İkinci çeyrekte milli gelir
.
Nisan-Haziran dönemi (ikinci çeyrek) milli gelir verileri dün TÜİK tarafından yayınlandı. Ekonominin genel gidişatı hakkında en kapsamlı bilgiyi milli gelir verilerinde bulduğumuzu tekrar vurgulayalım.
Büyüme sayıları piyasaları şaşırtmadı. Yüzde 4 civarında bekleniyordu. Yurtiçi hasıla (GSYİH) ve milli hasıla (GSMH) eşit hızla yüzde 3.9 büyümüş. Şansına, benim tahminim de ilki için tuttu, ilkinde 0.1 puan karamsar kaldım.
Bu yıl milli gelirin ayrıntıları konjonktür analizi için özellikle önem kazandı. Örneğin tüketimde ve iç talepte duraklama enflasyon açısından olumlu haberdir. Faiz indirimini kolaylaştıracaktır. Dış talep ise ekonomideki yavaşlamanın boyutunu belirleyecektir.
Türkiye ekonomisinde bir düzeltmeyi kaçınılmaz gördüğümüz ama tarihini tutturmakta zorlandığımız biliniyor. 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarının bedeli mutlaka ödenecektir. Geciktikçe faturanın kabardığını da hatırlatalım.
Konjonktürün neresindeyiz?
Makro analizlerde milli gelirin hangi sektörlerde üretildiği ikinci planda kalır. Ağırlık talep koşullarında yani harcamalardadır. İç talep üç ana kalemden oluşur: Özel tüketim, kamu tüketimi ve yatırımlar. Bunlar dışında stok değişimi kalemi ve dış talep (ihracat-ithalat) vardır.
2005 sonrasında Türkiye ekonomisinin motoru iç talep oldu. Özel tüketim patladı. Beraberinde iç piyasaya yönelik sektörlerde yatırımları hızlandırdı. O zaman “saadet zinciri” dedik. AKP’nin seçim başarısında çok etkili olduğunu da anlattık.
2006 yazından itibaren birçok nedenle motor teklemeye başladı. Mayıs 2006’daki mali türbülans moralleri bozdu. Yanlış para politikası enflasyonu tırmandırınca para muslukları kısıldı. Faizler yükseltildi. Neticede iç talep durakladı.
Ekonomi dev tankerlere benzer. Motoru durdursanız bile uzunca süre kendi ağırlığı ile hareketini sürdürür. İngilizce “inertia” deniyor. Motorun durmasının tam etkisi ancak bir gecikme ile görülür.
2006’nın son çeyreğinde, uzun bir aradan sonra ilk kez iç talep milli gelirden daha az büyüdü. 2007’nin ilk çeyreğinde bu eğilim devam etti. İkinci çeyrekte de durumun değişmediğini, yani iç talebin milli gelirden daha yavaş arttığını görüyoruz.
Özel tüketimde düşüş
Tek çeyrekten hareketle genelleme yapmanın sorunlarına sık sık değiniyoruz. Sonradan verilerin revizyona tabi tutulduğunu da unutmamak gerekiyor. Söylediklerimizi bu uyarı ışığında değerlendirmekte yarar var.
İkinci çeyrekteki önemli gelişme özel tüketim harcamalarında 2001 krizi sonrasında ilk kez düşüş ortaya çıkmasıdır. Özel tüketimde ilk çeyrekte bir yıl öncesine göre artış yüzde 2’de kalmıştı. Bu çeyrekte ise yüzde 0.3 gerileme var.
İki kalemde düşüş görülüyor. Dayanıklı tüketim malları yüzde 9.3 gerilemiş. Araç, beyaz eşya vs. satışlarında yaşanan sorunları yansıtıyor. Yarı dayanıklı ve dayanıksız mallar yüzde 2.1 azalmış. Tekstil ve giyim bu kalemde yer alıyor.
Yerim bitti. Milli gelir verilerinin analizine devam edeceğim.