Büyümenin hormonu kesilince
.
Geçen hafta Mahfi Eğilmez’le telefonda konuştuk. Başlıkların yavan dedi. Pazar başlığa biraz sos katmaya çalıştım. Bugün “İkinci çeyrekte büyüme” tatsız tuzsuz geldi. Görüldüğü gibi, renklendirmeye çalışıyorum.
Kriz sonrası hızlı büyüme için “hormonlu” eleştirisi sık seslendirildi. Kastedilen ekonomik canlılığın tüketicinin borçlanarak yaptığı harcama ile sağlanmasıdır. İzdüşümü milli gelirin yüzde 10’una ulaşan rekor (ve sürdürülemez) dış açıklardır.
2011 seçimleri sonrasında ekonomi yönetimi hedef değiştirdi. İç ve dış talep arasındaki dengesizliği düzeltecek politikalara yöneldi. TL değer kaybetti. Kredi artışı sınırlandı.
“Yumuşak iniş” dendi. Bana “intizamlı düzeltme” daha anlamlı geliyor. Yakın geçmişte bu politikaları çok tartıştık. Başarı şansını değerlendirdik. Dün açıklanan ikinci çeyrek milli gelir verilerine bu perspektiften bakmak istiyorum.
Büyüme hız kesti
TÜİK ikinci çeyrekte milli gelirin geçen yıla göre yüzde 2,9 büyüdüğünü açıkladı. Piyasa tahmininin (3,3) biraz altındadır. Ben sanayi üretiminden hareketle daha yüksek öngörmüştüm (yüzde 4). Gene tutturamadım.
Ekonomi yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,3 büyümüştü. Dolayısı ile ilk yarı büyümesi yüzde 3,1’de kaldı. Yıllık büyüme ise yüzde 4,9’a geriledi. 2011 aynı döneminde çeyrek, ilk yarı ve yıllık büyüme hızları, sırası ile, yüzde 9,1; yüzde 10,5 ve yüzde 8,8 olmuştu. Düşüş çok belirgindir.
Konjonktür analizi talebin bileşimine odaklanıyor. Çünkü büyümenin hız kesmesi arzdan kaynaklanmıyor. Yani talep olsa ekonominin daha çok üretim yapabileceği biliniyor. İç ve dış talebin, özel ve kamu talebinin seyrine bakılıyor.
Olayın daha iyi anlaşılması için 2011 ve 2012’de ikinci çeyreği karşılaştıran bir tablo hazırladım. Tabloda her talep kaleminin dönem büyümesine yaptığı katkı veriliyor. Son sütuna iki dönem arasındaki farkı ekledim.
Talep dengeleniyor
Özel kesim harcamaları ile başlayalım. Geçen yıl büyümeye 12.6 puan katkısı var. Bu yıl ise büyümeden 2.3 puan götürüyor. Hem tüketim hem yatırım eksi çıkıyor. Neticede özel kesim harcamasının azalması geçen yıla göre büyümeyi 14.9 puan düşürücü etki yapıyor.
Bu yıl kamu kesiminin büyümeye katkısı da gerileyince iç talep resmen çöküyor. Geçen yılla fark 15.5 puana çıkıyor. Açalım: Sadece iç talebe kalsa, ekonomi bu yıl yüzde 2 küçülecekti.
Neyse ki ekonominin imdadına dış talep yetişiyor. Olumsuz dış koşullara rağmen ihracat büyümeye 4.6 puan katkı yapıyor. İthalatın iç talepten hızlı düşmesi sayesinde iç üretime ek talep geliyor: 1.1 puan. Toplamı 5.7 puan ediyor. Geçen yıla göre dış talep büyümeyi 10.8 puan yükseltici etki yapıyor.
Özetleyelim: İç talep büyümeyi eksiye çekiyor. Dış talep artıya çıkartıyor. Yani talep dengeleniyor. Ama artan dış talep iç talep düşüşünü tümü ile telafi edemiyor. Dolayısı ile büyüme hızı geriliyor. Devam edeceğim.