Enflasyon ve bütçe açığı
.
Enflasyonla bütçe açığı arasında güçlü bir ilişki var mıdır? Türkiye’de yaygın kanı bu soruya “evet” cevabını verir. Profesyonel iktisatçıların da küçümsenmeyecek bölümü bu görüşü paylaşır. Örneğin köşe yazılarında ve televizyon yorumlarında “Bütçe disiplini bozuldu, enflasyon yükselir” ya da “Bütçedeki bozulma enflasyonun düşmesini engelliyor” şeklinde ifadeler istisna değil kuraldır. Bu ilişki iktisata ve makroya giriş derslerinde basit modeller kullanılarak öğrencilere de öğretilir. Gevşek maliye politikası toplam talep eğrisini yukarı kaydırarak hem milli geliri hem de fiyatları yükseltir. Hakikat bu mudur? Somut ekonomilerde bütçe açığı ile enflasyon düzeyi arasında söylendiği gibi bir ilişki var mıdır? İktisat teorisi ne der? Ülke deneyimleri nedir? Türkiye’de ne olmuştur? Bu ilginç sorulara cevap arayalım.
Bütçe açığından enflasyona
İktisatçılar pek az konuda anlaşmakla ünlüdür. Buna karşılık enflasyonun nihai nedeni konusunda görüş birliği vardır. Monetarizmin atası Milton Friedman’ın “Enflasyon her yerde ve daima parasal bir olaydır” ifadesini kabul ederler. Demek ki bütçe açığı enflasyonu parasal büyüklüklere yansıdığı ölçüde etkileyecektir. En basit hali, hükümetin bütçe açığını Merkez Bankası’ndan para basarak finanse etmesidir. Böylece artan likidite anında fiyatlar üzerinde baskı oluşturacaktır. 1989 öncesi Türkiye böyle yapardı.
Merkez Bankası hükümete doğrudan borç vermez ama dolaylı borç verir. Hazine’nin borçlanmasını kolaylaştıracak şekilde bankacılık sistemini fonlar. Yine bütçe açığı likiditeyi artırmıştır. 2000 öncesinde Türkiye bunu uygulamıştı.
Merkez Bankası ikisini de yapmadığı takdirde likidite artmaz. Faiz yükselir. Kur, vs. başka mekanizmalar devreye girer. Yani bütçe disiplininde bozulmaya rağmen enflasyon kıpırdamaz. Dünya ekonomilerinde en sık bu durum gözlenir. Bu noktada analize para talebini ekleyebiliriz. Kamu açığının Merkez Bankası tarafından fonlandığını varsayalım. Ancak ekonomik aktörlerin para talebinde aynı miktarda bir artış olsun. Bütçe açığına ve likidite artışına rağmen enflasyon değişmez. Son on yılda Japonya’da bu olmuştur.
Türkiye’den al haberi
Konsolide Kamu Sektörü Dengesi verileri Hazine tarafından yayınlanıyor. Tüm kamu kesimini kapsıyor. Kamu Kesimi Borçlanma Gereği de (KKBG) deniyor. Cari fiyatlarla milli gelire oranlıyoruz. Enflasyon için yıllık TÜFE artışını kullanıyoruz. 2004’te kamu açığı milli gelirin yüzde 5.3’ü iken enflasyon yüzde 9.4 olmuş. 2005’te kamu açığının milli gelire oranı yüzde 0.9’a, enflasyon yüzde 7.7’ye düşmüş. 2004’ten 2005’e gidişat yaygın görüşle tutarlı duruyor. 2006’da kamu açığının milli gelire oranı yüzde 0.2’ye inerken enflasyon yüzde 9.7’ye yükselmiş. 2005’ten 2006’ya gidişat yaygın görüşü çürütüyor. Üstelik kamu açığı neredeyse sıfırlandığı halde enflasyon yükselmiş; çok ayıp etmiş(!).
2007 bitmedi ama kamu açığının milli gelire oranının yüzde 2’yi geçmesi bekleniyor. Yani 2 puanlık ciddi bir bozulma var. Buna rağmen enflasyonun yüzde 8’e gerileyeceği öngörülüyor. 2006’dan 2007’ye gidişat da yaygın görüşle çelişiyor.
Bu konunun doğru anlaşılmasını çok önemsiyorum. Geri döneceğim.