2010’da dünya ekonomisi
.
Yılın son haftasına girdik. Son üç yazıda 2010’u değerlendiriyoruz. Kriz öncesinde sadece Türkiye ekonomisine odaklanırdık. İki yıldır dünya ekonomisini de dahil ettik. Bugün onunla başlıyorum.
Ondan önce iki gelişmeye sıcağı sıcağına değinmek istiyorum. İkisi de para politikasını ilgilendiriyor. Biri Başkan Yılmaz’ın bankacılarla toplantıda yaptığı sunumdur. Kredi artışı-dış açık bağlantısını açıklıyor.
Diğeri enflasyonda ölçme sorunları üzerine Merkez Bankası’nın üç araştırmasıdır. Gıda fiyatlarında oynaklığın ve tüketilen mallarda kalite artışının enflasyon hesabına etkileri inceleniyor. Çok önemli ve sevdiğim konulardır; ayrıntıları yeni yılda.
Geciken düzeltme
Dünya ekonomisi 2010’a çok karamsar girmedi. Özellikle 2009 yılbaşının kabus gibi ortamı aşılmıştı. Saldırgan maliye ve para politikaları sayesinde “Büyük Buhran” çapında bir küresel felaket engellenmişti.
Nitekim küresel resesyon bitmişe benziyordu. Üç büyüklerde, ABD, AB ve Japonya, toparlanma yavaştı ve cansızdı. Buna karşılık, Çin, Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi gelişen ülkelerde büyüme hızlanıyordu.
Mali piyasalar da halinden memnundu. Kriz ve resesyona karşı uygulanan olağanüstü gevşek para politikaları piyasaları likiditeye boğmuştu. Krizin borsalarda yarattığı hasar hızla gideriliyordu.
Ancak dünya ekonomisinin üstünde dolaşan kara bulutlar dağılmamıştı. Bu sütunda çok işledik. Temel sorun üretim ve talebin ülkeler arası dağılımındaki dengesizliktir. Başta Çin, bazı ülkelerin dış fazla yaratan iktisat politikalarında israr etmeleridir.
Maalesef 2010’da bu konuda ciddi bir adım atılamadı. Reel dengesizliklere karşı zorunlu düzeltme mekanizmaları oluşturulamadı. Bu da küresel istikrarı tehdit eden bir bilek güreşini tetikledi. Yılı basılan paraların serseri mayın gibi savrulduğu bir ortamda bitiriyoruz.
Euro’nun dertli yılı
2010 özellikle Euro Bölgesi için çok sıkıntılı geçti. Bölge içindeki reel dengesizlikler baştan itibaren biliniyordu. Ama bunların düzeltilmesi yolunda anlamlı bir müşterek tavır (ve politika) bir türlü gerçekleşmedi.
Sonunda çözüm piyasaya kaldı. Mali piyasalar saldırınca, zayıflar domino gibi birbiri ardından düşmeye başladı. IMF’i de devreye sokan çözüm paketleri yeterli desteği sağlayamadı. İspanya’ya, hatta İtalya ve Fransa’ya bile bulaşması gündeme geldi.
Euro Bölgesi’nin iç sorunları ile küresel dengesizlik özünde çok benziyor. Düzeltme ancak dış fazla veren ülkenin rızası ile başlıyor. Ama Almanya (Çin gibi) bir türlü oyuna katılmayı kabul etmiyor. Böylece düzeltme gecikiyor. Maliyeti yükseliyor.
Özetleyelim. Dünya ekonomisi 2010’un beklenenden iyi geçirdi. Ancak reel dengesizliklerde düzeltme bir türlü devreye sokulamadı. Bu da başka dengesizliklerin tohumların atılmasına yol açtı. Dolayısı ile 2011’e zor bir miras bırakıyor.