Ekonomik kriz kapıda mı?
.
Birtakım göstergelere bakıp gelecekle ilgili tahminlerde bulunmak insanları cezbeder. Çocukluğumda “Bu yıl kış sert geçecek, yapraklar alttan döküldü ve ayva bol oldu” gibi gözlemleri babamdan sık duyardım. Rahmetli mevsim tahmini yapmayı severdi.
Aynı işi meteorologlar son derece karmaşık modeller aracılığı ile yapıyor. Daha güvenilir sonuçlara ulaştıklarına inanıyorum. Ancak tarımla uğraşanların hâlâ eski alışkanlıklarını sürdürdüklerini de biliyorum.
Benzer bir süreç ekonomik tahminlerde yaşanıyor. Profesyonel iktisatçılar gelişmiş modellerle ayrıntılı tahminler üretiyor. Vatandaş ise bir dizi karineye bakıp kendi görüşünü oluşturuyor. Bekleneceği gibi, bunlar bazen çakışıyor bazen çakışmıyor.
Lafı nereye getirdiğimi sanırım anladınız. Vatandaşın ekonomide kriz beklediği son günlerde iyice belirginlik kazandı. Diğer meslektaşların da aynı gözlemi yaptıklarını izliyorum.
Vatandaş krizi biliyor
“Ekonomik kriz” nedir? Semantik ayrıntılar bence gereksizdir. Vatandaş sözcüğü özellikle 1994 ve 2001’de başına gelenler bağlamında kullanıyor. Döviz kuru hızla tırmanırken üretimde ciddi düşüşler yaşanmasını kastediyor.
Aslında toplumun nispeten küçük bir kesimi yıllardır kriz bekliyor. Kışın ilkbaharda, yazın sonbaharda kriz olacağına kesin gözle bakıyor. Bunlara iflah olmaz karamsarlar diyebiliriz.
Örneğin 2007 başında yıl için beklentilerimi açıklarken “kriz olmaz, garanti ediyorum” dedim. Okuyuculardan tepki aldım. “2001’de de kriz olmaz demiştin” diyenler çoktu. Neyse, sonuçta geçen yıl kriz çıkmadı. Yani tahminim tuttu.
Bu dönemin farkı ekonominin kriz ortamına sürüklendiği kanısının toplumda yaygınlaşmasıdır. Böyle düşünenlerin çoğunluğa geçtiğini, neredeyse bir görüş birliği oluştuğunu hissediyorum.
Bu yılbaşında da bir kriz ihtimalini ihmal edilebilir düzeyde gördüğümü yazdım. Doğrusu şu anda da ekonomik nedenlerin Türkiye’yi bir krize sürüklemesini öngörmüyorum. Dikkat: Büyük bir siyasi kriz halini kapsamıyor.
Futbol üstüne
Pazar gecesi tüm Türkiye gibi nefesimi tutarak Çek maçını seyrettim. Pek umudum yoktu ama milli takımın çeyrek finale yükselmesini çok istiyordum. Hakikaten bir mucize gerçekleşti. Türkiye’yi kutluyorum.
Futbolu konumuzla bağlamaya çalışalım. Futbolda başarı ekonomik krizi tetikler mi? Yoksa engeller mi? Yakın geçmişteki futbol başarılarımızın şahitliğine başvurabiliriz.
Galatasaray UEFA Kupası’nı Mayıs 2000’de kazanmıştı. Ekonomi Ekim’de tekledi. Şubat’ta yakın tarihin en büyük ekonomik krizi başladı. Milli takım dünya kupasında üçüncülüğe Haziran 2002’de ulaştı. Yıl sonunda Irak savaşı için düğmeye basıldı.
Bu iki verinin tefsirini okuyucularıma bırakıyorum. Kendi hesabıma, milli takım Avrupa Şampiyonu olsun, ben sonuçları neyse razıyım.