Büyüme ve kemer sıkma
.
Yunanistan’da seçim sonucu şaşırtmadı. İyi haber, Yeni Demokrasi yüzde 30 oyla birinci parti oldu. PASOK yüzde 13’le üçüncü parti oldu. İkisi koalisyon kurabilecek sayıda milletvekilini meclise soktu.
Kötü haber, seçmenin çoğunluğu mevcut programa karşı partileri destekledi. Koalisyon ihtimalini çok düşürüyor. Yüzde 30’la ikinci parti çıkan SYRIZA dışarıda kalırken hükümeti ve programı desteklemek diğer partileri siyaseten bitirir. İntihar edeceklerini sanmam.
Buna rağmen dün küresel piyasalar alıcılı açıldı. Borsalar hafif yükseldi. Parite 1.27’ye kadar tırmandı. Arkası gelir mi? Pek sanmıyorum. Mali piyasalarda çalkantının sürmesi daha gerçekçi senaryodur.
İçerisi sakin. Döviz sepeti 2.05 TL’nin altına indi. Gösterge faiz de yüzde 9,1 civarında geziniyor. Tüketici güven endeksi mayıs sonuçları açıklandı. Nisana göre küçük bir artış (yüzde1,1) var. Olumlu haberdir.
Kemal Derviş’in yazısı
Geçen hafta Project Syndicate sitesinde Kemal Derviş euro bölgesinde süregelen kritik iktisat politikası önceliği tartışmasına giriyor. Büyüme mi? Kemer sıkma mı? 14 Haziran tarihli yazısına Derviş ilginç bir başlık koymuş: “Kemer sıkmalı büyüme?”
“Büyüme-kemer sıkma” polemiği ABD’de uzun süredir devam ediyordu. Hollande Fransa’ya başkan seçilince, euro bölgesi de kapsama alanına girdi. Keza İngiltere’de tartışmalar da yoğunlaştı. Yakında Türkiye’ye de gelecektir.
Daha önce “iki tarz-ı iktisat” diye özetlemiştim. Kemer sıkma kanadını euro bölgesinde Almanya temsil ediyor. Önce bütçe disiplini istiyor. Derviş ise bunun mahzurlarını ve büyümeyi sürdürmenin önemini anlatıyor. Somut öneriler getiriyor.
Derviş’in önerdiği (ve benim katıldığım) büyüme-dostu iktisat politikalarını popülizmle karıştırmamak gerekiyor. Bütçe disiplininin kendisine değil, zamanlamasına karşı çıkılıyor. Ani yerine tedrici yapılsın deniyor. Sosyal demokrat yaklaşımdır.
Beş sağduyulu öneri
Bir: Bütçe açığı ile mücadeleyi geciktirelim. Özel talebin yetersizliği ancak kamu tarafından dengelenebilir. Büyüyen ekonomide mali disiplin daha kolay gerçekleşir.
İki: Politikayı akıllı tasarlayalım. Zenginlere vergi indirimi yerine fakirlere ek transfer, talebi daha hızlı etkiler. Verimlilik artıran kamu yatırımları büyümeyi güçlendirir.
Üç: Yapısal reformları hızlandıralım. Almanya işsizliği artırmadan emek piyasasına esneklik getirdi. Emeklilik reformu hem bütçeyi hem sosyal dayanışmayı güçlendirir.
Dört: Bölge çapında politika eşgüdümü kritiktir. Koşullar tek tek ülkelere manevra alanı tanımıyor. Özellikle dış fazla veren ülkelerin sorumlu davranmaları çok önem kazanıyor.
Beş: Mali piyasalardaki yangını söndürelim. Yüksek faizler bölgeyi felakete götürüyor. AMB faiz normalleşinceye kadar tahvil alımını sürdürmelidir.
Makalenin son cümlesi ile bitirelim. “Güney Avrupa’nın üretken kapasitesini bir deprem yada tsunami yok etmedi... Yaşanan “insan yapısı” bir felakettir. Doğru politikalarla durdurulup tersine çevrilebilir” (altını ben çizdim).