Deflasyon, yatırımlar ve faiz geliri
.
Bayram tatili dönüşü bizi hareketli günler bekliyor. Yarın saat 10.00’da TÜİK üçüncü çeyrek milli gelirini ve Ağustos-Ekim dönemi işsizlik ve istihdam verilerini açıklıyor. İkisinin de kötü geleceğini biliyoruz ama ayrıntılar çok önemli.
Büyümenin eksi çıkmasını bekliyorum. Ne kadar eksi? Üçüncü çeyrek sanayi üretimi açıklandıktan sonra yüzde 1 öngörmüştüm. Gelen bilgiler doğrultusunda son çeyrek ve 2009 tahminlerimi gözden geçireceğim.
Salı günü Başkan Yılmaz, “2009 Yılı Para ve Kur Politikasını” açıklıyor. Merkez Bankası’nın ayrıntılı konjonktür analizini ve politika yaklaşımını yansıtacaktır. Perşembe günü Para Politika Kurulu faizler için toplanıyor. Faiz inecek mi? Ne kadar? Cuma günü ise Kasım Tüketici Güven endeksi ve Ekim ödemeler dengesi sonuçları yayınlanıyor.
Deflasyon kısır döngüsü
Bunlar bizi bir süre meşgul edecektir. Bir daha fırsat bulamayabilirim diyerek geçen yazıda başladığım “Büyük Buhran” sohbetini sürdürmeye karar verdim. Özellikle gençlerin 1929 Krizi ve sonrasını iyi kavramasını çok önemsiyorum.
John Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi Steve Hanke’den daha önce birkaç kez söz etmiştim. Para Kurulu’nu (yani sabit kur rejimini) savunur. Sağolsun yazılarını bana yolluyor. Aşağıdaki tabloyu GlobeAsia dergisinde çıkan (Aralık sayısı) yazısından aldım.
Mali kriz son derece tehlikeli bir kısır döngüyü devreye sokar. Talepteki düşüş yatırımları azaltır. Bu tekrar talebi vurur. Fiyatlarda düşüş yani deflasyon başlar. Deflasyon ise reel faizi yükseltir. Yatırımlar tekrar kısılır. Talep, üretim ve fiyatlar tekrar düşer.
Bu kısır döngünün en iyi örneği “Büyük Buhran” dönemidir. Verileri aşağıdaki tabloda izleyebilirsiniz.
Faiz gelirlerinde artış
1929’la 1933’ü karşılaştırıyoruz. Tablonun alt kısmında cari fiyatlarla milli gelir ve yatırım yer alıyor. 1929’dan 1933’e milli gelir yüzde 53 düşüyor. Bunun takriben yarısı üretimdeki azalmadan diğer yarısı deflasyondan kaynaklanıyor.
Buna karşılık yatırımlardaki düşüş yüzde 90’a ulaşıyor. Yatırımların milli gelire oranı 1929’da yüzde 19.6’dan 1933’te yüzde 4.4’e geriliyor. Bu düzeyde yatırımların amortismanı karşılamadığı, yani fiilen sermaye stoğunun azaldığı hesaplanıyor.
Tablonun üst yarısında milli gelirde ana gelir kategorilerinin payları gösteriliyor. En çok faiz gelirleri artıyor. 1929’da milli gelirin yüzde 5.6’sı iken 1933’te yüzde 10.4’e yükseliyor. Şirketler ise 1929’da milli gelirin yüzde 11.3’ü oranında kâr ederken 1933’te yüzde 3.8 oranında zarar ediyor.
Manzara çok açıktır. Faiz gelirindeki artış şirketlere zarar yazdırıyor. Mali yapıları zayıflayan şirketler yatırımlarını durduruyor. Düşen talep deflasyonu hızlandırıyor. Kriz her geçen gün derinleşiyor.
Bugüne bağlayalım. Aynı kısır döngünün tekrarlamasını engellemek için merkez bankaları büyük çaba gösteriyorlar. Piyasaları likiditeye boğuyorlar. Çünkü deflasyonun tetikleyeceği kısır döngüyü çok iyi biliyorlar. Bilmem anlatabiliyor muyum?
ABD verileri 1929 1933 Değişim %
Milli Gelirde Paylar (%)
Ücret ve Maaş geliri 60.3 75.1 25
Tarım kesimi 7.2 5.4 -25
Esnaf ve serbest meslekler 9.8 7.8 -20
Rantlar 5.8 5.1 -12
Net Faiz geliri 5.6 10.4 86
Şirket Karları 11.3 -3.8 -134
Cari Fiyatlar (milyar dolar)
Milli Gelir 84.7 39.4 -53
Yatırımlar 16.6 1.7 -90