Şampiy10
Magazin
Gündem

Hollande, euro krizi ve mali piyasalar

.

ABONE OL
Vatan Haber

Fransa’da cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda seçmen sürpriz yapmadı. Hollande kamuoyu yoklamalarında uzun süredir önde gidiyordu. Seçimi 4 puan farkla aldı. AB’nin ikinci, dünyanın dördüncü ekonomisine devlet başkanı oldu.

Başkanlık sistemini savunduğum biliniyor. İçerdiği demokratik sürecin somut örneğidir. Hollande önce Sosyalist Parti’nin herkese açık ön seçimini kazandı. Sonra ilk turdan birinci çıktı. Nihayet seçmenin yarıdan fazlasının oyu ile seçildi.

Cumhurbaşkanlığı, seçim sürecinin ilk aşamasıdır. Bir ay sonra milletvekili seçimleri (gene dar bölge-iki turlu) yapılıyor. Hükümeti belirliyor. Sosyalist Parti yakaladığı momentumu genel seçimde sürdürebilecek mi? Muhtemeldir ama garanti değildir.

Pazar günü Hollande’a desteğimi siyasi nedenlere bağladım. Sarkozy’nin yükselen yabancı düşmanlığına verdiği desteğe işaret ettim. Türkiye karşıtlığı bunun parçasıdır. Kaybetmesine sevindim. Uyarı: Ermeni soykırımı konusunda tavır değişmez.

İki “tarz-ı iktisat”

Bir sosyalistin Fransa’ya Cumhurbaşkanı olması Euro Bölgesi iktisat politikalarını nasıl etkiler? Bu soru epeydir soruluyor. Anglosakson dünyası karamsar analizler yapıyor. Örneğin The Economist “Tehlikeli Bay Hollande” kapağı ile çıktı.

Neden? Çünkü Hollande seçim kampanyasında Almanya’nın euro bölgesine giydirdiği muhafazakâr deli gömleğini net şekilde eleştirdi. Kemer sıkma politikalarına karşı çıktı. Mevcut konjonktürde önceliğin büyüme ve istihdama verilmesini istedi.

Geri planda iki “tarz-ı iktisat” yatıyor. Krizde devlet ne yapmalı? İktisadın ezeli ve ebedi tartışmasıdır. Keynes-öncesi (muhafazakâr) iktisat her koşulda küçük devleti ve denk bütçeyi savunur. AB’de Almanya (ABD’de Cumhuriyetçiler) temsil ediyor.

Keynes’çi (ilerici) iktisat karşı çıkar. Krizde kemer sıkma “küçülme-deflasyon” kısır döngüsünü tetikler, topluma gereksiz yüksek maliyet yükler der. Çözümü gevşek para ve maliye politikalarını cesaretle uygulamakta görür. AB’de güçlü savunucusu yoktu.

Bu açıdan Fransa’nın Keynes’çi kampa geçmesi euro için fırsattır. Almanya’yı gerçekçi davranmaya zorlar. Gevşeyen kemerler euroya değer kaybettirir. Enflasyon kıpırdar. Kısır döngü kırılır. Sorunlu ülkelerin ödediği toplumsal bedel azalır.

“Şizofren” piyasalar

Keynes’çi iktisat geleneği Türkiye’de maalesef yeşermiyor. Kamuoyuna mali piyasaların görüş ve çıkarları hükmediyor. Her durumda, para ve maliye politikalarının sıkılması tek çözüm olarak sunuluyor.

Halbuki dünya değişti. Artık IMF bile Euro Bölgesi’ne büyüme öneriyor. Baş iktisatçısı O. Blanchard’ın Euro Bölgesi’nde kemer sıkma taleplerine yönelik eleştirileri Hollande’ın tezleri ile örtüşüyor.

“Üstelik mali piyasalar bayağı şifozren davranıyor. Maliye politikasının derhal sıkılması isteniyor. Ama aynı anda sıkılan maliye politikasının büyümeyi düşürmesine karşı sert bir olumsuz tepki veriliyor.” (Önsöz, WEO, Nisan 2012; vurgu benim).

Yunanistan seçimi farklı bir çerçeve gerektiriyor. Ayrı yazı planlıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. İlk çeyrekte sanayi üretimi
  2. Kapitalizmin eleştirisi
  3. Nisanda enflasyon
  4. 21’inci yüzyılda sermaye
  5. İlk çeyrekte dış ticaret
  6. Borçlanma faizi
  7. Faiz kararı ne olmalı?
  8. Faiz ve tasarruf oranı
  9. Reel faizin kısa tarihçesi
  10. İlk çeyrekte bütçe

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.