Düzeltmede intizam
Üçüncü çeyrek büyüme hızında beklenmedik ve sert düşüşten yola çıktık. Konjonktürün bundan sonraki seyrini merak ediyoruz
Üçüncü çeyrek büyüme hızında beklenmedik ve sert düşüşten yola çıktık. Konjonktürün bundan sonraki seyrini merak ediyoruz. İktisatçılar arasında iki zıt tavır saptadık. Fark dalgalı kur sonrası para politikasına yaklaşımda somutlaşıyor.
2003 sonrasında doğru para politikası uygulandı diyenler konjonktürde bir düzeltmeye gerek görmüyor. Para politikasını yanlış bulanlar ise bir düzeltmeyi kaçınılmaz görüyor. Benim ikinci tarafta yer aldığım biliniyor.
Düzeltmenin iki boyut var: Miktar ve fiyat. İlki çok düşen özel kesim tasarrufunun artması, ikincisi aşırı değerli hale gelen TL’nin değer kaybetmesi anlamına geliyor. Yüksek tasarruf oranı ve ihracat dostu kur düzeyi sürdürülebilir hızlı büyümenin önkoşullarıdır.
Sıralama çok önemli
Özel tasarruf oranı vatandaşın tüketim kararlarının sonucudur. Kredi kullanımına da bağlıdır. Örneğin, diğer koşullar veri iken gelirinin üstünde tüketim yapanların sayısı arttıkça tasarruf oranı düşer. Yani miktar düzeltmesi bir reel ekonomi olayıdır.
Döviz kurunun düzeyine ise piyasa oyuncuları karar verir. Genellikle dolaylı bir karardır. Risklere ve getirilere bakarak TL-yabancı para tercihini yaparlar. Döviz piyasasına sermaye hareketleri hakimdir. Yani fiyat düzeltmesi bir mali piyasa olayıdır.
Düzeltmenin önce hangisinden başladığı sonucu çok etkiler. Ekonomik, toplumsal hatta siyasi maliyetinin büyük ölçüde bu sıralamaya bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Hayatta olayların oluş sırası daima çok önemlidir.
İş hayatından bir örnek verelim. Borçlanarak yatırım yapan iki müteşebbis düşünelim. İkisi de iyice açılıyor. Borç ve varlıklarını beraberce arttırıyor. Sonra borç verenlerin tedirgin olduğu duyuluyor.
Biri borç bulabildiği halde iken yatırımlarını durduruyor. Borçlarını geri ödemeye çalışıyor. Zor günler yaşıyor ama işini toparlıyor. Diğeri borçlanmaya devam ediyor. Aniden kredi muslukları kapanıyor. Nakit sıkıntısı şirketini batırıyor. Bilmem anlatabildim mi?
İntizamlı düzeltme
Eskiden yumuşak ve sert inişten bahsedilirdi. Yakında onların yerine “intizam” sözcüğü geldi.
IMF’nin ABD ekonomisi için kullandığını gördük. İşimize yaradığı için hemen sahiplendik.
Konu aslında basit. Eğer ekonomi resesyona döviz piyasası karışmadan girebilirse düzeltme intizamlı seyrediyor. Kur ve faizde büyük dalgalanma yaşanmıyor. Bankalar kredi musluklarını kısmıyorlar. Kısa süren yumuşak bir resesyonla düzeltme atlatılıyor.
Düzeltmeyi döviz piyasası tetiklerse intizam mintizam kalmıyor. Biz mali krizleri iyi biliriz. Kur gereğinden çok daha yukarılara tırmanıyor. Mecburen faiz onu izliyor. Reel ve mali sektör bilançolarında büyük hasar oluşuyor. Ekonomi ağır ve uzun bir şok yaşıyor.
Türkiye’nin durumu
Türkiye bugün itibarıyla yukarıda anlatılan sürecin neresinde yer alıyor? Acaba intizamlı bir düzeltme başladı mı? Yoksa başlamadı mı? İntizamı bozabilecek iç ve dış riskler var mıdır? Nelerdir? Bunlara karşı tedbir alınabilir mi? Hangi tedbirler?
Görüldüğü gibi daha cevaplandırmamız gereken çok sayıda ilginç soru var. Konunun önemine binaen daha bir süre konjonktür analizine odaklanmayı planlıyorum.