müdahale yapılabilir. Özellikle ülke parasının değer kazanmasına karşı tedbirler haklı ve meşrudur.
İşte böyle... Dünyada kökten piyasacılığın bir kalesi daha keynesciler tarafından zaptediliyor. Ya Türkiye? IMF’in düşüşü bizimkileri çok üzer. Ama kalelerini savunmaktan vazgeçeceklerini sanmıyorum.