CHP’de dönüşüm üzerine
.
Küresel mali piyasalar tedirginliği üzerinden atamıyor. Dün Avrupa borsaları geriledi. ABD düşüşle açıldı. Euro-dolar paritesi sakinledi ve 1.23’e yerleşti. İMKB tatildi. Bugün İstanbul’a yansır.
Para Politikası Kurulu toplantı kararı açıklandı. Merkez Bankası gecelik faizlere dokunmadı. Yılbaşında piyasada hâkim olan görüş ilkbahar-yaz aylarında faiz artımının başlayacağı idi. Şimdi daha gerçekçi analizler yapılıyor.
Buna karşılık para politikasında bir yenilik var. Merkez Bankası gösterge faiz tanımını değiştirdiğini açıklamıştı. İşlevi kalmayan gecelik borçlanma faizinin yerini bir haftalık repo fonlama faizi alıyor. Yüzde 7 olarak tespit edildi. Olumlu bir gelişmedir.
Şubat istihdam ve işsizlik verileri beklenenden olumlu geldi. Geçen yıla kıyasla toplam istihdam 1.5 milyon, tarım-dışı istihdam 800 bin arttı. İşsiz sayısı 200 bin azaldı. Önemlidir; ayrı yazı konusu yapmak gerekiyor.
Tarih beklemez
CHP’de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Kabul ediyorum. Bu hafta olup bitenlere şaşıranlar arasında ben de varım. Particilik başka bir âlemdir. Dışında kalınca insan doğru okuyamıyor. Anlaşılan Baykal’ın parti içindeki gücünü abartmışım.
“Osmanlı’da oyun bitmez” denir. Kongre ve kurultay tezgâhları açısından CHP’nin engin deneyimine birinci elden şahidim. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun kritik ivmeye ulaştığı da açıktır. Galiba dereyi gördük; paçaları sıvayabiliriz.
Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na seçilmesi tarihi bir dönüşümün işareti olabilir. Dikkatinizi çekerim. “Olabilir” ifadesini kullanıyorum. “İşaretidir” demiyorum. Erken olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’nin son 25 yılına damgasını vuran siyasi olgu, bugün “laik” sözcüğü ile özetlenen toplumsal kesimleri temsil eden reformcu bir hareketin bir türlü ortaya çıkamamasıdır. Denemeler de (YDH?) başarısız oldu.
Tarih kimseyi beklemiyor. Koşullar değişmişti. Yeni ortama uyum sağlamak gerekiyordu. Yeni siyasi aktörler sahneye çıktı. Laik kesimi değişim karşıtı platformlara savurdu. Baykal’ın bu süreçteki anahtar rolü biliniyor.
“Laik muhafazakâr”
Geçen yazımda yirmi yıl öncesinin sorularını hatırlatmıştım. İsmet Berkan dün onları Radikal’de tekrarlama nezaketini gösterdi. Ama soru çözüm değildir. Ege Cansen’in dün Hürriyet’te çıkan yazısı bence dönüşümün çetrefilliğini iyi yansıtıyor.
“Türkiye’de ‘Cumhuriyet’ mitinglerine fiilen veya fikren katılmış, her renkten her yaştan ve her etnik veya dini kökenden milyonlarca seçmen vardır. Bu seçmen, lâiktir, ulusal bağımsızlığa tutkundur, ordusunu sever, Kürt ayrışmasına karşıdır, sosyal güvenliğe, fırsatçılıktan fazla değer verir, Batılı’dır ama Batıcı değildir, kökeni ne olursa olsun Türk diye adlandırılmaktan mutludur. CHP diye bir parti olsa da olmasa da, Baykal diye bir genel başkan olsa da olmasa da bu “kök” ihtiyaçlarının tatmin edilmesini isteyen bir ’laik muhafazakâr’seçmen kütlesi ortada durup durmaktadır.”
Sevgili Ege her zamanki gibi zekâ dolu ve gerçekçi bir gözlem yapıyor. Ama laik kesimin siyasi temsilinde aksayan ayağın reformculuk olduğu da gerçeğin öbür yüzüdür. Önümüzdeki döneme bu çelişki damgasını vuracaktır.