2012’de dış ticaret
.
2012’nin son dış ticaret verisi açıklandı. Piyasa 9 milyar dolar (ve üstü) ticaret açığı öngörüyordu. Daha düşük beklediğimi söyledim. Sonuç 7.2 milyar dolar çıktı. Son üç yılın en düşük Aralık ticaret açığıdır.
Sapma ithalattan geliyor. Tahmin 22 milyar dolardı. 20 milyar dolara ulaşmadı. Halbuki ekonomi canlandıkça ticaret açığının yeniden artacağı görüşü yaygındı. Tek çiçekle bahar olmaz. Bir iki ay beklemek gerekiyor.
Bu yıl bayramın kayması Ekim ve Kasım verilerini bozmuştu. Mevsim etkisi arındırılınca da etkisi sürüyor. Kasıma göre ihracat ve ithalat yüzde 4 civarında geriledi. Son çeyrek için düşüş çift haneye yükseliyor.
Yıllık ihracat yüzde 13 artışla 153 milyar dolara tırmandı. Tarihi rekordur. İthalat yüzde 2 düşüşle 237 milyar dolara indi. Eylül 2011 düzeyidir. Ticaret açığı yüzde 21 düşüşle 84 milyar dolara geriledi. Mart 2011’e dönüştür.
Enerji ve altın etkisi
İran’a altın ihracatı son bir buçuk yılın dış açık verilerini okumayı zorlaştırıyor. Daha önce değindik. Türkiye kendi ürettiği altını satmıyor. Altını önce ithal ediyor. Ticaret açığı büyüyor. Sonra ihraç ediyor. Ticaret açığı küçülüyor.
Konjonktürden nisbeten bağımsız bir başka kalem enerjidir. Büyüme ile olağan bir miktar artışı geliyor. Fakat ithalat faturasını esas petrol fiyatları belirliyor. Miktar değişmese bile petrol fiyatı enerji ithalatını tırmandırıyor.
O nedenle özellikle enerji ve altın dışı ticaret dengesini izlemek gerekiyor. Grafikte yükselen eğri enerji açığıdır. Sütunlar enerji dışı açığı, diğer eğri ise enerji ve altın dışı açığı ifade ediyor.
Enerjiden kaynaklanan açık iki yılda 16 milyar dolar artışla 52 milyar dolara tırmanıyor. Enerji dışı açık 2011 yazında 61 milyar dolarla zirveye çıkıyor. Bu yıl 32 milyar dolara iniyor. İki yıl öncesinin 12 milyar dolar altındadır.
Enerji ve altın dışı ticaret açığına dönelim. Temmuz 2012 öncesinde enerji dışı açığın altında seyrediyor. Türkiye’nin net altın ithalatçısı olduğu dönemdir. Sonra üzerine çıkıyor. Altında net ihracata geçiştir. Yıl 37 milyar dolar düzeyinde bitiyor. Zirvenin 10 milyar dolar, iki yıl öncesinin 6 milyar dolar altındadır.
Seçim sistemi önerisi
Seçim sistemi temsili demokrasinin belki en kritik unsurudur. Vatandaşın siyasetle bağının temel belirleyicisidir. Türkiye’nin tavrı ilginçtir. Anayasa gereksiz ayrıntıları düzenler. Ama seçim sistemini sessiz geçiştirir.
Tercihim hiç tereddütsüz iki turlu dar bölgedir. Otuz küsur yıldır milletin vekilllerini bu şekilde seçmesini savunuyorum. Geçmişle köklü bir kopuşa tekabül ediyor. Kamuoyunda yeterince destek bulduğunu sanmıyorum.
Seçim sistemleri Seyfettin Gürsel‘in de sevdiği konudur. Son çalışması BETAM tarafından yayınlandı: “Türkiye için yeni bir seçim sistemi önerisi”. Geçmişle bağlantı kurarak hakkaniyet, meşruiyet ve istikrar arasında denge arıyor.
Yeni anayasa yazılırken kamuoyunun seçim sistemine eğilmesinde büyük yarar görüyorum. Gürsel’in önerisi yararlı bir tartışma zemini oluşturuyor. Dikkatle okumanızı tavsiye ederim.