Büyümenin kaynakları
.
Milli gelir verilerini değerlendiriyoruz. İkinci çeyrek büyüme hızı yüzde 3.9’a geriledi. 2001 krizi sonrası dönemin en düşük büyümesidir. Sadece Irak Savaşı sırasında (2003 ikinci çeyrek) aynı büyüme hızına rastlıyoruz. Ama arada büyük nitel farklar var. Son bir yılın konjonktürüne damgasını vuran iç talepte duraklamadır. Nedeni biliniyor. 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarının tetiklediği saadet zinciri 2006 yazında koptu. Hızlı büyümenin motoru olan özel tüketim harcamaları aniden hız kesti.
Özel tüketim harcamaları beş yıl boyunca hep artmıştı. 2006’nın ikinci yarısında ve 2007’nin ilk çeyreğinde artış yavaşladı. Ama düşüş olmadı. İkinci çeyrekte ise ilk kez özel tüketim yüzde 0.3 geriledi. Irak savaşı günlerinde ise yüzde 2.9 artmıştı.
Konjonktürün doğru analizi için talep kalemlerinin büyümeye yaptığı katkının anlaşılması çok önemlidir. Literatürde “büyümenin kaynakları” deniyor. Sorunların nerelerde yattığını görmeyi kolaylaştırır.
Özel kesim ve kamu kesimi
Milli gelir iki kalemden oluşur: Toplam nihai talep ve stok değişmeleri. İkincisini şimdilik bir kenara koyalım. Toplam nihai talep ikiye bölünür: İç talep ve dış talep. Dış talebi de ayıralım. İç talebin ayrıntılarına girelim. İki farklı kıstasa göre sınıflayabiliriz. En bilineni harcama türleridir. Üç ana kalemden oluşur: Özel tüketim, kamu tüketim ve yatırımlar. Diğeri daha az kullanılır. Harcamayı yapanın kimliğine göredir: Özel kesim ve kamu kesimi. Her ikisi de tüketir ve yatırım yapar.
Büyümeye katkılara bakalım. Büyümeye özel tüketim yüzde - 0.2 ve özel yatırımlar yüzde 2 katkı yapmış. Özel kesim toplamı yüzde 1.8 ediyor. Kamu tüketimi yüzde 0.5 ve kamu yatırımları yüzde 1.2 katkı yapmış. Kamu kesimi toplamı yüzde 1.7 ediyor.
2007’nin yakın ve uzak geçmişten temel farkı kamu kesimi talebinin iç talepteki ağırlığında yatmaktadır. İç talebin neredeyse yarısı (yüzde 50) kamu kesimi kökenlidir. Bu oran birinci çeyrekte dörtte bir (yüzde 25) olmuştu. Daha önce yüzde 10-15 düzeyinde kalırdı.
Lafı uzatmayalım. İkinci çeyrekte büyümenin daha düşük çıkmasını engelleyen bütçe disiplininde gevşemedir. Kamu yatırımlarındaki hızlı artış bu sonuçta özellikle etkili olmuştur. Seçim ekonomisi diyebiliriz.
İç ve dış talep
Özel kesim ve kamu kesimini toplayınca iç talebin büyümeye katkısına ulaşılır. İkinci çeyrekte yüzde 3.5 çıkıyor. Bu sayı milli gelir büyüme hızı yüzde 3.9’dan küçüktür. Aradaki fark dış talep ve stok değişmeleri tarafından açıklanacaktır.
Dış talep ihracat ve ithalatın toplamıdır. İkinci çeyrekte ihracat ithalattan hızlı arttı. Böylece dış talep büyümeye yüzde 0.8 katkı yaptı. Dikkat: Dış talebin katkısı 2006’nın ikinci yarısında yüzde 3.0 ve ilk çeyrekte yüzde 4.1 olmuştu. 2006’nın ikinci yarısından itibaren iç talep yavaşlamıştı. Ama dış talep büyümeyi yüksek tutuyordu. İkinci çeyrekte ithalatın hızlanması dış talebin olumlu etkisini sınırlayarak büyüme hızını düşürdü.
Özetleyelim. İkinci çeyrekte özel kesim talebinde ve dış talepte belirgin gerileme gözleniyor. Kamu talebindeki artışın sürdürülebilirliği ise çok şüphelidir. Velhasıl ikinci çeyrek milli gelir verilerinden gelen haberler pek iç açıcı değildir.