Barış ve ekonomi
.
İki hafta içinde dört büyük kentte konuşma yaptım. Beklediğim soru hepsinde geldi. Vatandaşın Kürt sorununda kalıcı bir çözüme yaklaşıldığı umudunun çok güçlendiğini izledim. Barışın ekonomiye yansımaları merak ediliyor.
Kürt sorununa askeri çözüm olamayacağını bizim cenahta ilk yazanlardan biriyim. Sanal kitaplarıma bakılabilir (http://akat.bilgi.edu.tr/). Sosyal Demokrasi Gündemi 1991’de (s.30-36), Akıntıya Karşı’daki söyleşi 1992’de (s.78-82) yayınlandı.
Baskı-ayaklanma kısır döngüsünün kırılması Türkiye’nin ekonomik ve siyasi gelişmesini kısıtlayan temel tahdidin ortadan kalkmasıdır. Ülke tarihinin en önemli gelişmelerinden biridir. Başarısına omuz verelim.
Barış temettüsü
Öncelikle akla savaşın durmasının kamu maliyesine olumlu etkisi geliyor. Temettü (şirketin dağıttığı kâr payı) benzetmesi kullanılıyor. Nedeni barışla birlikte askeri harcamaların azalmasıdır. Harcama kalitesine olumlu katkı yapar.
Ne kadar? Askeri harcamaları tam bilmiyoruz. Savaşın otuz yıllık maliyeti için 400 milyar dolar bile deniyor. Resmi askeri harcama (yıllık) milli gelirin yüzde 4’üdür. Gizlenenlerle yüzde 5’e çıkabilir. Örneğin 2 puanlık tasarruf yılda 30 milyar TL eder.
Önemli bir kaynaktır. 2012’de toplam kamu yatırımının 50 milyar TL olduğunu hatırlatalım. Örneğin altyapıya yatırılırsa yüzde 60 artış olur. Benzer hesap eğitim için yapılabilir.
Etkisi uzun dönemde
Genel ekonomiye etkisi çok daha kapsamlıdır. Büyük bölümü niteldir. Ayrıntılı hesabı zordur. Biri siyasi risklerin azalmasıdır. Ekonomik aktörlerin karar ufku uzar. Firmaların yatırım eğilimi yükselir. Tüketici güveni ve harcamaları artar.
Diğeri idari reformların önünün açılmasıdır. Merkeziyetçi yapı Kürt korkusundan besleniyordu. Yerinden yönetimin güçlenmesi israfı azaltır. Yerel kaynakların seferber edilmesini ve etkin kullanımını destekler.
Ne kadar etkiler? Potansiyel büyüme hızında 1-1.5 puan artış makul duruyor. Ancak uzun döneme yayılacağını (üç, beş, on yıl) unutmayın. Kısa dönemde kısıtlı kalır. Hatta, TL değer kazanırsa mevcut sorunları ağırlaştırabilir. .
Kişisel not: Sosyal medyaya çok direndim. Galiba yaşlanınca insan yenilikten korkuyor. Ama genç nesil bastırıp Twitter‘a soktu (@AS_Akat). Bilgi Üniversitesinden Cem Başlevent, Uğur Özdemir ve Neslihan Tali Sözeri’ye müteşekkirim.