2007 tahminleri
İki haftadır içten içe kıvranıyorum. Nedeni tahminler. Köşe yazarlığına başladığımdan beri yılbaşında temel makro göstergeler için tahminlerimi yayınlarım. Bu yılın belirsizlikleri gözümü korkuttu. Nokta tahmin yerine genel eğilimleri verdim
İki haftadır içten içe kıvranıyorum. Nedeni tahminler. Köşe yazarlığına başladığımdan beri yılbaşında temel makro göstergeler için tahminlerimi yayınlarım. Bu yılın belirsizlikleri gözümü korkuttu. Nokta tahmin yerine genel eğilimleri verdim.
“Alışmış kudurmuştan beter” misali, bu olay beni mutsuz etti. Giderek kendime kızmaya başladım. Eski tahmin yanılgılarımı hatırladım. Sonunda dayanamadım. “Korkunun ecele yararı yok” deyip tahminlerimi yayınlamaya karar verdim.
Son bir buçuk yılda konjonktür sorunlarına yoğunlaştım. Son bir ay içinde ekonomide beklenen düzeltme üstünde çok durdum. 2007’nin risklerini ayrıntılı ele aldım. Dolayısı ile ekonomiyi nasıl bir analitik çerçeve içinde değerlendirdiğim biliniyor.
Normal senaryo
Tahminci geleneğinde oluşturulan bir merkezi senaryoya “normal” adı verilir. Genellikle gerçekleşme ihtimali diğerlerine kıyasla daha yüksek varsayımlar alınır. Dikkat: Daha yüksek, çok yüksek anlamına gelmeyebilir.
Türkiye için iki kritik varsayım senaryoyu normalleştiriyor.
Bir: Dünya mali piyasalarında risk iştahı bozulmuyor.
İki: Ona rağmen ilk çeyrekten itibaren iç talep hissedilir şekilde yavaşlıyor.
Bu durumda tüketim ve yatırım harcamalarında küçük düşüşler yaşanır. İç talep değişimi hafif eksi çıkar. İhracat artarken ithalat sabit kalacağından büyüme dış taleple olur. Yıllık GSYİH ve GSMH için yüzde 3,5 büyüme öngörüyoruz. İlk yarıda büyüme eksi, ikinci yarıda artı oluyor.
Türkiye için bu durum bir resesyondur. Enflasyonla mücadeleyi kolaylaştırır. Yıl sonu TÜFE’yi yüzde 6,3 öngörüyoruz. Resesyona rağmen neden hedef tutmuyor? Çünkü döviz sepeti bazında (yıllık ortalama) YTL’nin yüzde 9 değer kaybedeceğini tahmin ediyoruz.
Son olarak, resesyon ve kurun olumlu etkisi ile dış ticaret açığının 41 milyar dolara, cari işlemler açığının ise 21 milyar dolara gerileyeceğini düşünüyoruz.
Risk iştahı kritiktir
Ekonominin esas kırılganlığı dünya mali piyasalarında risk iştahı karşısındadır. Yılın ilk yarısında, diyelim ki yine Mayıs’ta(!), ünlü “ikinci dalga” gelsin. Dünya piyasalarında ciddi ve kalıcı etkileri olan bir türbülans yaşansın. Yukarıdaki tahminler ne kadar değişir?
Kurla başlamak gerekiyor. Yıllık ortalama kuru 6-10 puan yukarı atmasını öngörüyorum. Enflasyona yansıması artı 3-4 puan, büyümeye yansıması eksi 3-4 puan, cari işlemler dengesine yansıması artı 4-8 milyar dolar olur.
Kötü senaryo tahminlerini toparlayalım:
YTL’de (sepet bazında ortalama) değer kaybı yüzde 17, GSMH’da büyüme eksi yüzde 1, enflasyon yüzde 9,9, cari işlemler açığı 15 milyar dolar. Velhasıl daha ağır bir resesyon ve daha dalgalı mali piyasalar anlamına geliyor.