Enflasyon ve resesyon
.
Bilgisayar ve internetle mücadele zorlu oldu ama kazandım. Murphy’nin ünlü kanununu hatırlayın: bir alet en gerekli olduğu zaman bozulur. Kesinlikle doğrudur. Geçen yıl tedbir yapıp yazlığa iki bilgisayar götürmüştüm. Bir gün ara ile ikisi de göçmüştü.
“Kediyi öldüren merakıdır” derler. Perşembe günü Merkez Bankası gecelik faizleri yarım puan indirdi. Üç çeyrek de olabilir diye zaten yazmıştım. Yine de yayınladığı açıklamayı görmek istedim. Çok uğraşmam gerekti ama sonunda başardım.
Merkez Bankası “enflasyonun uzun bir süre düşük seyrini koruyacağını” öngörüyor. İç tüketimdeki nisbi toparlanmaya rağmen yatırımlardaki yavaşlamaya ve işsizlikteki artışa dikkat çekiyor.
“Para politikasının aşağı yönlü esnekliğinin uzun bir süre korunması” gerektiğini vurguluyor. Açıklama “iktisadi faaliyette belirgin bir toparlanma gerçekleşmemesi halinde kısa vadede ölçülü faiz indirimlerine devam edilmesinin gerekeceği” ifadesi ile bitiyor.
Öncelik hangisinde?
Küresel kriz ve onu izleyen derin resesyon iktisat politikalarına yönelik ciddi bölünme ve tartışmalara yol açtı. Para ve maliye politikalarının resesyonla mücadelede nasıl kullanılacağı bunların en önemlilerinden biridir.
Tahmin edileceği gibi, böyle durumlarda nüanslar yavaş yavaş ortadan kayboluyor. Karışımıza kendi içinde çeşitlilik gösteren ama birbiri ile zıtlaşan iki kamp çıkıyor. Ünlü iktisatçılar bile ya birinde ya diğerinde yer almak zorunda kalıyor.
Yaklaşım farkını İtalya’da gerçekleşen son G-8 toplantısında da izledik. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği grup iktisat politikası önceliğinin kesinlikle büyüme ve işsizlik tarafına verilmesini istiyor. Gevşek para ve maliye politikaları ile fiilen bunu yapıyor.
Almanya’nın başını çektiği diğer grubu yüksek dolar rezervi olan ülkeler açık yada örtük destekliyor. Resesyonla mücadele etmek üzere gevşetilen para ve maliye politikalarının uzun dönemde yarattığı enflasyon riskleri bunları rahatsız ediyor. Politikaları gevşetmiyorlar.
Böylece iktisat politikasının ezeli ve ebedi çelişkisine geri dönüyoruz. Bir yanda üretim, büyüme ve dolayısı ile istihdam ve işsizlik var. Öte yanda enflasyon ve beraberinde gelen çeşitli sorunlar. Bugünkü konjonktürde önceliği hangisine vermeliyiz?
Önce yakın tehdit
Benzer bir bölünmeyi Türkiye’de izliyoruz. Çok sayıda iktisatçı bütçe açığının büyümesine ve Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine sıcak bakmıyor. Ekonomideki küçülmeye rağmen genişletici politikalara karşı çıkıyor. Enflasyonun hortlamasından korkuyor.
Benim diğer tarafta yer aldığım biliniyor. Hatta, yapılanları yetersiz buluyorum. Maliye ve para politikalarının zamanında ve yeterince gevşetilmemesinin resesyonu ağırlaştırdığını savunuyorum.
Neden? Çünkü küçülme ve işsizlik bugünün gerçekleridir. Ekonominin yakın tehditleri onlardır. Öncelik onlara verilmelidir. Enflasyon ise geleceğe ait, uzak tehlikedir. Küçülme ve işsizlikle mücadeleye ayak bağı olmasına izin verilmemelidir.