Beşeri gelişme endeksi
.
Bilimsel düşüncenin belirgin özelliklerinden biri ölçme konusunda hassasiyettir. Ölçme işlevinin doğru yapılması yaşamın tüm alanlarında hayatidir. Önemsiz gibi duran küçük hataların vahim sonuçlar verebildiğini kendi deneyimlerimizden biliriz.
Ekonomik konularda bizzat ölçü biriminin tanımlanması başlı başına bir sorun niteliği kazanır. Enflasyon örneğini yakında gördük. Tüketici fiyatları aslında ortalama vatandaşın geçim maliyetine bakıyor. Ama daha genel anlamlar da yükleniyor.
Diğer örnek milli gelirdir. Konjonktür dalgalarını izlemek amacı ile geliştirilmişti. O nedenle ekonomik faaliyetlere üretim ve harcama açısından bakar. Bir dönemden diğerine değişimi saptamaya çalışır. Yöntemi değişmediği halde zamanla başka işlevler atfedildi.
En önemlisi ülkeler arasında refah karşılaştırmasıdır. Önce cari döviz kurunda kişi başına gelir kullanıldı. Şimdi satın alma gücü paritesine göre hesaplanıyor.
Sosyal göstergeler
Kişi başına milli gelir ile yapılan refah karşılaştırmasının yetersizliği uzun süredir biliniyor.
Arada sırada komisyonlar kuruluyor, raporlar hazırlanıyor.
Stiglitz’in sözcülüğünü yaptığı bir çalışmaya geçen yıl değinmiştim (9 Eylül 2009).
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 20 yıldır farklı bir yöntem uyguluyor. Bir dizi sosyal gösterge ile Beşeri Gelişme Endeksi BGE oluşturuyor. Sıralamayı kişi başına gelir ile karşılaştırıyor.
“Beşeri Gelişme Raporu 2010” yeni yayınlandı. Cengiz Aktar kısa süre önce Vatan’daki köşesinde raporu tanıttı.
İlgilenenler tam metni ve ayrıntılı tablolarını www.undp.org sitesinden indirebilir.
Eklenecek beşeri göstergeler büyük önem taşıyor. Bir: Kişi başına gelir düzeyinin yeterli ölçemediği sosyal boyutu yani gelir dağılımını yansıtmalı. İki: Buna karşılık kolay ölçülmeli ve öznel değerlendirmelerden bağımsız olmalı.
BGE biri sağlık diğeri eğitimle ilgili üç göstergenin ortalamasından oluşuyor. Sağlık sisteminin etkinliğini ve yaygınlığını doğumda yaşam beklentisi ile ölçüyor. Örneğin yüksek çocuk ölümleri bu sayıyı olumsuz etkiliyor.
Eğitim için stok-akım ayrımı yapıyor. İlki için yetişkin nüfusun ortalama eğitim yılına bakıyor. Diğerini bu yıl doğan çocukların ortalama beklenen eğitim yılı temsil ediyor. Bu iki, sayı toplumun insana yatırıma verdiği önemi özetliyor.
Türkiye’nin yeri
Beşeri gelişmede dört grup ülke var: Çok yüksek, yüksek, orta ve düşük. Türkiye 2010’da ilk kez yüksek grubuna geçti. 169 ülke arasında 83’üncü oldu. Üç gösterge için değerleri şöyle: Yaşam beklentisi 72.2, eğitim yılı 7.2, beklenen eğitim yılı 11.8.
Şimdi beşeri gelişme sırasını iktisadi gelişme sırası ile karşılaştıralım. Rapor iktisadi gelişmeyi kişi başına gelir düzeyi ile ölçüyor. Türkiye 13.400 dolar ile 57’inci sırada yer alıyor. Yani beşeri gelişmişlik düzeyi iktisadi gelişmişlik düzeyinin 26 sıra altında kalıyor.
Ne demek? 26 ülkede kişi başına gelir Türkiye’nin altında olmasına rağmen sağlık ve eğitim göstergeleri Türkiye’den iyi çıkıyor. Yani bu ülkeler daha fakir; daha az televizyon, otomobil vs. tüketiyor. Ama vatandaşı daha kapsamlı sağlık ve eğitim hizmeti alıyor.
Çok önemli bir konudur. Diğer ülkelere bakmaya yerim kalmadı. Devam edeceğim.