Düşük büyümenin anatomisi
.
Ekim cari işlemler açığı piyasa tahmininin altında geldi. Değinmiştim. Aylık açık 2 milyar dolara, yıllık açık 53.1 milyar dolara geriledi. Yılı 51 milyar dolar civarında kapatır.
Salı gazeteyi görünce başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Metin üç aylık verilere bakıyor, tablo yıllık verileri gösteriyor. Hata benim; iki tabloyu da el altında tutmak istedim. Okuyucularımdan özür dilerim.
Başkan Başçı’nın konjonktür sorunlarını güncel dile havadan örneklerle taşımasını sevdim. Ekonomik tahminleri tutturma zorluğunu ben de meteorolojiye referans vererek anlatırım. Teşbihte hata olmaz denir.
Yumuşak inişin mantığı
Seyfettin Gürsel dün Radikal’deki yazısına tam benim düşündüğü başlığı atmış: “Büyümede soğuk duş”. Aramızda zaten konuşuyorduk. Büyümenin beklenenin altında gelmesinden korkuyorduk. Gene de iyimser kaldık.
Yumuşak inişin amacı iç talebi yavaşlatırken dış talebi artırmaktı. İlki için kredi artışını kısıtlayacak tedbirler devreye sokuldu. İkincisi için kurun yükselmesine yeşil ışık yakıldı.
Böylece kısmen büyümeden kısmen enflasyondan fedakârlık yaparak dış açıkta makul bir daralma sağlanacaktı. Hassas bir dengeye tekabül ettiği çok açıktır. Tasarımı kolaydır. Uygulama zor tercihler içerir. Evdeki hesap çarşıya uymaz.
Somut örnek verelim. Ya kurda enflasyonu sıçratacak bir hareket olursa? Bir: Öncelik büyümeye verilir ve para politikası değişmez. Enflasyon biraz daha yükselir. İki: Öncelik enflasyona verilir ve para politikası sıkılır. Büyüme biraz daha düşer.
Yumuşak iniş arayışını ve yöntemini genelde desteklediğim biliniyor. Ama yıl içinde açmazları da anlattım. Özellikle büyüme-enflasyon ödünleşmesinden tedirgindim. Türkiye’nin “büyüme büyüsünün” bozulmasından korkuyordum. Bunları yazdım.
Yavaş büyüme dönemi
Uygulamada iki kritik kararı eleştirdim. İlki yılbaşına gidiyor. Döviz kurunda sert bir hareket oluştu. Öncelik enflasyona verildi. Para politikası sıkılarak kur baskılandı. İç talebe olumsuz etkisi küçümsendi. Sonuç üçüncü çeyreğin düşük büyümesidir.
Diğeri sonbaharda devreye girdi. Ekonomide yavaşlama bütçe açığını büyüttü. Normal olmasına rağmen maliye politikası sıkıldı. Dolaylı vergi artışları hem enflasyonu yükseltti, hem iç talebi daha da kıstı. Son çeyrek büyümesine yansır.
Bu durumda tatsız bir senaryo ihtimali güçleniyor. Bir: İç talepte sert düşüş özel kesimin harcama arzusunu törpüler. İki: Bu kurla ihracat artışı yetersiz kalır. Üç: Para politikası iç talebi ve kuru etkileyemez.
Velhasıl çok tatsız bir “yavaş büyüme kısır döngüsü” tetiklenir. Kötü haberdir.