Barack Hüseyin Obama, Jr.
.
Bir anımı paylaşmak istiyorum. 1960’da AFS bursu ile Güney Kaliforniya’ya gittim. 1961 yazında 30 AFS’li Amerika’yı güneybatıdan kuzeydoğuya otobüsle katettik. Güney eyaletlerinde ırk ayrımcılığını birinci elden gözleme olanağını buldum.
Bir otogarda benim gibi asi bir Fransız öğrenci ile bilerek siyahların tuvaletine girdik. İçeridekiler bizi görünce tedirgin oldu. Galiba uyarmaya çalıştılar. Aldırmayınca kaçar gibi tuvaleti terk ettiler.
Kapıdan çıkışta etrafımızı iri-yarı beyazlar sardı. Sonradan öğrendik. Kuzeyli ırk ayrımcılığı karşıtı militanların provokasyonu zannetmişler. Panik içinde “yabancıyız, tuvaletlerde ırk ayrımını bilmiyorduk” gibisinden bir şeyler geveleyip özür diledik. Meydan dayağından zar zor kurtulduk.
Büyük dönüşüm
1960’larda, köleliği laveden iç savaştan yüzyıl sonra ABD’de ırk ayrımcılığı bu kadar somut bir gerçekti. Güneyli beyazlarla yaptığım tartışmaları da hatırlıyorum. Dünyanın düzeni buydu, böyle gelmişti, böyle gidecekti.
Nitekim o dönemde kongrenin en tutucu ve ırkçı üyeleri güney eyaletlerini temsil ederdi. Tümü beyaz ve Demokrat Partili olurdu. Neden? Çünkü güneyli beyaz seçmen Abraham Lincoln’ün Cumhuriyetçi partisine asla oy vermezdi.
2008 yılında Demokrat Parti’nin bir siyahî başkan adaylığına seçmesini bu açıdan, 40 yılın toplumların tarihinde uzun bir süre olmadığını bilerek değerlendirmeliyiz. Söz konusu olan inanılmaz bir dönüşümdür.
Birincisi, Demokrat Parti geçmişle bağların kopartılması gerektiğini zamanında kavramıştır. Değişen koşullara uyum sağlamış, toplumsal ittifaklarını yenilemiş, kendini çağın gereklerine göre yeniden tanımlamıştır.
İkincisi, beyaz Amerika kölelik dönemi uzantısı ırkçı zihniyeti terketmiştir. Beyaz ırkın üstünlüğüne inananlar hala var. Ama siyasetin ana gövdesinde yerleri kalmadı. Obama güney eyaletlerinde beyaz oyları da sildi süpürdü.
Yargının desteği
Büyük dönüşüm hiç kolay olmadı. 1960’larda siyahlar ve ırkçılık karşıtı beyazlar omuz omuza ırkçılara karşı mücadele ettiler. Şiddet kullanılmasına rağmen davalarında direndiler. Irkçılığın kalelerini teker teker düşürdüler.
Bu süreçte Yüksek Mahkeme’nin (Supreme Court) ırkçılıkla mücadeleye verdiği büyük desteği özellikle vurgulamak gerekiyor. Demokrasinin ruhunu gözeterek aldıkları cesur kararlar ülkeyi gereksiz kutuplaşma ve çatışmalardan korudu. Barış içinde dönüşüme olanak tanıdı. Bugünleri mümkün kıldı.
Biliyorum, Obama daha Başkan seçilmedi. Olsun, adaylığa ulaşması bile benim içimi ısıttı. Hakkım olsa Kasım’da hiç tereddütsüz oyumu ona verirdim. Şimdilik başarı dilemekle yetinmek zorundayım.