Faiz artırımı ve döviz dengesi
.
Para Politikası Kurulu (PPK) mali piyasa beklentileri ile uyumlu bir karar aldı. Gecelik borçlanma faizini yarım puan artışla yüzde 16.75’e yükseltti. Faiz artırımının devam edebileceği işaretini verdi.
Para politikası iktisatçılar arasında yoğun tartışma konusu olmaya devam ediyor. Son Ekodiyalog’da ben başkandım. Mahfi Eğilmez ve Taner Berksoy’a sordum. İkisi de net şekilde faiz artırımı kararına katılmadıklarını ifade ettiler.
Analizi özetleyelim. Merkez Bankası iç talebin yavaşladığını ve enflasyonda düşüşe destek verdiğini söylüyor. Sorun gıda ve enerji fiyatlarının yarattığı maliyet şokundan kaynaklanıyor diyor. Faizin bunları etkilemeyeceğini kabul ediyor.
Geriye iç talep ve maliyet şoku dışında nedenler kalıyor. İkisi öne çıkıyor. Bir: Enflasyon beklentilerinde bozulmayı engellemek. İki: Ülkeye “sıcak para” çekerek TL’nin değeri korumak. Beklentileri şimdilik bırakalım. Döviz arz ve talebine bakalım.
Dış finasmanda bozulma
Ocak-Nisan dönemi ödemeler dengesi verileri açıklandı. İlk çeyrek için cari işlemler dengesini ayrıntılı analizini yapmıştık. Eğilimlerde bir değişim yok. Dört aylık açık 17 milyar dolara, yıllık açık 42 milyar dolara ulaştı.
Onun yerine dış finansmana yoğunlaşacağız. Döviz arz ve talebindeki esas gelişmeleri orada izliyoruz. Baştan söyleyelim. Finans hesaplarında beklenenin de ötesinde hızlı bir bozulma yaşandığı derhal göze çarpıyor.
2008 ve 2007’nin ilk dört ayını karşılaştırıyoruz. Net doğrudan yatırım girişi 4.2 milyar dolar gerilemiş. Borsaya giriş 0.7 milyar dolar azalmış. Bu iki kalem döviz arzını 4.9 milyar dolar düşürmüş.
Devam edelim. Yabancıların TL tahvil alımı 4.3 milyar dolar girişten 1.4 milyar dolar çıkışa dönüşmüş. Döviz arzı bu kalemden 5.7 milyar dolar kaybetmiş. 2.7 milyar doları ise net hata noksan kalemi indirmiş. Üçünün toplamı 13.3 milyar dolar ediyor.
Aynı anda cari işlemler açığı 4.4 milyar dolar yükselmiş. Ekleyince döviz arzında bu finansman kalemlerden kaynaklanan gerilemeyi hesaplıyoruz: 17.7 milyar dolar. Buna kamu kesimi borçlanmasında 2.5 milyar dolar düşüş ekleniyor. Toplamı 20.2 milyar dolara tırmanıyor.
Döviz dengesi sıkışıyor
Özetleyelim. Döviz arzında doğrudan sermaye, borsa, TL tahvili, net hata noksan ve kamu borçlanması kalemlerinden 15.8 milyar dolar gerileme var. Cari açık ise döviz talebini 4.4 milyar dolar artırıyor. Böylece döviz arz-talep dengesinde 20.2 milyar dolarlık sıkışmaya ulaşıyoruz.
Denge nasıl tutturuluyor? Özel kesimin net dış borçlanması, 7.6 milyar doları bankalardan olmak üzere 9.9 milyar dolar artıyor. Gerisi döviz rezervlerinde değişime yansıyor.
Geçen yılın ilk dört ayında Merkez Bankası ve bankaların döviz rezervleri 8.3 milyar dolar artmıştı. Bu yıl ise 2 milyar dolar azalmış. Toplamı 10.3 milyar dolar. Yani dış finansmandaki bozulma ile birlikte rezerv azalışı başlamıştır.
Sonuç: Döviz arzının talebe çok yakın seyrettiği açıktır. Bu ise faiz artırımının “sıcak para” çekmek için yapıldığı hipotezini güçlendiriyor. Peki, başarılı olur mu? Cevap bir başka yazıda...